Malumunuz 31 Mart 2024 Pazar günü yapılan seçimlerde AK Parti büyük bir oy kaybına uğradı. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, ilk seçime girdiği 3 Kasım 2002 tarihinden günümüze yapılan, 7 genel, 4 yerel seçim, biri Meclis’te olmak üzere 4 cumhurbaşkanı seçimi ve 3 halk oylamasında başarılı oldu. Başarı grafiği son yerel seçimlere kadar hiç düşmedi. Ama bu yerel seçimlerde, ilginç bir şekilde AK Parti, bariz bir farkla 2. Parti oldu. Bu seçimlerde CHP 15 Milyon 791 Bin 979 oy alırken AK Parti ise 14 Milyon 851 Bin 498 oy aldı. Bu sonuçlara göre, CHP %37.76 oy oranıyla birinci parti oldu, AK Parti ise %35.48 oy oranıyla ikinci parti oldu. Tabi bu sonuçlardan sonra, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın hem AK Parti Genel Merkezinin balkonunda yaptığı konuşmada, hem de sonraları yaptığı değerlendirme toplantılarında değişimden bahsetmesi, AK Parti’de bir değişim beklentisini köpürtmüş oldu. Şimdi bir MKYK (Merkez Karar ve Yönetim Kurulu) ya da MYK (Merkez Yürütme Kurulu) toplantısı olsa hemen medya “Kim değişecek?" "Değişim bugün mü olacak?” meallerinde haber yapmaya başlıyor. Burada medyada bahsedilen değişim, MKYK, MYK, İl Başkanları ve Bakanlar düzeyinde bir değişim oluyor. MKYK ve MYK ile il başkanlarından kimler değişecek, a takımı değişecek mi? Bakanlardan kimler gidecek? Kimler gelecek? Daha çok bu minvalde haberler yapılıyor. İl Başkanlarında önümüzdeki süreçte yapılacak il kongreleri değişim için adres olarak gösteriliyor vs.
Öyle olunca da elbette kamuoyu da değişimin daha çok isim üzerinden atılacak bir adım olacağı beklentisine kapılıyor. Fakat benim Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın değişim kavramından bunları kastedip, kastetmediği konusunda şüphelerim var. Dün Ankara’dan bir dostum aradı, mesela Konya için direk, “Hasan Angı’nın yerine kim düşünülüyormuş?” şeklinde bir soruyla konuya başladı. Konu buraya gelmişken şunu yazayım, AK Parti’nin il başkanlığı düzeyinde ciddi bir değişim beklemiyorum ve işte bu noktada AK Parti’deki değişim beklentisinde düşünceme göre bir tashih ihtiyacı doğmuştur. Bunu da izah etmeye çalışacağım. Kıymetli dostlarım, şöyle düşünün, AK Parti’de şu anda kim ya da kimler neden değişsin? Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan, 31 Mart seçimleri öncesi açıkça, “benim seçimim” dedi. Bu doğrultuda da AK Parti merkezden seçim sürecini yönetti. Neticede sorumluluğun direk Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’da olduğuna inanıyorum. Bir il başkanı ya da ilçe başkanı bu süreçte değişse de değişmese de aslında çok bir anlam ifade etmiyor, çünkü asıl değişimin mantalitede değişim olması gerektiği de çok bariz değil mi? İl başkanlarının hiç mi hatası yok? Elbette var, bazı isimler üzerinde gereksiz ısrar, değişimin kaçınılmaz olduğu her halinden belli olan noktalarda mevcut başkanlarla seçime gitme gibi konuları bu noktada yapılan yanlışlar sınıfına koyabiliriz ama AK Parti’nin seçimi kaybetmesindeki asıl neden bu olmadığı için il başkanlarını değiştirerek, MKYK üyelerini değiştirerek, kabinede bir değişim yaparak bu süreçte istenilen değişimi yapmış olmazsınız. Üzerinde durulması gereken asıl konu budur. Seçim süreci bize gösterdi, konu bambaşka, konu Türkiye’nin değişimi ile ilgili, mantık değişimi, algı farklılaşması oluşuyor Türkiye’de… Asıl bunun görülmesi, buna göre bir siyaset geliştirilmesi değişim sürecini başlatmış olur, yoksa isimlerle ilgili bir durum olduğunu düşünürseniz, Türk Milletinin değişim talebini hiçbir şekilde anlayamamış olursunuz. Elbette bazı isimler değişmeli, bazı yeni yüzler gelmeli… Ama mesela Konya için düşündüğümüzde, mevcut başkan gitti, bir önceki dönem başkan geldi şeklinde bir değişimle yol yürümeye çalışırsanız, süreci kesinlikle hiç anlayamamış olursunuz. Halkın sizden il başkanı değiştirmeniz noktasında bir talebi yok ki. İl başkanını değiştirecekseniz bari süreci anlayacak bir il başkanı getirin, demezler mi size?
