Bir süre önce ABD’nin Suriye’deki PYD terör kantonundan sonra Gürcistan ve Bulgaristan’a askeri yığınak yapması acaba Türkiye’yi kuşatıyor mu sorusunu akla getirdi. Tarihe bakarsak aslında ecdadımızın Türkiye’yi korumak için bir Türk Çemberi oluşturduğunu görürüz. Selçuklularla başlayıp Osmanlılarla devam eden bu çember maalesef daha sonra ciddi yaralar alarak dağılma noktasına geldi.
Şimdi Türkiye haritasını göz önüne getirip bu çembere bir göz atalım. Türkiye’nin kuzeyine baktığımız zaman bizi karşılayan Kırım Türkleri’dir. Gönüllü olarak Osmanlıya bağlanan ve Rusları vergiye bağlayan Kırım Türkleri. Ancak Osmanlı zayıfladığı zaman Osmanlıdan koparılıp Rusya’ya bağlanan ve bu süreçte birçok asimle, soykırım yaşayan Kırım Türkleri. Ama Kırım Türklerinin en büyük felaketi 18 Mayıs 1944 yılında Stalin rejimi tarafından 15 dakikada hayvan vagonlarına konulup Orta Asya bozkırlarına sürülmek oldu. Kırım Türkleri kendi vatanlarına ancak 45 yıl sonra dönebildiler.
Kuzeyden Doğuya doğru gelince hemen Ardahan’ın karşısında Ahıska Türkleri’nin ata yurtlarıyla karşılaşıyoruz. Ah Ahıska! Tarihi Türk yurdu. Ancak burada da Osmanlı Devleti zayıflayınca tarihi süreç içinde Osmanlı ve Rusya arasında gidip geldi Ahıska. Tarihler 14 Kasım 1944 gösterdiğinde Stalin’in emriyle aynı Kırım Türkleri gibi Ahıska Türklerini de Orta Asya’ya sürgün ettiler. Ancak Ahıska Türkleri Kırım Türkleri kadar şanslı olamadı. Zira 73 yıldır hala ata topraklarına geri dönemediler.
Türkiye’nin doğusuna baktığımızda tarihi Azerbaycan toprakları selamlar bizi. 1828 yılında İran ve Rusya tarafından ikiye bölünen daha sonra Rusya tarafındaki topraklarında Ermeni devleti oluşturulan Azerbaycan. Bugün Türkiye’nin komple doğu sınırı İran ve Ermenistan dahil tarihi Azerbaycan topraklarıdır.
Türkiye’nin Doğu sınırına baktığımızda bize “ırak” olmayan Telaferden Mendeliye kadar olan bölgeye yayılan Irak Türkmenlerini görürüz. O Türkmenler ki Anadolu’dan zorla koparılıp ayrıldıktan sonra öksüz kalan, ilk önce İngilizler daha sonra Baas rejimi altında ezilip sonda da Amerikan zulmünü en acı biçimde tadan mazlum Irak Türkmenleri. Her gelen rejim tarafından dışlanan, katliamlara maruz bırakılan, yurtlarından kovulan Irak Türkmenleri. Fakat bütün bu felaketlere rağmen hala dimdik ayakta kalıp zulüm ve baskıya karşı direniyorlar.
Türkiye’ye en uzun kara sınırı olan Suriye’de yaşayan Türkmenlerin durumu da maalesef çok vahim. Anadolu’dan ayrıldıktan sonra önce Fransız sömürüsü, ardından Baas zulmü, şimdi de iç savaş felaketi. Suriye Türkmenleri bu olaylardan en çok etkilenen ve yara alanlardan oldu.
Son olarak Türkiye’nin batı sınırında Batı Trakya Türkleri karşılıyor bizleri. Osmanlıdan koparılınca Türk Dünyasının ilk Cumhuriyetini kurdular Batı Trakya Türkleri. Ancak fazla uzun yaşatamadılar bu devleti. Batı Trakya’nın işgalinden sonra Trakya Türkleri zulmün ve baskının her türlüsünü tattılar.
Sonuç olarak bahsettiğimiz bu Türk çemberinde hala Türkler yaşamakta. Üstelik bu bölgelerde yaşayan Türkler, Türkiye’ye sonuna kadar bağlılar. Türkiye’yi aynı kendi devletleri görüyorlar. Eğer Türkiye bu Türkleri gerektiği şekilde örgütleye bilirse müthiş bir güç elde eder. Aksi halde ecdat tarafından kurulan bu çember ebediyen dağılacaktır.