Mali programların hükümetler tarafından uygulanabilmesi için vergi gelirlerinin düzenli ve tam olarak tahsil edilmesi gerekmekte olup, mali programı aksatacak olan vergi geliri tahsilatının azaldığı durumlarda hükümetler vergi affı yoluyla vergi tahsilatını artırma yoluna gitmektedirler. Ülkemizde vergi afları sadece belli vergileri kapsadığı gibi daha kapsamlı geniş vergi afları da zaman zaman yapıla gelmiştir.
Vergi affı, vergi kanunlarına aykırı hareket edenlere uygulanan idari ve hukuki yaptırımların ortadan kaldırılması anlamına gelip, vergisini ödememiş, cezalı duruma düşmüş mükelleflerin vergisini ödeyebilmesi, cezasını ise belli oranda indirim veya tamamen indirim yoluyla vergi tahsilatının sağlanması amaçlanmıştır.
Vergi affının nedenlerinden biri mükelleflerin gizlenmiş gelirlerini, beyan edilmeyen servetlerini ve yasalara uygun olmayacak şekilde ülke dışına çıkarılan sermayenin vergi affı vasıtası ile ekonomiye kazandırılması, yatırıma dönüştürülmesi de amaçlanmaktadır. Vergi affının özellikle gizlenmiş gelirler ve beyan edilmeyen servetlerin beyan edilmesi, ülke dışına çıkarılan sermayenin milli ekonomiye kazandırılması konusunda yapılması zorunluluktur.
Bir diğer neden ise, yüksek enflasyonlu dönemlerde hükümetin istikrarsız politikalarının mükellefler üzerinde olumsuz etkiye sebep olması ve vergi ödeme gücünün kaybedilmesi nedeniyle bu olumsuz etkilerin giderilmesi amacıyla vergi affı gündeme gelebilmektedir.
Türkiye Cumhuriyeti tarihinde ilk vergi affı 17.05.1924 tarihinde çıkarılmış olup, bugüne kadar toplam 35 adet vergi affı kanunu mecliste yasalaşmıştır. 95 yaşındaki Cumhuriyet tarihinde 35 vergi affı ile ortalama 3 yılda bir vergi affı kanunu yapılmıştır. 1924 yılında daha yeni kurulmuş, çiçeği burnunda cumhuriyetimizin hiçbir altyapısı olmayan Maliye Bakanlığı neden vergi affına gittiğini bilmemekle birlikte; Osmanlı devletinin mali altyapısının kullanıldığı ve savaştan yeni çıkmış halkın mali durumunun vergi affına ihtiyaç duyduğunu düşünüyorum.
1924 yılından 1947 yılına kadar 7 adet vergi affı kanunlaşmış olup, 1947-1960 yılları arasında vergi affı yasalaşmamıştır. 1960-1970 yılları arasında 8 vergi affı, 1970-1980 yılları arasında 1 vergi affı, 1980-1990 yılları arasında 6 vergi affı, 1990-2000 yılları arasında 4 vergi affı, 2000 yılından günümüze kadar ise 9 vergi affı mecliste kabul edilmiştir.
Vergi, kamu hizmetlerini karşılamak amacıyla kanun yoluyla, zorla alınan paradır. Anayasanın 73. maddesinde “Herkes, kamu giderlerini karşılamak üzere, mali gücüne göre, vergi ödemekle yükümlüdür.” denilmekte olup, vergi ödevi anayasanın 73. maddesinde güvence altına alınmıştır.
Vergisini düzenli ödeyen mükellefler ise; geçmiş yıllarda uygulanan bu vergi aflarının sürekliliğine, ödeme kolaylıklarına baktığında kendisinin düzenli olarak ödediği verginin; aslında vergisini ödemeyen kişilerle kıyasladığında sermaye kaybına uğradığını gözlemleyebilmektedir. Her üç yıla bir vergi affı kanunu ile vergi toplamayı alışkanlık haline getirmek mali idareye olan güveni de azaltmaktadır.
Bu nedenle; Hazine ve Maliye Bakanlığı 6824 sayılı kanun ile vergiye uyumlu mükellefleri, vergi ödemelerini düzenli yapan ve vergi borcu olmayan mükellefleri gelir vergisi beyannamesi veya kurumlar vergisi beyannamesinde hesaplanan verginin % 5’i tutarında bir indirim ile ödüllendirmeyi amaçlamış, vergisini düzenli ödemeyenlerin düzenli ödemeleri halinde bu indirimden faydalanmaları için vergi ödemesini cazip hale getirmiştir.
Vergi affı kanunlarına ihtiyaç duyulmaması için; mükelleflere vergi ödeme bilincinin kazandırılması ve kamu hizmetlerinin finansmanının vergi gelirleri olduğu, mali idarenin kamu hizmetinin finansmanı için iç ve dış borç kullanmasının nedeninin eksik vergi tahsilatı olduğu eğitimi odalar, borsalar, birlikler, dernekler, konfederasyonlar tarafından üyelerine verilmesi gerektiği gibi; orta okul ve lisede okuyan öğrencilere dahi verilmelidir. Ayrıca sosyal medya, ulusal medyada ve yerel medyada vergi ödeme bilincine yönelik tanıtımlar yapılmalı, vergi ödemenin “ödev” olduğu vurgulanmalıdır. Türkiye Cumhuriyeti devleti hiçbir zaman hiçbir gücün karşısına geçip finansman ihtiyacı için el açıp para istememelidir.
Vergi ödeme bilincinin mükelleflerde tam olarak yerleşmesi ile birlikte; mükellefler ticari kazancını tam olarak beyan edecek, mali idarenin vergi affı ile tahsilat artırma yoluna gitmesine gerek kalmayacak, devletin kamu hizmetlerini tam ve düzenli olarak vermesi sağlanacaktır.
Ne zaman ki; vergi ödeme bilinci yerleşti, mükellefler vergilerini tam ve düzenli ödemeye başladı, o zaman Türkiye Cumhuriyeti 2023 vizyonuna, 2050 vizyonuna, 2071 vizyonuna emin adımlarla ilerleyecektir.
İşlerimizin hayr, akıbetimizin hayr olması dileğiyle, selam ve dua ile…