Türkiye hiç olmadığı kadar dış güçlerin kıskacı altında! Dört bir taraftan saldırılmasının sebebi de bu. Siyasal ve ekonomik baskıya maruz kalıyor. Neden mi? Çünkü Türkiye bağımsızlık mücadelesi veriyor. Bazılarımız, “Eski köye yeni adet getirme! Türkiye zaten bağımsız bir ülke; bilir-bilmez konuşma. Sınırları belli bir toprak parçası üzerinde ay yıldızlı bayrağımız dalgalanıyor diyebilir. Evet, bu ülke bağımsız bir ülke! Ama ekonomik bağımsızlığı olmayan bir ülkenin bağımsızlığından dem vurmak saf dillilik olur. Zira biz ekonomik yönden göbeğimizden bağlıyız veya bağlamışlar. Silahımıza, tankımıza varıncaya kadar nereden ve kimden alacağımıza karışıyorlar baksanıza.
PKK terörü, FETÖ darbesi ve siyasal baskılarla yola getiremedikleri ülkeyi şimdi iktisadi yönden boyun eğdirmeye ve yeniden kafese sokmaya çalışıyorlar. Son aylardaki dövizin ateşi de kafesinden çıkmaya çalışan Türkiye'yi yeniden kafese girdirmeye çalışmaktan ibarettir. Şu ana kadar oynadıkları oyunun son halkası bu.
Türkiye, ABD ve Batı'nın kendisine biçtiği rolü oynamak istemiyor, uydu devlet yerine kendi kendine yeten, kendi göbeğini kendisi kesen bir devlet olma yolunda. Alınan kararları uygulayan figüran bir ülke olmaktansa masalarda rol kapmaya çalışıyor. Dünyada nerede mağdur var, Türkiye onların elinden tutmak istiyor. Güçlüye boyun eğmiyor, sesini çıkarıyor, böyle olmaz diyor. Bundan dolayı da üzerimize geldikçe geliyor, boğmaya çalışıyorlar. Çünkü Türkiye’ye haddini bildiremezlerse yarın ardından diğer ülkeler de isyan bayrağını açacak. Bu da Batı ve ABD’nin tereyağından kıl çeker gibi dünyayı yönetmesini zora sokacak. Biz, içeride bir ve beraber olur, dış güçlere karşı dik durursak belki sıkıntı çekeceğiz ama mutlaka kendi göbeğimizi kendimiz keseceğiz bir gün. Yeter ki sabretmeyi, oyunu kuralına göre oynamayı bilelim.
24 Haziran seçimleri bağımsızlık önünde kat edeceğimiz önemli bir dönüm noktası. Ya tamam diyeceğiz, ya da devam. Batı ve ABD, seçim öncesi dövizin fitilini ateşleyerek bir ekonomik kriz çıkarma derdinde. Böylece seçmeni etkileyecekler. Şayet ekonomik bir kriz çıkartabilirlerse yıllardır yok etmek için uğraştıkları mevcut yönetimin gidişi daha kolay olabilir onlar için. Mevcut iktidar amaçlarına ulaşmak için onların önünde en büyük ayak bağı. Bir indirebilirlerse Türkiye’yi yine eski rolüne büründürecekler.
24 Haziran seçimlerini kim kazanır bilmem. Çünkü bunun kararını hür iradesiyle Türkiye seçmeni verecek. Seçimde hangisi kazanırsa kazansın Türkiye’nin yaptığı bağımsızlık mücadelesini devam ettirmelidir. Seçimi kazanmayı çok isteyen, bunun için asılan adaylar ilk önce bağımsızlık mücadelesi verecek bir ülkeyi yönetmeye mi talipler, yoksa yeniden Batı ve ABD’nin girdabına mı girmek istiyorlar? Şayet ne şiş yansın, ne de kebap diyerek Batı ve ABD ile iyi geçinme adına dik duramayıp onların isteklerine boyun eğmeyi düşünüyorlarsa bu ülkeye yazık ederler.
Halkımız dış güçlerin emellerini biliyor. Bildiği için döviz bu kadar yükselmesine rağmen tedirgin olmuyor, telaşa kapılmıyor. Bağımsızlık için gerekirse baldıran zehri içmeye bile razı. Umarım siyasi partilerimiz ve adaylarımız da bunun farkındadır. Eğer dayatmalara karşı bir –daha- boyun eğersek bu millet bir daha belini doğrultamaz. Adaylar, iç politikaya yönelik vaatler vermekten, ülkeyle ilgili felaket senaryoları çizmekten ziyade dış politikada nasıl bir yol izleyeceklerini seçmenlerine açıklamalılar.