Terörle mücadeleye karşı olduğunda kuşku bulunmayan bir açıklamayla tekrar gündeme gelen TTB, Türkiye’nin bir milli güvenlik meselesi haline gelmiştir.
Hiçbir sorumluluk sahibi insan bu kadar hassas bir konuda bu kadar tartışmalı bir açıklama yapma özgürlüğüne sahip değildir.
Her vesileyle hukuku önemsediğini açıklayan ve göstermeye çalışan bir askeri güce karşı asla kullanılmaması gereken laflar sarf edilmiş, TSK ve ülkemiz töhmet altında bırakılmıştır.
Bakırköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi kurucusu Mazhar Osman’a kendisiyle ilgili edilen laflar nakledilmiş ve ne düşündüğü sorulmuş. O da ‘onların bana ne dediklerinin bir önemi yok, önemli olan benim onlar hakkında söylediklerim’ demiş.
TBB başkanı, İstanbul Üniversitesinde görev yapan bir Adli Tıp profesörü. Normal şartlar altında, sıradan birinin edeceği söze bile izin verilmemesi gerekirken, bütün bu unvanları taşıyan birine çok daha fazla söylenecek söz var.
Nitekim görevli ve yetkili yargı mensupları gereğini yapmak üzere harekete geçti. Şahsın evinde bir arama yapıldı, ifadesi alınıyor.
Yargının tutumunu onamadığını ifade eden siyasileri görünce kanım donuyor.
Hangi bilgi, hangi bulgu ve hangi delille bir meslek grubunun en yetkin olduğu düşünülen ve iddia edilen kişisi açıklama yapabiliyor?
‘Görüntü kimyasal silahı çağrıştırıyor’ ne demek?
Fotoğrafa bakıp, söylenecek her söz sıkıntılıdır.
Görüntü öyle bile olsa, gerçeğin ne olduğunu nereden biliyorsun?
Teröristlere terör örgütü bile kimyasal silah kullanarak TSK ve Türkiye Cumhuriyeti devletini zor durumda bırakmak istemiş olamaz mı?
Ya, bu teröristlerin sentetik uyuşturucu kullanmadığını kim iddia edebilir?
Soruları çoğaltmak mümkün…
Ancak soru ve cevap anlamak isteyene sorulur ve verilir. Anlamak istemeyen, kulaklarını ve gözünü kapatanlara laf etmek mümkün değil.
Ayrıca, aynı şahsın ilk vukuatından bahsetmiyoruz.
Daha önce de nerede bölücü, parçalayıcı, ayrıştırıcı, kutuplaştırıcı bir dil varsa, kullanmıştı kendisi.
Yargı birimleri yaptığını ciddi bulmuş ve bir işlem başlatmış. Akabinde tutuklama gerçekleşir mi, gerçekleşmez mi şimdiden söylemek mümkün değil.
Eğer şartlar oluşursa, tutuklama da gerçekleşebilir. Zira şahıs Türk Tabipler Birliği gibi bir kurumun başında ve Adli Tıp gibi bir alanda öğretim üyeliği yapıyor.
Bir başka ifadeyle delilleri karartma, süreçte etkili olabilecek birilerini yönlendirme ihtimali çok yüksek.
Bekleyip, göreceğiz.
Ancak bu şahsa şartsız sahip çıkanları da unutmayacağız.
Hadi CHP İstanbul İl Başkanı’nı anladık. Peki, ya düne kadar Ak Parti’de en üst düzey kadroları işgal ederken, bugün ayrılıp farklı bir parti kuran zevata ne demeli?
İktidara karşı kin ve nefretiniz sizi bu noktalara kadar mı sürükledi?
İnsanların ilkesizlikleri gerçekten üzücü.
Dur, bekle ve sonra laf et.
Ya da hiç konuşma. Sürecin neticesinde ne çıkacak sabret.
Gördüğüm kadarıyla kendisi tarihin tozlu sayfalarına itilecek.