Nüfus cüzdanımda doğum tarihim 03.01.1977 olarak yazar… Ama ben küçükken annem bana hep 1976 yılında Nisan ayının 4’ünde doğduğumu söylerdi…
1976 yılının 4 Nisanı Pazar gününe denk geliyor…
Gece doğmuş olmalıyım, zira Pazartesi günü doğduğum söylenirdi…
O yıllar, yani 1970’li yılların ortaları ülkemiz açısından çok farklı yıllardı…
Yakın tarihi okursanız Türkiye’nin Kıbrıs çıkarmasını yaptığını, Erbakan Hocanın atılımları ile büyük sanayi hamlesini başladığını görürsünüz…
Türkiye’nin ekonomik olarak da rahatladığı, modern ülkelere doğru evrimlendiği, bir nevi yol haritasını belirlediği yıllar yetmişli yıllar…
Ama tabi bu gelişmeler, bu değişim birilerini rahatsız etmiş olmalı ki, o yıllarda ülkemizde sağcı solcu ayrımları başlamış, gençler birbirlerine kırdırılmış…
Üniversiteye çocuklarını göndermekten aileler korkar olmuş…
Türkiye’nin atılımı birilerini iyi korkutmuş olmalı ki, hemen gerekli tedbirleri almışlar o karanlık odaklar ve ülkemizde kirli oyunları oynamışlar…
Sonrada tabi ki 80 darbesi gelmiş ve ülke yeniden hizaya getirilmiş…
Getirilmiş de ne olmuş, ilk seçimlerde millet net bir tavır orta koymuş ve Merhum Turgut Özal’ı hem de darbeci Cumhurbaşkanının parti ilan etmesine rağmen başbakan yapmış…
Ve yine Türkiye kalkınma hamlesine girişmiş…
Yollar, telekomünikasyondaki atılımlar, gelişmiş ülkelerle ticarette entegrasyon hep bu yıllarda olmuş…
İnsanımızın gözü açılmış…
Ve tabi o yıllarda Özal’ı yıkmak için üç koldan girişim başlatılmış, birisi dindar kesime parti kudurtularak Özal’ın gücü bölünmüş, ikincisi merkez sağ olarak kendini lanse eden Süleyman Demirel yine piyasaya sürülmüş ve üçüncüsü ise sol kesim SHP ile güçlendirilerek, muhalif kanadın sesinin yükselmesi sağlanmış…
Bugünde aynı şeyler yaşanmıyor mu? Siyasete tapmış gelecek tasavvurundan yoksun beyinler CHP ile işbirliği yapıp AK Parti düşmanlığı yapmıyorlar mı?
Nerede ise aynı senaryo ortaya konuyor…
Neyse, daha sonraki yıllar yine Türkiye’nin zayıflatıldığı, kanının emildiği yıllar oldu…
Koalisyonlu yıllar, bitmek tükenmek bilmeyen siyasi istikrarsızlıklar yaşadık…
Ve 2000’li yıllara gelinde…
AK Parti tek başına iktidar oldu…
Tekrar ülkemiz güç kuvvet kazanmaya, sorunlarını çözmeye başladı…
Aynen 1970’li yıllardaki gibi hem ekonomik olarak, hem siyasi olarak Türkiye büyük bir hamle yapıyor bugün…
Ve yine aynen 1970’li yıllarda sokaklara gençleri çekip sağcı solcu diye ayıran şeytan aynı oyunu oynamak istiyor…
Cemaat diye bir örgüt ile Lenincileri, Stalincileri, kendini dindar zanneden parti tapınmacılarını, Milliyetçileri birleştirdi ve millet ile kavga ettirmek istiyor…
Milleti ahmak yerine koysunlar, millet iyi insanları seçemez, diye lanse etsinler, İslam’a, Müslümanlara karşı ters işler oluyormuş havası olsun, diye bugün mücadele veriyorlar…
Fakat Yeni Bir Türkiye doğuyor ve artık onların oyunu tutmuyor…
Sağduyulu solcusu, sağcısı, İslamcısı, Milliyetçisi birleşiyor, büyük oyun bozuluyor, Türkiye büyüyor…
AK Partiyi işte böyle algılamalısınız…
AK Parti Türkiye’nin milletinin partisidir…
Solcu, Sağcı, İslamcı, Kürt, Türk, Çerkez herkes bu partide birinci sınıftır ve herkesin inanç özgürlüğü, yaşam özgürlüğü, fikir özgürlü, can emniyeti, mal emniyeti işte bu birlikteliğin, bu yürüyüşün güvencesi altındadır…
Türkiye yeniden doğuyor, ülkemin doğumu kutlu olsun, ülkemin geleceği mübarek olsun, ülkemizin yarınları hayırlarla dolsun…
Burada artık bu ülkenin sıkıntılarını dert edenlere büyük görev düşmektedir…
Gençlerimizi nasıl kurtaracağız şeytanın elinden? Bunu düşünün, milli sanayi hamlesini yeniden nasıl yapacağız? Bunun planlamasını yapın…
Üniversitelerimizi nasıl bilim yuvası yapacağız? Bunun projelerini geliştirin…
Elinizin tersiyle, bölücüye, ihanetçiye, siyaseti din yapmış, siyasete tapmış ahmağa tokadı indirin ve
Durmayın, maratona devam…
Dün Mazbatalar Alındı…
Mazbataları dün başkanlarımız aldı, bu konuyu yazacağım ama İnşa Allah yarın yazacağım…
Yeni dönem, ülkemize şehrimize, başkanlarımıza hayırlı mübarek olsun…