Peki, Türkiye’deki mantık değişimi, algı farklılaşması derken neyi kastediyoruz? İşte AK Parti’nin asıl cevabını bulması gereken, kafa patlatması gereken bu konudur diye düşünüyorum. AK Parti’nin konulara bakışında ciddi perspektif değişikliği gerekiyor. Konya Büyükşehir ve merkez ilçelerde bizim tecrübe ettiğimiz, hizmet mantığının değişmesi gerekiyor mesela. Mensupların zenginliği, adam kayırma görüntüsü, AK Parti’nin devlet ile birlikte hareket ediyor görüntüsü, “mazlumu, garibanı görmezler”, “halkla ne işleri olacak canım?” algısı değişmeli. Halkla kahvehanede oturup halleşecek, halkı dinleyecek, derdine derman olacak bir hizmet sürecinden bahsediyoruz. Devlet partisine bu millet oy vermiyor, genetiğine işlemiş bu, devletini seviyor, koruyor ama devletçiliğin de kendini aşağılayan bir mekanizmaya dönüşüverdiğini bildiği için devlet gibi hareket eden partilere Türk Milleti oy vermiyor. Hukuk sisteminde değişiklik istiyor, adalet istiyor, uluslararası alanda dostu çoğaltıcı düşmanı azaltıcı adımlar bekliyor, tekrar AB ile müzakerelerin başladığı, hoş görünün arttığı, marjinalliğin ortadan kaybolduğu, demokrasinin sınırlarının genişlediği, ekonomide iyileşmenin sağlandığı bir ortamı istiyor Türk milleti. Kabadayılık devletimizi sonu belli olmayan maceralara sürüklüyor görüntüsü var, bu görüntüden halkımız hoşlanmıyor.
İktidarın ya da belediyenin durmadan beton binalar yapıp durmasını ve bunu da “halka hizmet yaptık” diye anlatıp durmasını Türk Milleti istemiyor ve “Tamam hizmet yap ama kafana göre yapma, gel beni dinle, benim ihtiyacım neyse onu yap” diyor. İnsanların cep telefonu çekmiyor, çeşmelerinden çamurlu su akıyor, kanalizasyon sistemleri düzgün değil ama siz buraya gençlik merkezi kuruyorsunuz. Peki bunu orada oturan insanlar istiyor mu? Gençlik merkezine gelinceye kadar onlarca sorunu var, onun çözülmesini istiyor vs. Abdülhamit Caddesini açtınız, çevre yolu olmadığı için bu cadde yüzünden Yazır Mahallesi tır garajına döndü… İşte bu tür sorunlar ve halkın görüşlerinin ciddiye alınacağı adımların atılmasını bekliyor insanlarımız. Değişim böyle olursa bir anlamı olacak, belirtmiş olalım.
Bugün de diyebileceklerimiz bunlar. Yarın görüşebilmek dileğimle, Allah’a emanet olun.