Tunus Cumhurbaşkanlığı geçenlerde yaptığı açıklamada Cumhurbaşkanı Kays Said’e kimliği belirsiz kişiler tarafından şüpheli bir zarf gönderildiğini ve Cumhurbaşkanlığı Divanı Müdiresi Nadiye Ukkaşe’nin içinden herhangi bir mektup çıkmayan zarfı açtıktan hemen sonra sağlık durumunun kötüleştiğini öne sürmüştü.
Açıklamada ayrıca “kamuoyunda yaşanacak karışıklıktan kaçınmak adına olayın yaşandığı gün konunun duyurulmadığı ve sosyal medyada yayılmasının ardından yazılı açıklama yapılmasının uygun görüldüğü” ifade edilmişti.
Tunus Cumhurbaşkanlığı’ndan yapılan açıklamadaki çelişkiler, savcılığın olayı iki gün sonra medya aracılığıyla öğrenmesi ve Kays Said’e gönderildiği iddia edilen şüpheli zarfın evrak imha makinesine atıldığının söylenmesi doğal olarak soru işaretlerine yol açtı.
Tunus Başsavcılığı’nın söz konusu zarfta herhangi bir zehirli madde olmadığını açıklaması da bilmeceye dönen olay hakkındaki şüpheleri güçlendirdi.
Tunus’un Kalbi Partisi üyesi milletvekili Iyad el-Lumi, daha da ileri giderek şüpheli zarf olayının “büyük bir yalan” ve “skandal” olduğunu söyledi.
Olayın “baştan sona düzmece” olduğunu iddia eden el-Lumi, “Şüpheli zarfların hiç kimse fark etmeden Cumhurbaşkanlığı Divanı Müdiresi’ne kadar ulaşabileceğine kesinlikle inanmıyorum” dedi.
Şüpheli zarf olayında soru işaretlerinin yoğunlaşmasının ardından Kays Said taraftarları Tunus Cumhurbaşkanı’nın evinin önünde gösteri yaparak “zehirleme girişimini” protesto etti.
Son günlerde şüpheli zarf olayı gündemi meşgul etse ve diğer konuları gölgede bıraksa da Tunus çok daha önemli gelişmelere sahne oluyor.
Cumhurbaşkanı Kays Said ile Hişam el-Meşişi başkanlığındaki hükümet arasında yaşanan ve yarı başkanlık sisteminin ürünü olan kriz o gelişmelerden biri.
Ülkeyi başkanlık sistemi varmış gibi yönetme arzusundaki Kays Said, anayasal prosedüre uyulmadığını öne sürerek kabinede yapılan son değişikliği reddediyor.
Hişam el-Meşişi, İlyas el-Fahfah kabinesinde İçişleri Bakanı olarak görev yapıyordu.
İlyas el-Fahfah’ın istifasının ardından Kays Said siyasi partilerin itirazlarına kulak tıkayarak el-Meşişi’yi hükümeti kurmakla görevlendirdi.
Fakat daha sonra her ne olduysa ikilinin arası açıldı.
Tunus’ta mevcut krizi aşmanın tek yolu, yarı başkanlık sisteminden ya tam başkanlık sistemine ya da parlamenter sisteme geçmek.
Kays Said, cumhurbaşkanlığı seçiminin ilk turunda yüzde 18,4 oyla birinci olmuştu.
İkinci turda yarıştığı aday devrik rejim yanlısı ve yolsuzlukla suçlanan Nebil el-Karvi olduğu için devrim yanlılarının ve en-Nahda Hareketi’nin oylarıyla cumhurbaşkanı seçildi.
O seçimde en-Nahda Hareketi, Abdülfettah Moro’nun adaylığında ısrar ederek büyük bir hata yaptı.
Moro’nun ikinci tura kalacağı ve seçimi kazanacağı düşünülmüştü.
Fakat evdeki hesap çarşıya uymadı.
Hareketin yanlış aday tercihi hem kendine ve hem de Tunus’a pahalıya mal oldu.
Tunus Parlamentosu Başkanı ve en-Nahda Hareketi lideri Raşid el-Gannuşi, ülkede yaşanan siyasi tıkanıklıktan kurtulmak için parlamenter sisteme geçilmesi gerektiği görüşünde.
Ne yazık ki sistem değişikliği kolay bir şey değil.
Üstelik Tunus’ta hâlihazırda nur topu gibi bir “Kays Said” problemi var.
Siyasi partilerin öncelikle ilk turda aldığı yüzde 18,4 oya rağmen kendisini “ülkenin tek hâkimi” gören Tunus Cumhurbaşkanı’nı aşmaları gerekiyor.