Her geçen gün Korona virüs vakalarının ve ölüm sayılarının artması insanlarda korkuya neden oldu. Artık tek konuştuğumuz bir konu var o da: Korona virüsü… Özellikle sosyal medyadan bu konuyla alakalı binlerce paylaşım yapılıyor. Gözlemlediğim kadarıyla gençlerde epey bir bilinç oluştu. Genç kesim, “evde kal!” çağrısına uyarak sosyal medyada meydan okuma kampanyası başlattı. Kimi kendi okuduğu kitabın fotoğrafını paylaşıp birkaç arkadaşını etiketleyip onların da okuması için meydan okuyor, kimi izlediği filmi paylaşıyor, kimi de çocukluk fotoğraflarını…
Bu durum bardağın dolu tarafı olsa gerek. Virüs, insanların arasına mesafe koysa da kısa sürede sosyal medyada etkileşim yaratarak insanların oradan birleşmelerine neden oldu.
Gençlerde durum böyleyken gel gelelim yaşlı kesimine. Onlar durumun ciddiyetinin farkında değiller. Daha birkaç gün önce işe gelirken kahvede yaşlı amcaların oturduğunu gördüm. Sonra dolmuşta teyzelerin amcaların olduğunu… Sanırım onlar da ölüme meydan okuyorlar! Hastalık onlara bulaşırsa ne yazık ki kurtulma şansları yok denecek kadar az. Bunu onların iyiliği için dile getirmemiz lazım. Şunu da söyleyeyim: Onlara virüslü muamelesi yapmak çok yanlış! Sosyal medyada genç kesim bu konuyu dalga haline getirdi. İnsanlıktan çıkan gençler oldu. Üzüldüğümüz, izlerken sinirlendiğimiz yaşlılarla dalga geçilen videolara şahit olduk. Onlardan birkaç tanesi tutuklandı. Hatta bir tanesine huzur evini ziyaret etme cezası verildi. Ki bu bana göre bir ödüldür. Ders çıkarmamız gereken şeyler varken hala bu tür konuların dalgaya alınması ve bunu birilerini kırarak üzülerek yapılması hiç hoş değil.
Eğer virüs bir savaş durumuysa bu savaşın en büyük galibi bana göre çalışan kesim olacaktır. Her ne kadar Korona virüsü zengin fakir ayrımı gözetmese de hiç şüphesiz bundan en çok etkilenen yine fakir kesim oluyor. Çünkü onlar hem virüse karşı hem de yokluğu karşı meydan okuyorlar! Korona virüsü nedeniyle vatandaşların çoğu işlerinden oldu, birçok kişiye ücretsiz izin verilirken bazı iş yerleri ve dükkanlar da kapanmak zorunda kaldı.
Bu konuda devletimiz neler yapıyor gelin ona bakalım.
Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanı Zehra Zümrüt Selçuk ihtiyaç sahibi olan ailelere Nisan ayının başında bin TL nakdi yardım yapacağını duyurdu. Bu açıklamaya göre bu yardım parasının, devletten düzenli yardım alan ailelere verileceği ön görülüyor. Biraz olsun yaraya tuz basacaktır ama yine de yeterli olduğunu düşünmüyorum. Bu konuda devletin elini taşın altına koyduğu kadar mülk sahiplerinin de elini taşın altına koyması gerekiyor. Mesela Ezgi Mola işlerine ara vermek zorunda kalanlar için ‘iyilik hareketi’ başlattı. Nisan ayında iki kiracısından kira almayacağını söyledi. Bence Ezgi Mola takdiri hak ediyor. Diğer ünlülerimiz ve imkanı olan insanlar desteklerse bu zor süreci atlatacağımıza inanıyorum.
Yine virüs tedbirleri kapsamında en düşük emekli maaşının bin 500 liraya çıkarılacağı açıklandı. Bakan Selçuk, kısa çalışma ödeneğinin şartlarını esneteceğini söyledi. Kısa Çalışma Ödeneği Uygulamasına göre: İşyerindeki haftalık çalışma sürelerinin geçici olarak en az üçte bir oranında azaltılması, ya da iş yerinde faaliyetin tamamen veya kısmen en az dört hafta süreyle durdurulması hallerinde, iş yerinde sigortalılara çalışmadıkları dönem için gelir desteği sağlanacak. Bu süreç 3 ay ya da daha fazla olabilir.
Son olarak, tatil boyunca yurtta kalan öğrencilerden yurt ücreti alınmayacak ve öğrencilere verilen burs ve krediler de yatmaya devam edecek. Bu da doğru ve yerinde bir karar olmuş.
Ülkemizin şimdilik ekonomik durumu böyle. Umarım bu zor günleri en az hasarla atlatabiliriz. Bu konuda herkese büyük görevler düşüyor. Türkiye birçok konuda tüm dünyaya birlik ve beraberlik gücünü gösterdi. Şimdi yine birlik olma vakti.
Haydi Türkiye! Meydan okuma sırası sende!