TÜRKİYE KAZANDI…

Ramazan Yaşar

30 Mart seçimleri geride kaldı. Şimdi ülke olarak, millet olarak, birey olarak önümüze bakma zamanı. 17 Aralık’ta başlayan Türkiye’yi işgal, AK Parti’yi hükümetten düşürme, Başbakan’ı sürgüne gönderme planları, halkı yeniden esarete mahkum etme hayalleri, İslam’ı yeniden insanlarımızın gündeminden düşürme gayretleri, İslam Dünyası’nın son umudunu da yok etme rüyası; Başbakan Erdoğan’ın aldığı %46 (seçim sonuçları açıklanmadan önce yaptığım tahmindir) oyla hem sandığa, hem Pensilvanya’ya, hem Telaviv’e, hem Bürüksel’e, hem Washington’a, hem Londra’ya, hem de Şam’a gömüldü…

Türkiye düşmanları halkın bu darbesinden sonra kendine zor gelir. Erdoğansız Türkiye hayali kurup, Türkiye’yi yönetmek için piyon arayanlar hüsrana uğradı. Halk artık Türkiye’ye ve Türkiye’nin büyüme hedeflerine; Türkiye’yi dünyada küresel güç yapacak lidere ve kadrolarına sahip çıkmayı öğrendi. Halkın bu güvenini çalmaya çalışanların işi her seçimden sonra daha da zorlaşıyor. İki seçim sonra Recep Tayyip Erdoğan’ın bu ülkedeki oy oranını %70’lerde görürseniz sakın şaşırmayın. Muhalefetin 1930’dan kalma anlayışla yürüttüğü seçim çalışmaları, her seçimden sonra hezimeti önlerine koymaya devam edecektir.

Başbakan, 17 Aralık operasyonuyla Türkiye’ye savaş ilan eden dış güçlere ve onun yerli işbirlikçisi parti ve organizasyonlara karşı “İkinci Kurtuluş Savaşına hazır mısınız?” derken; konuyu anlamakta zorlananlar ilerleyen süreçte Başbakan’ın bu tanımlamayla ne kadar doğru bir tespit yaptığını da görmüş oldular. Yasa dışı dinlemeler, montaj kasetlerle vurulmak istenen halk iradesi, “İkinci Kurtuluş Savaşı’nda” Başbakan’ın yanında durduğunu sandığa attığı oylarla göstermiş oldu.

“Bu yolda yalnız yürümeyeceksin USTA” diyorlardı ya Kasımpaşalı komşuları… 30 Mart’ta da tüm Türkiye Başbakan’ın bu yolda yalnız yürümeyeceğini ilan etmiş oldu.  O yol ki, kutlu, mübarek ve hak yolken halk Başbakan’ı yalnız bırakmaz. Aziz milletimiz, yine, yeniden, “Mevzu vatansa, gerisi teferruattır” dedi. Türkiye üzerine plan yapanlar için bu seçim bir milat olmuştur. Artık Türkiye’yi alavere/dalavere ile karıştıramayacaklarını, hükümetlerini, başbakanlarını, meclislerini rehin alamayacaklarını anlamış oldular.

Herkes konuştu. Söz sırası halkındı. Halk öyle bir ses verdi ki, AK Parti karşıtları, Türkiye düşmanları, Başbakan muhalifleri dut yemiş bülbüle döndüler. Halkın bastığı mühür, düşmana diz çöktürdü. “Başbakan’ı biz de seviyoruz ama bir ikazda bulunalım taifesi” halktan öyle bir ikaz aldı ki, eğer akıllarını başlarına toplamazlarsa; partilerini, koltuklarını, cemaatlerini ve kazanımlarını da kaybederler. HAKKIN ve halkın arkasında durmadığı hiçbir çalışma başarıya ulaşamaz.

Kazan millet ve Türkiye oldu. Kosova, Bosna, Gazze, Mursi, Sancak, Mıyanmar kazandı. Çözüm süreci ve kardeşlik kazandı. Çözüm sürecinin sabotajcıları hezimete uğradılar. Siyasettin kanalları açılınca insanlarımız nefes aldı. Partisini bırakmadı belki, ama bölücülüğü bıraktı. Birliğimize kastedenlerin tüm tuzakları boşa çıkarıldı. Basılan her mühür mazlumlar ve mağdurlar için yeniden bir umut oldu. 11 yıldır AK Parti iktidarının tüm icraatlarına onay verildiğini gösteren sonuçlar, bundan sonraki, icraatlar için de Başbakan’a açık bir çek olarak görülmelidir.

Partilerin aldığı oy oranı, Türkiye’nin yolunu kesmek isteyenlere, halkı yolundan döndürmek isteyenlere, milli iradeyi yolundan saptırmak isteyenlere tam bir “Osmanlı tokadı” oldu. Milletin hayat tarzıyla, kültürüyle, eğitimiyle alay edenler; karşılarında çok güçlü ve dirayetli, vakur ve inanmış bir halk buldular.     

Başbakan ulusal ve uluslararası güçler karşısında eğilmedi, millet de eğilmedi. Kazanan Başbakan, millet ve Türkiye oldu. Kazanan İslam dünyası oldu…

Kaybedenleri yazmayacağım. Liste o kadar uzun ki, sadece baş harflerini yazsam bu köşeye sığmaz. Zaten halkımız bunları biliyor ve tanıyor. Kaybedenler listesinden çıkmak istiyorlarsa, yakında Cumhurbaşkanlığı seçimi var. Kendilerini Türkiye’nin, halkın ve milli iradenin saflarına bekliyoruz. Bu kapı herkese açık.

Al bayrağın ve minarelerin gölgesi 76 milyon insanımızın ötesinde tüm İslam dünyası ve Müslümanları altına alacak enginlikte…