Süper Kupa’yı alan, lig şampiyonu Beşiktaş’ı Samsun’da deviren bir takımdan Trabzonspor deplasmanında galibiyet beklemek kadar doğal bir durum yoktur. Dev finalde gösterilen mücadele Atiker Konyasporlu taraftarları büyük bir beklenti içerisine sokmuştu. Sistem değişikliği, Mustafa Reşit Akçay’ın takıma verdiği direktifler “Cuk diye oturmuş” kanısı oluşturdu herkes için…
Reşit hoca, elindeki kadroyla ilk resmi maçında çok büyük işler başarmıştı. Forvetsiz çıkan bir takım Beşiktaş’ı mağlup ederek kupayı müzesine götürmesini bildi. Yeşil beyazlılar kazanmasına rağmen o maçta da eksikler yine göze çarpmıştı.
Yaklaşık 1 aydır 3 transfer yapılacağı konuşuluyor. Bu transferlerden ikisinin forvete birinin ise stoper bölgesine yapılacağını biliyoruz. Ancak lig başlamasına rağmen eksik bölgelere oyuncu alımının henüz tamamlanmaması, Reşit hocanın Trabzonspor maçındaki hamle hakkını sınırladı. Ezekiel’in takıma henüz uyum sağlamaması direkt olarak forvette başlamasına engel oldu.
Transferlerin geç kalması yeşil beyazlı takımın sistem kurmasını da geciktirdi. Alınacak olan oyuncuların 1 hafta içerisinde geleceğini varsayarsak, yeni transferlerin oynaması 5-6 haftayı bulur. O yüzden çok geçmeden bu transferlerin yapılması gerekiyor. Yönetim doğru oyuncuları takıma kazandırmak için transferde biraz ağır kaldı.
Gelelim Trabzonspor maçına… Doğrusunu söylemek gerekirse, Atiker Konyaspor’un sahaya nasıl bir taktik ile çıktığını ben çözemedim. Fofana aldı, götürdü. Fofana aldı, götürdü. Ve yine Fofana aldı, götürdü. Bu maç bitene kadar bu şekilde devam etti. Ömer Ali’nin henüz tatilde olması ise sağ kanadı tamamen köreltti. Oysa Ömer Ali de en az Fofana kadar topu ileriye taşıyabilecek özelliklerde… Hızlı ve teknik oyuncuların bireysel özellikleri üzerine kurulmuş bir sistem, Atiker Konyaspor’da istikrarı sağlamaz. O oyuncunun gününde olmaması, sistemin çökmesi anlamına gelir. Fofana’nın cezalı ya da sakat olması durumunda alternatif olarak hangi oyuncu topu alıp götürecek, çok merak ediyorum…
Trabzonsporlu oyuncuların hatasından kaynaklanan ve Fofana’nın takip ve başarısıyla gelen golden sonra Konyaspor’a bir haller oldu. Takım içerisindeki dağınık görüntü, bordo mavili ekibin daha çok atak yapmasına imkân tanıdı.
90 dakika boyunca her iki takımın da oyun anlamda bir birine üstünlük sağladığını söyleyemeyiz. Zaman Zaman Konyaspor, zaman zaman da Trabzonspor iyi oynadı. Maçın ikinci yarısında yine Fofana’nın bulduğu ve değerlendiremediği pozisyon ise kırılma anı oldu. Bu pozisyonda Konyaspor, galibiyeti Trabzon’da bıraktı.
Karşılaşmanın 58. Dakikasında ise Durica, Traore’yi adeta biçti. Pozisyonu izleyen ve “futbolcuyum” diyen her sporcunun tüylerinin diken diken olacağını söyleyebilirim. Bu pozisyonu Hüseyin Göçek göremedi veya görmedi. Kırmızı verilmesi gereken bir hareketi, sarı kart ile geçiştirdi. Traore, sedyeyle kenara geldi. Durica ise hiç bir şey olmamış gibi oyuna devam etti. Bu pozisyonda kırmızı görmediği için sonraki maçlarda başka oyuncuları da sakatladığı takdirde bunun hesabını kim verecek? Galibiyet de batsın, 3 puan da yerin dibine girsin. Hiçbir başarı insanların sağlığından daha üstün olamaz. Geçmiş olsun Traore! Sezonun ilk yarısını kapattı.
Gelelim kırmızı kart görmek için elinden geleni yapan Pereira’ya! O görmek için direndi, Hüseyin Göçek ise göstermemek için direndi. Maç boyuncu bu iki ismin karşılıklı direnmesi göze çarptı. Karşılıklı direnmenin galibi Hüseyin Göçek oldu. 90 dakikanın içerisinde Pereira yalnızca sarı kart ile ödüllendirildi. Hem Pereira hem de Durica, bir sonraki müsabakada takımını yalnız bırakmayacak. Böyle hakemler oldukça da bu iki isim kırmızı kartsız sezonu tamamlar!