Merhamet medeniyetinin mimarı olan ve cesâret çınarına bekçilik eden millet, şüphesiz ki Türk Milleti’dir.
Türk kavramını, bir medeniyet tasavvurunun en asli aktörü olarak görmek ve o medeniyetin mensubu olmaktan şeref duymak, bu Milletin kıymetli evlatlarının en asil duruşu olsa gerektir.
Kalbinde merhamet çiçeklerini yetiştiren ve bu çiçekleri hiçbir zaman soldurmayan Türk Milletinin kadim vatanı olan Anadolu, günümüzde bir merhamet, iyilik ve cesâret hareketinin mekânına dönüşmüş durumdadır.
Milyonlarca mazluma sığınak olan bu toprakların hamurundaki merhamet ve cesâret mayası, bu toprağın insanını, altın çağını yaşayan koca bir çınara dönüştürmüş durumdadır.
Şâirin ifadesiyle, “namaz kılar gibi vatan kılınmış” olan bu toprakları Allah, en güzel nimetlerle donatmıştır.
Kışı başka yazı başka, baharı güzü başka olan selâmet iklimini bin yıldır bu topraklarda yaşayan Türk Milleti, kendine sığınan mazlumları gölgesinden mahrum etmemiştir ve paylaşmanın zirvesine çıkmıştır.
Merhamet filizlerini ulu çınarlara dönüştüren ve Anadolu topraklarını bir selâmet yurduna çeviren Türk Milleti, merhamet medeniyetinin mimarıdır. Çünkü yalnızca bin mülteciyi almak için referandum yapan devletlerin olduğu dünyamızda, 4 milyon mülteciyi topraklarında yaşatan millet Türk Milleti’dir.
Türk Milleti aynı zamanda cesâret çınarının da bekçisidir ki, üzerine bomba yağdıran savaş uçaklarına, namlusundan ölüm kusan tanklara, yağmur gibi yağan kurşunlara göğsünü siper edebilecek kadar serdengeçti bir millettir.
Bu sözleri hamâset yüklü ifâdeler olarak görenlerin yolunun merhamete ve vatan sevdasının ne olduğunun cümle âleme gösterildiği 15 Temmuz’a çıkamayacağını, 15 Temmuz ruhunu yüreğinin en derinlerinde yaşatan vatanperverlerin arasına dâhil olamayacaklarını peşinen ifâde edelim.
15 Temmuz ki; Türk Milleti’nin merhametini en adice kullanmış, bu Milletin veren el olma hassasiyetini riyakârca suiistimal etmiş, Milletin maneviyatını güzelleştiren en güzel değerleri kirletmiş ve gerçek vakıf insanlarına en büyük darbeyi vurmuş, devletin en can alıcı yerlerine yerleştirdiği satılmış beyinleri ile bu Milletin ümüğüne çökmüş, Milletin seçtiği insanları kirli kumpasları ile alaşağı etmeye çalışmış ve bu vatan topraklarını yedi düvelin işgâline açık hâle getirmek için en âdi darbe girişiminde bulunmuş bir ihânet çetesinin gün yüzüne çıktığı gündür.
Vatanına sevdalı, Devletine duacı bir gönül olarak, bu çeteye karşı uyarılarımızı, dershane tartışması diye yaptıkları kalkışma ve devlet adamlarımıza kurdukları 17-25 Aralık kumpasları esnasında gazetemiz Yeni Haber aracılığıyla hep ifade ettik ancak feryatlarımıza kulak verilmediği için çabamız yetersiz kaldı ve 15 Temmuz bu Millet için bir kader günü oldu.
15 Temmuz, bu Milletin gördüğü en adi darbe girişiminin yapıldığı ve bu vatan topraklarını işgâle açık hale getirmeye çalışan hainlerin en rezil ihânet girişimidir.
Zâhirdeki durum bu olmakla beraber 15 Temmuz, Türk Milleti’nin yitirdiğini zannettiği değerini yeniden bulduğu gündür.
