Türbe Önündeki Evler

Ömer Tokgöz

Türbe önündeki evler, Meram'daki bağlar bizim olacak denilir bir Konya türküsünde, yalnız türbe önünde toplasan 10 ev yok, Meram'da da bağ yok. Bir de bu ikisi olmayana kız verilmez denilir. Restore edilen bir kaç ev acaip İngilizce Türkçe kırma isimlerle otel ve restaurant olarak kullanılıyor. Çelebi ailesine ait bir ev ise kullanılmaya devam ediyor. Celal sokak ise sadece ismi var bir mekan olarak hafızada kalmış, çeşmesi bile kesilmiş, hatta lülesi dahi yok.

Türbe önündeki evlerin kıymeti Konya tarzı ev olmasından veya o günkü koşullarda lüks olmasından çok dergah çevresinde ikamet etmek ve mistik ve manevi yakınlık sahibi olmak ve Üçler mezarlığında yatan Konyalı ilim, irfan sahibi mevtalar ile bir ünsiyet kurmak ve nefs terbiyesi çizgisi hedefleyen Gonya'lıların bir özlemi ve hayat tercihinin bir tezahürü olarak değerlenmişti. Dergah ehli dervişler ve değişik esnaf ve eşraf kadar Vilayette çalışan bürokratlar, edibler, şairler, bedestene yakın ikamet etmek isteyen sade vatandaş, esnaf ve zanaatkarlar da yerleşik idi.

Türbe önünde eskiden ne vardı bağlamında 1950'lerde ortadan kaldırılan Türbe hamamı, günlük saat ve namaz vakitlerinin belirlendiği Muvakkithane, Vilayet önünden Türbeye giden yolda şimdi yerine yapılan İş bankası binası da olmayan Kaymakzade mescidi ve karşısında sol kolda Hacı Terkenlioğlu hanı ki şimdi yerinde Fatih çarşısı var, ilerde meşhur Başaralı konağı ve eski fotoğraflarda harabe halini gördüğümüz Selimiye imareti ve hemen Mevlevi dergahının solunda dergah tarafından açılan Konya'nın ilk özel koleji ve eğitim kurumu vardı, bugün artık nerdeyse 75 yıldır yoklar, onları hatırlayan kuşaklar da aramızdan ayrıldılar.

Siyasal ve toplumsal değişimler sonucu 1924 yılında dergahlar kapatılınca türbe önünün tılsımı, büyüleyiciliği ve toplumsal cazibesi giderek ortadan kalktı ve 1950'lerde yapılan imar ve yol açma hareketleri ile coğrafi konum olarak tüm mıntıka biçim değiştirdi, yapılan kavşaklar ve yollar geliş gidişi belki kısmen rahatlattı ama fonksiyonel olarak türbe önünde oturmak ve ev(i) a(o)lmak artık 1980'lerden sonra iyice popülaritesini kaybetti.

Dolav, Civar, Köprübaşı Nakipoğlu, Ahmet Fakih mahallesi, Yeni mahalle gibi yerleşim yerleri de önce 2-3 katlı apartmanlara yerini bıraktı, sonra Mevlana Kültür merkezi, Spor ve kongre salonu inşaatları ve istimlakleri ile tüm bu ada tamamen boşaldı, Konyalı Roman hemşehrilerimiz de bundan nasibini aldı. Birdenbire kerpiç, beyaz cilalı evler, dut ağaçları, asmalı evler, dantel işlemeli perdelerin pencereleri süslediği cumbalı evler de kayboldu gitti. Tıpkı Araplar, Sedirler, Uluırmak, Çaybaşı gibi ve Valilik, İplikçi camii, PTT arkasındaki Kalecik, İhtiyarettin, İbn-i Bibi, Gazi Alemşah gibi Konyalı Rum evleri de mübadele sonucu terkedildi, istimlak edildi ve yeni sahipleri de bir süre oturdu veya apartman furyasına yıkıldılar.

Derken Konya kabuk ve şekil değiştirdi, sosyal ve kültürel anlamda iyiye, güzel, ilim ve irfana yolculuk mu? oldu yoksa bir gerileme ile bir tedenni sürecine ve türbülansına mı? girdik. Biraz açalım merhum Hacıveyiszade Mustafa Kurucu hocaefendi gibi Konya'nın 2.Mevlana'sı diye hakkıyla anılan alim ve fazıl şahsiyetler ve merhum Tahir Büyükkörükçü gibi Sultan-ül Vaizin olan ve soy ismini ecdadı meslek olarak şimdi kaybolan bir meslek olan körük/faytonculuktan alan bir âlim ve müftü olarak ve politikaya atıldığı yıllarda önemli adımlar atan iki kuşak gönül dünyamızı aydınlatan muhterem şahsiyetler de ecel şerbetini içerek terk-i dünya mı? ettiler acaba.!

