Bu hafta ki yazımızda Christendome yani bizim 50 yıldır girmeye uğraştığımız( bazılarımızın hayalini süsleyen hala içimizde hayranlığını her fırsatta dile getirenler olabilir) halkımız tarafından demokrasinin beşiği olarak gösterilen Christendome olacak. Peki Christendome nedir? Kelime anlamı olarak Hristiyan alemi ,Hristiyanlık dünyası anlamına gelir ,Araştırmacı yazar Rahmetli Aytunç Altındal ise şöyle tarif eder;’’ Hristiyan teolojisinde Hristiyanların yaşadığı ve hristiyan dininin kaynağı olan yer, gök kubbe veya Kudüs/yeni Kudüs* kavramı, kutsal Roma-Germen İmparatorluğu'ndan beri var olan, batılı yöneticilerdeki Mesihlik/kurtarıcılık iddiası ve eğiliminin felsefi temellerini aldığı kavram’’ der. Bizim konumuz Avrupa Birliğine girip girmemek değil ama yeri gelmişken söylemezsem olmaz; Sizce kuruluş felsefesi Hristiyanların ekonomik kültürel ve siyasi birliğinin ifadesi olan bu birliğe bizi kabul ederler mi? İçinizden geçeni tahmin etmek zor değil.
Christendome ile ilk ilişkilerimiz 1071 den bu zamana kadar yani biz bu topraklara geldiğimizden beri süren bir münasebetimiz var bin yıldır bir mücadelemiz var. Bu açıdan bakıldığında avrupa ile olan ilişkilerimiz son üç yüz yıldır özellikle Christendome bizi oyun oynadığı bir alan gibi görerek geçti ve böylede devam edecek gibi gözüküyor.Bunu size bir örnekle anlatmak isterim İÖ VI yüzyılda Babil kralı Nabukednazar’ın gördüğü bir rüyayı Daniel’in (Danyal Peygamber) yorumlamasını 1779 da Bilim adamı John Priestley şöyle yorumlar’’ Gelecekte Yahudiler Filistin’e geri dönecekler, tüm dinler birleştirilecek, Papalık ilga edilecek, Türkler yok edilecekler ve Avrupa’nın tüm Krallıkları BİRLEŞEREK Tanrının yeryüzündeki krallığını kuracaklardır.’’ Bundan 2500 yıl önce yapıldığı varsayılan bir rüya tabiri bu günkü Avrupa Birliğinin temelini oluşturması Avrupa’nın bize bakış açısını net bir şekilde ifade ediyor.
Avrupa’yı oluşturan ülkeler ile olan ilişkilerimiz bizi askeri, teknoloji ve ekonomik bağlarımız olması hasebiyle en önemli bir konumdadır ve buda Avrupa ile bizi karşılıklı güven istikrar ve ekonomik olarak sıkı ticaret yapmamızı ortaya çıkarmaktadır. ama ne var ki onların bizlere bakış açısı bin yıl önce ne ise günümüzde de o olmuştur.
Avrupa ülkeleri kendisini dünyanın demokrasi ekonomik ve siyasi gelişmelerinin mucidi olarak görmeye devam etmesi İslamiyete olan düşmanlığa (İslamofobi) göz yumması veya körüklemesi başka nasıl ifade edilebilir ki. İslamofobi 11 eylül 2001 den bu zamana veya Charlie Hebdo terör saldırılarından sonra arttığını söylemek biraz kolaya kaçmak olduğu kanaatindeyim ve biraz tarih okumalarını öneririm. Çünkü batı İslamiyete olan düşmanlığını tarihde haçlı seferleri ile günümüzde de hem siyasi hem ekonomik ve hemde kültürel olarak düşmanlığını devam ettiriyor. Mısır da darbeci sisi yi destekleyen Suriye de Beşar Esad ile ilişkileri artıran, Somali’de Türkiye’ye karşı elşebbabı kullanan batı değil mi?
Değerli okurlarım günümüzde İslamiyet ve Türkiye aleyhine yapılan karalama kampanyalarının artması acizane yeni bir Haçlı Seferleri olduğu düşüncelerimi payşamak isterim Çünkü batı Medeniyetinin mayasında bu var ve asla vazgeçmeyecektir.Haftaya görüşmek üzere sağlıcakla kalın Allaha (cc) emanet olun.