Konya, Cumartesi günü yine meydanlarda idi. Bugüne kadar Anadolu irfanının pekçok refleksine şahitlik yapan Alaaddin Meydanı, Mevlana Caddesi ve Vakıflar Meydanı yine müstesna bir tepkiye şehadet etti. Konya Sivil Toplum Kuruluşları Platformu’nun organize ettiği yürüyüş ve kitlesel basın açıklamasına Konyalılar özellikle de Konyalı hanımlar büyük ilgi gösterdiler. Bu şehrin genetiğinde Mevlana ile birlikte Kılıçarslan’ın da olduğunu hissettirdiler.
Mustafa Koruyucu Hoca’nın duası sırasında başlayan yağmur ile 2 gün önce Şehitlikte kılınan İstiska namazı ve Yağmur duasının kabul olunduğunu görmek meydanın manevi havasına ayrı bir anlam kattı. Mustafa Hoca’nın dualarına onbinler ‘elhamdülillah, elhamdülillah’ nidaları ile eşlik etti.
Mitingi organize eden Konya Sivil Toplum Kuruluşları Platformu adına bir konuşma yapan Platform Başkanı Adem Ceylan’ın ‘Pagan Batı, Müslümanların dinlerine kutsallarına bağlılığını test etmekte. Batı, mushafımızı yakarak Yeni Dünya Düzeni dedikleri düzene karşı en büyük tehdit olarak Kuran’ın mesajını gördüğünü ifade etmektedir. Bu, dünyanın en güçlü mesajının Kur’an olduğunu göstermektedir. Ve maalesef ki bu güçlü mesajın taşıyıcıları bizler ise bu mesajın gereğini idrak edemeyecek bir acizlik içindeyiz.’ Sözleri, can yakıcı ama hakikat içeren bir durum tespiti idi.
Evet;
Hitler faşizminin ürettiği Rasmus Paludan isimli muptezel politikacı, 2017’den beri yaptığı densizlikler dizisine bir yenisi ekledi. Geçen hafta Stockholm Büyükelçiliğimizin önünde Kuran-ı Kerim yaktı. Türkiye'nin tüm uyarılarına rağmen provokatif eylemi gerçekleştiren Paludan’a İsveç polisinin kolaylık sağlaması, müdahale etmemesi sorunu bir müptezelin densiz bir provakasyonu olarak değerlendirilebilecek iken devletler-milletler arası bir soruna dönüştürdü.
Danimarka ve İsveç vatandaşlığı bulunan Paludan, İsveç ve Danimarka'da 2017'den beri benzer provakasyonların içinde. Paludan, geçen yıl ramazan boyunca Müslümanların yoğun yaşadığı mahalleler ve camilerin yakınlarında polis korumasında Kur'an-ı Kerim yakma provokasyonlarında bulunmakta. Amacı polis ile müslümanları karşı karşıya getirmek. Müslümanları sindirerek islamın toplumsal görünürlüğünü engellemek. 28 Şubatta Bizde uygulanan konan Kamusal Alan stratejisine benzer bir strateji.
Hafta başında İsveç’te Tevrat yakma girişimi oldu. İsveç makamları buna izin vermediler. Pagan Batının ifade özgürlüğü de dahil olmak üzere ürettiği tüm değerlerin araçsal bir işlevi olduğu göstermesi bakımından faydalı olmuştur. Batı artık iç tutarlığını dahi kaybetmiştir. Çifte standart bir davranışı bu kadar kısa zaman diliminde sergilebilecek kadar arsızdır.
Bununla birlikte bir hususun altını çizmek gerekir. Tevrat yakılmasına izin verilmemesi doğru bir karardır.
İsveç’te diğer islam ülkelerinin de elçilikleri var ama Kuran yakma fiili Türkiye Büyükelçiliği önünde yapılmaktadır. Bunun bir anlamı var.
İslam dünyasının lider ülkesi Türkiye’dir.
Türkiye, islamın hem aklı, hem vicdanı hem de yumruğudur.
Bu sorunun bir diğer boyutu da var. Türkiye, İsveç ile 3-4 aydır süren bir kriz yaşıyor. İsveç'te 10 gün kadar önce Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan'a yönelik gerçekleştirilen alçak eylemin ardından Flamman dergisinin Cumhurbaşkanımız Erdoğan'a hakaret yarışması ve yeniden Kuran Kerim yakma eylemlerine başlayan Paludan birlikte değerlendirildiğinde İsveç devletinin ve kamuoyunun Türkiye’ye yönelik bir kuyruk acısı olduğu açık.
Ülkesinin güvenliğini NATO’ya emanet etmek isteyen İsveç’li politikacılar, NATO’ya girişi prosedurel bir işlem olarak görmekte idi Ancak Türkiye’nin NATO’ya giriş koşulu olarak FETÖ ve PKK’ya verilen desteğin kesilmesini istemesi ile şok oldu. Eski Türkiye olsa idi çoktan NATO’ya girmiş olması gereken İsveç, İskandinav kibrinin de etkisi ile rasyonel düşünme yeteneğini kaybetti. Sorunu çözme yerine hasmane, ateşle oynayan sinir uçlarını harekete geçiren bir stratejinin esiri oldu. İsveç’in yapması gereken belli, çözüm net.
FETÖ’ya desteğini çekeceksin, teröristleri iade edeceksin
PKK’ya desteğini çekeceksin, teröristleri iade edeceksin
Neo-Nazi örgütlerin müslümanlara saldırılarına engel olacaksın.
Aksi halde NATO’yu unut.
Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar, ay sonunda gerçekleşecek olan İsveç Savunma Bakanının Türkiye ziyaretinin anlamsızlaştığına dair açıklamasının anlamı budur.
Şimdi buradan İsveçli yetkililere soruyoruz:
FETÖ, PKK, DHKP gibi Türkiye’nin düşmanları, terörist örgütler neden ülkenizi seçiyorlar?
Bizden mi korkuyorsunuz!
Teröristlerle ortaklığınız mı var!
Evet;
Korktuğunuz başınıza gelecek, ortaklarınızla birlikte zelil olacaksınız. Çünkü bu kitabımız Kuran Kerim’de Al-i İmran süresinde çok net ifade edilmiştir;
‘De ki;
Ey Kafirler, yenileceksiniz ve toparlanıp cehenneme sürüleceksiniz.’
Kuran Kerim yakan müptezel Paludan’a cezasını bizzat El-Kahhar esması ile Cenabı Allah verecektir. Çünkü bizim inanç sistemimizin temeli olan Kuranı Kerim’de Allah şöyle buyuruyor;
“Hiç şüphe yok ki o Kur’ân’ı biz indirdik, onu koruyacak olan da biziz.” (Hicr, 15/9)
Allah’ın kelamı olan Kuran’ı Kerim’in korunmak için hiçbir faniye ihtiyacı yoktur. Kitabımız Kur’an’ın ilelebet Cenabı Allah’ın korumasında olduğuna inanıyoruz, biliyoruz. Dolayısıyla İslam düşmanları ne dinimize ne de kitabımıza hiçbir zarar veremezler.
Kutsalımız Kuran’ı Kerim’e yapılan hiçbir edepsizliğe sessiz kalmayacağız.
Bu vesile İsveç ve Batıyı tekraren uyarıyor, islam düşmanı politikaları terk ederek birlikte yaşama iradesine sahip çıkmaya ve aklı selime davet ediyoruz.