15 Temmuz, bu Milletin neler yapabileceğini unutan düşmanlarının kalbine yeniden korkunun salındığı gündür.
15 Temmuz, millet olma hasletinin dosta düşmana gösterildiği gündür. 15 Temmuz, mesele vatan ise gerisinin teferruat olduğu gündür.
15 Temmuz, lidere, vatana ve devlete nasıl sahip çıkıldığının cümle âleme gösterildiği gündür.
Ve 15 Temmuz, yeniden kendi mahallemize döndüğümüz, öz değerlerimizi yeniden bulduğumuz gündür.
15 Temmuz;
‘Bu gecenin sabahı,
Bütün mazlumların ahı,
Necip Milletimin silahı,
Sarsılmaz imanına
Sensin şahit ey İlâhi’
nidâsında bulunduğumuz gecenin adıdır ve bu gecenin sabahı Türk Milleti için bir başka doğmuştur.
Türk Milletinin kıymetli evlatları, 16 Temmuz’a uyanmamıştır çünkü 15 Temmuz’u yatakta değil ayakta, sokakta, meydanlarda, tankların namlusunda, uçakların bombalarının altında, yağmur olup yağan kurşunların önünde geçirmiştir ve 16 Temmuz’u imanıyla karşılamıştır.
15 Temmuz, görkemli mâzisinin üzerine ölü toprağı örtülmeye çalışılan Türk Milleti için Malazgirt’tir, Çaldıran’dır, Plevne’dir, Çanakkale’dir ve istiklal mücâdelesinin istikbâldeki görüntüsüdür.
Şunu da rahatlıkla söyleyebiliriz ki, 15 Temmuz, 29 Ekim’de ilan ettiğimiz cumhuriyetin Türk Devleti olarak yeniden kurulduğu gündür.
Anadolu toprakları için Malazgirt nasıl bir milat ise 15 Temmuz da şanlı bir milat olarak bu Milletin görkemli tarihindeki yerini almıştır.
15 Temmuz için bu söylediklerimiz kifayet etmez. Kelam ehli güzel insanların nezih kalemlerinden 15 Temmuz ruhunu hep canlı tutacak okumalar yapmak, bu Milletin kıymetli evlatlarının bundan sonraki vazifelerinden biri olsa gerektir.
Üzerinden darbe geçmiş bir milletin insanlarının psikoloji kliniklerini doldurması beklenirken, Türk Milletinin asil evlatları şehir meydanlarını, vatan aşkının coşkusunun ve liderine vefânın sergilendiği demokrasi meydanlara dönüştürdü.
Bu toprağın tapusu olan ayyıldızlı albayrak, Türk Milletinin her bir ferdinin elinde geceler boyu dalgalandı. Meydanlardan bayrağına seslenen kıymetli evlatlar dediler ki:
Mahzun olma ey ayyıldızın yuvası!
Soysuz olanların çoktur kuması.
Biz ki, sevdası tek ve bir olanlarız.
O sevda sensin, yoktur senden sonrası!
15 Temmuz gecesinde ne olduysa, elbette Allah’ın inâyeti ile oldu. Bir güzel insanın tespiti ile o gece, Fetonun piçlerine karşı, ilâhi irâde idâreye el koydu.
15 Temmuz, 251 şehidin madalya günüdür. 2195 gazinin onur gecesidir. Ve Türk Milletinin her bir evladı için 15 Temmuz, şehitliğe sevdanın ve şehitlerimize vefanın günüdür.
Ve son sözümüz şudur:
Ey Türk Milletinin asil evlâdı!
15 Temmuz gecesi sokaklarda,
Sinsi düşman kalbini yokladı.
Samimiyetin zirve yaptı o gece.
Rabbim bu vatanı sana sakladı.
Ve memleket sevdalısı yürekleri,
Vatan aşkı ve cesâretleri pakladı.
Unutma! İmtihanın bitmeyecek.
Ümidini sakın ha sakın kaybetme!
Toprağımda hâin ocaklar tütmeyecek.