Yanlış anlaşılmasın bu bir uluslararası ilişkiler yazısı değil. Meselenin de Birleşmiş Milletler güvenlik konseyinde veto yetkisi bulunan beş daimi üyeyle bir alâkası yoktur(!) Derdimiz yine ekonomi, geçim sıkıntısı. Bahsettiğimiz beşli de Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın da dikkat çektiği ülkemizi ahtapot gibi saran zincir marketlerdir. Artık bu sorunun üzerine kararlılıkla gidip bir çözüme kavuşturma vakti geldi de geçiyor…
Bazı sorunlara zamanında kalıcı çözümler bulunmayınca gitgide büyüyüp artık içinden çıkılmaz bir hâle geliyor. Ülkemizde gıda fiyatlarının aşırı artması, bunun sonucu olarak da enflasyonun kontrol edilemez bir yere gitmesi yeni değil. Fakat biz çabuk unutuyoruz. Yumurta fiyatlarının yeniden 30 liranın üzerine çıkmasıyla tepkiler çoğaldı, insanlar çözüm bekler oldu. Fakat mesele sadece yumurta, ayçiçeği yağı ya da birkaç yıl önceki soğan, patates değil. Genel anlamda büyük bir sıkıntı var. Bu sıkıntıya dudak büken bürokratlarla, kalıcı adımları bir türlü atamayan bakanlarla bir yere varabilmemiz çok zor. Çözüm için illâki Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın devreye girmesi gerekiyordu, yine öyle oldu. İnşallah en kısa sürede kalıcı bir çözüme ulaşılırız.
Çözüm önerilerini bilmem yeniden sıralamaya gerek var mı? Vallahi kendimden sıkıldım. Mesele 2018 yılında Amerika ile yaşanılan rahip krizinin ardından yükselen ve bir türlü istenilen seviyeye gelemeyen döviz kuruna dayanıyor. O gün bu gündür dövizdeki artış bahane edilerek istikrarlı bir şekilde gıda fiyatları artıyor. Kurda zaman zaman yaşanılan düşüşler ise nedense indirim olarak geri dönmüyor. O tarihten bugüne özellikle salgının başladığı 2020’nin Mart ayından itibaren neredeyse ayda bir bu konuyla alâkalı çözüm önerileri de içeren yazı yazar oldum. Merak eden arşive bakabilir. Adımız hiç sevmesem de ekonomi yazarına çıkmak üzere…
Bürokrasimizin hantallığı, serbest piyasa masalları en büyük sorunumuz. Gıda fiyatları, üretim, tüketim dengesi, dış politika, savunma sanayi, yeni yatırımlardan daha önemlidir. 2019 yılında yerel seçimlerde üç büyükşehir belediyesi başta olmak üzere onlarca belediyenin kaybedilmesinde patates, soğan başta olmak üzere meyve-sebze fiyatlarındaki fahiş artışın doğrudan etkisinin olduğunu hâlâ görmek istemeyenler var. Ekonomimiz bu şekilde giderse maalesef 2023 seçimlerinde istemeyeceğimiz sonuçların ortaya çıkması muhtemel görünüyor. Peki, çare nedir? Çare uzun vadede üretim tüketim dengesini sağlamaktır. Kısa vadede ise bu beşli, üçü artık neredeyse her sokağımızda bulunan zincir marketlerle rekabet edebilecek bir sistem kurmaktır. Bu da istenirse birkaç aya sağlanabilir.
Tarım Kredinin marketlerini rekabet edebilir seviyeye getirerek başlanabilir. Rekabet edebilir seviyeden kastımız market sayısı değil, fiyatlar… Devletin bakanlığının marketindeki temel gıda maddeleri zincir marketlerden daha pahalıysa, bir kısmı kuruşu kuruşuna aynıysa oradan bir çözüme ulaşmamız zor. Farklı markalar yerine Tarım Kredi de kendi adına üreteceği ürünlerle rekabeti sağlayabilir. Yeniden bir şey yapmaya gerek yok. Bu zincir mağazaların üretim mantığı birebir kopyalansa çözüme ulaşabiliriz. Mağaza sayısına takılmamak gerekir. Fiyatları diğerlerinden uygun hâle getirip duyurusunu da yaparsanız vatandaş sizi nerede olursanız olun bulur. Şimdi bir de evlere servis moda oldu. 250 lira ve üzeri alışverişinizde ücretsiz teslimat gibi bir kampanya yapılsa insanlar market alışverişini toptan yapar olur biter. Yeter ki meseleyi çözmeye niyetimiz olsun gerisi bir şekilde gelir.
İhracat ülke ekonomisi için iyidir. Lakin işin içine gıda girince zararı faydasından fazla oluyor. Geçtiğimiz yıllarda her yaz aynı muhabbet olurdu; Rusya’ya ihracat artığından dolayı domates fiyatları yükseldi. Şimdi ise yumurta da aynı oyun oynanıyor. Gerekirse ihracata yasak koymak başta olmak üzere bir önlem alınmalı. Türkiye’nin tüketimi sağlanmadan ihracata izin verilmemeli. Adamlar hem yükselen kur sayesinde yaptıkları ihracattan daha fazla para kazanıyorlar hem de ürün az diye iç piyasadan… Kazan-kazan dedikleri bu olsa gerek. İşte artık buna dur denmeli.
Gidişat iyi değil, millette sabır kalmadı. Her şeye her hafta zam geliyor, fiyatlar bir türlü düşmüyor. Çözüm basit, sadece kararlı adımlar atılmalı. Umudumuz hantal bürokratlar, bakanlar değil yine Cumhurbaşkanı Erdoğan’dadır. Türkiye’nin beşten büyük olduğunu göstermeliyiz…