Birkaç gün önce Azerbaycan’da güzel işlere imza atan bir teşkilatın başkanı Vüsal ismindeki arkadaşım bana: “Türk dünyası nasıl birleşir?” diye soru sordu. Bende cevabında, Türk dünyasının birliğinin gönül birliğinden geçtiğini söyledim. Bana göre Türk milleti gönülde birleşirse bu mutlaka siyasete de nüfuz edecek ve Türk devletlerinin birliği gerçekleşecektir. Eğer bunun aksine gönül birliği olmadan kurulan tüm birlikler ayakta kalamaz ve mutlaka bir gün dağılıp gider.
Peki, Türk milleti arasında gönül köprülerini yeniden kurmak bizim yıllarımızı almaz mı? Bu konudaki şahsi düşüncem, bu süre, fazla uzun olmaz. Çünkü, biz, bir-birine yabancı olan milletler, kültürler arasında yeni bağ kurmayacağız. Biz, aynı millet arasında zaten var olan gönül köprüsünü yeniden tamir edeceğiz.
Değerli büyüğüm Abdullah Uluyurt Hocam, bir konuşmasında: “Biz Türk milletinin dili, ırkı, dini, yaşantısı, kültürü ve düşüncesi aynıdır. Bu kadar bir olanı bırakıp da bizi ayıran başka küçük şeyleri mesele edersek, bu millete ihanet etmiş oluruz” demişti. Gerçekten de Türk milletini birleştiren o kadar etken varken bizi ayrıştıran sebepleri konu edersek, bu birlik kurulmadan yıkılır.
Peki, bizim bu kadar bir olan özelliğimiz varken hala niye birleşemiyoruz? Bunun cevabı çok basit. Çünkü, maalesef biz bir-birimizi unuttuk. Bir birimizden ayrı düştük. Geçenlerde “Bizi Birleştiren Oyun” isminde bir yazı yazmıştım. Orada da belirttim, tüm Türk milletinde var olan bir çocuk oyununu, her Türk halkı kendi milli oyunu olduğunu biliyor da, aynı oyunun diğer Türk halklarında da var olduğunu habersiz…
Bu konuya başka bir örnek verelim. Yakın zamanlarda Azerbaycanlı bir sanatçını şarkısını Özbek Türkü başka bir sanatçı seslendirmişti. Daha sonra Özbekistanlı sanatçı, Azerbaycanlı meslektaşını Özbekistan’a konserine davet ederek, aynı şarkıyı Özbek ve Azerbaycan Türkçesinde beraber seslendirdiler. Salonda resmen alkış tufanı koptu. Çünkü salondakiler şarkının Azerbaycan Türkçesindeki şeklini ilk defa dinliyorlardı ve tüm salon Azerbaycan Türkçesinde okunan şarkının sözlerini anlıyorlardı. Şarkının seslenme şekli ve sözleri bile aynıydı. Belki de o salondakiler ilk defa Azerbaycan ve Özbek Türkçesinin bu kadar yakın olduklarını gördüler. Aynı şekilde Azerbaycan Türkleri de, Özbek Türkçesiyle Azerbaycan Türkçesi arasında ciddi bir fark olmadığını öğrendiler. Bu olaydan hemen sonra Özbekistan ve Azerbaycanlı sanatçılar arasında yeni düet çalışmaları başladı. Azerbaycan televizyon kanalları Özbekistan’a giderek oradaki sanatçılarla programlar yapmaya başladılar. Aynı şekilde Özbekistan kanalları da Azerbaycanlı sanatçıları programlara davet etti. Burada en sevindirici olay da ilk başta bu programlarda tercüman bulunduğu halde daha sonraki programlar tercümansız yapılmaya başlandı.
Biz, eğer Türk milletinin birliğini istiyorsak, bunu artık söylemden eyleme geçirmemiz gerek. Çünkü Türk milleti bizim düşündüğümüzden daha fazla yakın ve bir-biri ile kaynaşmaya daha müsait. Sadece küçük bir kıvılcım gerek. Neden o kıvılcım biz olmayalım?