Manevi planda bize ilham kaynağı olan bu kertede biri medrese ve tasavvufi cihetten Gonya kültürü, irfanı ve şivesine ve mülayimliğine emsal olan Hacıveyiszade ile Müderris tarzında ilim ve irfan sahibi Tahir Hoca'nın yolundan, mesleğinden, irfanından acaba bugün giden ve bize ışık tutan kimler var? Onlar da eski evler, eski yaşantılar gibi atlara binip uzaklara mı? gittiler. Yoksa ilim ve irfan hayatının bu vadide günümüz temsilcileri var da bizlerin ve efkar-ı umumiyenin haberi mi? yok bilemiyorum...

Şahsi kanaatim ilim pınarı münbit bir şekilde her zaman ve her yüzyılda nadide temsilcilerini her zaman ortaya çıkarmış ve deniz feneri misali her zaman sinyallerini verdiğini biliyor ve her arayan bulamaz, ancak aramadan da bulunamaz kelam-ı kibarını da bir not olarak düşüyorum.

Bir not da Türbe civarında restore edilen bu iki ev için düşelim 6-7 yıldır atıl vaziyette boş duruyor. Bir otele ait bina da cephe tasarımı ile dikkat çekiyor. Restorasyon il kültür müdürlüğü veya belediye yönetiminde ise işlev kazandırmak lazım, özel mülk sahipleri yapmışlar ise mesken veya sanatsal içerikli bir hüviyete kavuşturulmasında yarar var.

Selçuklular, Osmanlılar ve Cumhuriyetin 100.yılında Türbe ile birlikte ona komşu olan ve yüzlerce yıldır yerleşim yeri olan Köprübaşı mahallesi, Nakipoğlu Mahallesi ve Sedirler caddesindeki kentsel dönüşüm sonucu artık bambaşka bir Konya karşımızda yer alıyor. Modernleşmeyi eskiye ait ne varsa silip süpürmek olarak anlayan kraldan fazla kralcılar bazen İstasyon caddesindeki teferrüç alanı olan muhteşem çınar ağaçlarını bir gecede yol açmak için bir bölge müdürü emriyle komple kestirmiş veya türbe hamamını da benzer bir kişi oldu bittiye getirip yıkmayı bir Vandalizm örneği olarak hem de kamusal yetkileri kullanarak yok edip geçmiştir. Geriye vatandaşın üç günlük dünyada lüks hayat operetindeki gibi yanlış bir özenti ile apartman özlemi ve batılı yaşam tarzına öykünme esprisi ile bazıları eski püskü ve döküntü olan evleri müteahhite verme çıkarcılığı ile eski Konya evleri içinde yaşama tarzından bir tür vazgeçmesi ile bütünleşince geriye meşhur Belediye imar 18.madde ile bir kere daha operasyona maruz kalınca adeta Hüseyin Rahmi Gürpınar',ın Yaprak Dökümü isimli romanında betimlenen şekilde başkalaşım geçiren yeni bir Konya'ya merhaba demiş olduk.

Ne diyelim, Türbeönü, Sedirler Caddesi, Asma altı, Cevizaltı Caddesi, Nakipoğlu Mahallesi ve konağı etrafında iki hafta incelemeler yaparak türünün son örnekleri olarak kalan evler ve çeşmelerden fotoğraf çekimleri yaptım ve hüzünlü bir buket hazırladım, korkarım 2 ay sonra o evlerin hiçbirisi yerinde kalmayacak, zaten etraflarında tek tük düzgün olan veya virane durumda veya hiç ev kalmamış durumdalar. Üstelik Karatay ilçe belediyesinin yaptığı yeni bir çalışmada mahalle sayısı 63'e indirilerek 21 mahalle ismen kaldırılmış olacak ve böylece sadece isimler değil aslında yitik cennetimiz olan müşterek yaşantı kültürümüz ve mahalleler olarak kolektif kent birikimi ve insan belleğinden de kaldırılmış olacaktır.

Hülasa Allah serencamımızı hayretsin, eski ve yeni Konya olarak binalarımıza, meskenlerimize, Konya'yı Konya yapan maddi ve manevi değerlere sahip çıkan ve mazi ile bugünü bu hatalar çerçevesinde koparan değil(5) bütünleşik olarak birbirine harmanlayan anlayışın numuneleri çoğalsın ve bizleri de bunları kuşatan ve idrak eyleyen insanlar zümresinden eylesin inşallah.!