Sinop’ta yaşananlar, “şehitlerin iki eli yakanızda olur” diyerek günlerce ortalığa gaz veren üç buçuk ulusalcının kurguladığı bir madımak tatbikatıdır.
Bu olaydan başka dersler de çıkarılabilir elbette. Ancak dikkate almamız gereken en önemli sonuç, bunun bir kışkırtma olduğu ve kışkırtılmaya teşne bir ruh halinin mevcudiyetidir.
Sivas olayları da aynen böyle yaşanmıştı. Sinop'ta da muhtemel bir madımak tertibinden dönüldü. Belki bu vesileyle madımak'ın da ne olup ne olmadığı daha iyi anlaşılır.
Rahip Santoro cinayeti, Malatya kitapevi cinayetleri, Hrant Dink cinayeti, alevi-sünni gerilimi çıkartma çabaları gibi ve daha sayamadığımız bir sürü tertibin aynı merkezlerde kotarıldığını ve aynı amaca hizmet ettiğini bilmeye artık kız bile vermiyorlar.
Daha geçtiğimiz haftalarda Gazeteci Orhan Miroğlu; “ Bir dönem bu hükümeti normal yollardan gönderme imkânı yok, dışarıda darbe yapacak subay da kalmadı. O zaman dağdan gelen şehit sayısını artıralım ki, hükümeti sallayalım anlayışıyla bu memleketin evlatları bozuk para gibi harcandı.” diyerek çok önemli bir noktanın altını çizdi.
İçeriden ve dışarıdan gelebilecek ve barış sürecine kasdetmek isteyen tuzaklar daha da çoğalacaktır. Gladio tipi derin yapılar bugün hâlâ barış sürecine zarar verebilecek enstrümanlara sahiptir.
Ayaklarındaki prangaları söküp atmak anlamına gelecek kadar önemli olan barış süreci konusundaki irade devam ettirilirken, istikrar düşmanlarına karşı çok uyanık olunmalı.
Derinlerde bulunan karanlık güçlerin daha tam anlamıyla beli kırılamamıştır. Bu en son yaşanan Sinop ve Samsun olayları "derin devlet bitti" veya “bir daha darbe olmaz bu memlekette” diyerek yatışa geçenlere de kapak olsun.
HAVA GAZI
Bendeniz de gaza geliyorum herhalde ki; Silivri’de gaz bulundu haberini okuyunca bir küçük muziplik yapmaktan kendimi alamadım.
Şöyle ki;
Acaba diyorum bulunan gazın Silivri’deki duruşmalarda maraza çıkartıp yargılamayı engellemeye dönük her türlü defansı uygulayan İstanbul Barosu’nun ortalığı birbirine katarken çıkardığı gaz ve toz bulutu ile bir alakası var mıdır?
Veyahut da ne bileyim şimdilerde Silivri sakini olan zat-ı muhteremlerde meydana gelen gaz sıkışmasından mütevellit bir rezerv mi ola ki?
Malumunuz bu zevattan bazıları eskiden sağa sola gaz verip, darbe ortamı hazırlamayı alışkanlık edinmişlerdi. Yine malumunuz olduğu üzere, Silivri’de zorunlu ikametleri süresince eskiden sağa sola bol keseden verdikleri bu gazlar atıl durumda kaldı.
Demem o ki; Sayın Enerji Bakanımızın keşfettik diye sevindiği gaz, işbu atıl bekleyen gaz olmasın. İyice bir kontrol edilse muvafıktır.