Bu hafta Ayşe Böhürler, TVnet’te Türk Kahvesi programında Prof. Dr. Ali Çarkoğlu’nu misafir etti. Bu programda Sayın Çarkoğlu Türkiye Dindarlığı üzerinde durdu. Ersin Kalaycıoğlu ile birlikte yaptıkları “Türkiye Dindarlığı: Uluslararası Bir Karşılaştırma” adını taşıyan saha araştırmalarının sonuçlarından bahsetti. Türkiye Dindarlığı üzerine ilginç bulgulara eriştiklerini ifade etti. Çarkoğlu din ve değişim konularını ayrıntılı bir şekilde yorumladı.
Çarkoğlu, araştırmanın sonuçlarında toplumsal değişmenin dünyevileşme üreteceği iddiasının Türk toplumunda tam olarak gerçekleşmediğini söyledi. Bunun nedenlerini de izah etti. Çarkoğlu hem araştırmalarında ve hem de yaptığı konuşmada Türk toplumunun dünya ölçeğinde olduğu gibi dünyevileşmemesini sağlam ve mazbut aile yapılarının varlığına bağladı. Bundan dolayı Türk halkının muhafazakâr olduğunu, bu konuda geçmişten günümüze fazla bir değişiklik olmadığını ekledi. Buna örnek olarak da trafikte öfke ile seyreden bir şoförün, annesinin telefonla araması üzerine bir anda müşfik ve sevecen bir şoföre döndüğünü gösterdi. Sayın Çarkoğlu’nun Türkiye toplumunun tam olarak sekülerleşmemesini aile bağlarının varoluşuna bağlaması üzerinde ciddi olarak durmamız gerekmektedir. Bu konuda, hem iktidara, hem Diyanet İşleri Başkanlığına ve hem de İlahiyat ve İslami İlimler Fakültelerine büyük görevler düşmektedir. İnadına, sağlam aile bağlarımızı güçlü tutmamız gerekmektedir.
Son yıllarda bazı çevreler İmam-Hatip Liselerini ve İlahiyat/İslami İlimler Fakültelerini karalama yarışına girdiler. Neymiş, efendim bu kurumlarda ateist ve deist gençler yetişiyormuş. Bu koskoca yalana ve halkımızın helal kazançlarıyla yapılan bu kurumlara iftiraya sarıldılar. Allah’tan korkmadan ve hiç utanmadan sırf iktidarı karalamak için bunu yaptılar.
Sayın Böhürler, Çarkoğlu’na Türkiye’de özellikle gençler arasında ateizmde bir artma olup olmadığını da sordular. Bu soruya Çarkoğlu, 1998’lerde ne ise bugün de aynı sonucun çıktığını, Türkiye halkının %98’inin Allah’a inandığını, sadece % 1, 7’lik küçük bir oranın inanmadığını tespit ettiklerini, dünya ölçeğinde bunun da sıfır mesabesinde bulunduğunu söyledi. Çarkoğlu bu sonuca sebep olarak, Türkiye’de dindarlığın korunmasında küçük yaşlardan beri çocuklarımıza ailede Allah inancının öğretildiğini gösterdi. O söylemese de biz söylemiş olalım, Sayın Cumhurbaşkanımızın neden dindar bir nesil üzerinde durduğu şimdi daha iyi anlaşılmış oldu.
Diğer taraftan Çarkoğlu TV netteki Türk Kahvesi programında bütün karalamalara rağmen objektif bir yaklaşımla Türk halkının müşfik bir Allah tasavvuruna sahip olduğunu, halkımızın bilim ve dindarlık ilişkisi, barış ve çatışma, dindarlık ve hoşgörü konularında gayet pozitif yaklaşımlar içerisinde bulunduğunu dile getirdi. Bununla birlikte özellikle ölümden sonraki hayat, diriliş, cennet ve cehennemin varlığına inanç konularında %’90 tam inancının var olduğu bulgusuna ulaştıklarını vurguladı. Ayrıca Çarkoğlu Türkiye’de halkın büyük bir kesiminin dini vecibelerini yerine getirdiğini de ekledi. Yine Çarkoğlu halkımızın ibadet alışkanlığı kazanmasında küçük yaşlarda rol model olarak anne ve babanın ibadet konularındaki uygulamalarının etkili olduğu bulgusuna ulaştıklarını da söyledi.
Sonuç olarak, Çarkoğlu’nun bu araştırma ve konuşmasından anladığımız kadarıyla bazı kesimlerin yirmi yıldır iktidarda bulunan AK Parti iktidarını karalamak için ürettikleri gençlerin ateizme, deizme ve agnostizme kaydıkları yalanının asılsız olduğu ortaya çıkmaktadır. O zaman yapılması gereken 0-6 yaş grubu çocuklarımızın okul öncesi dini eğitimleri yaygınlaştırılmalı, mazbut aile yapımız korunmalıdır. Eğer biz, milletimizin her alanda öncü, mazlumların destekçisi, maddi kalkınmasını sağlamış olmasını istiyorsak, manevi kalkınmanın motoru konumunda olan dinine-diyanetine bağlı ve aile değerlerini korumada her türlü tedbiri almak zorundayız. Kim ne derse desin, bu toplum sağlam aile yapısına bağlı kaldığı sürece tüm din sevmezler ve millet düşmanları avuçlarını yalamaya devam edeceklerdir.