Rahmet ve berekete her geçen gün daha da muhtaç olduğumuz bu dünyada, Ramazan ayının hepimiz için nimet ve bolluklar getirmesini Cenab-ı Allah’tan niyaz ediyor, Mübarek Ramazan ayının şehrimize ve tüm İslam Alemi’ne hayır getirmesini diliyorum.
Sevgili okurlar, Ramazan ayında kendi muhasebemizi yapıp, hayatımıza çekidüzen vermeye çalışmak, ibadetleri artırmak, gündelik hayatın rutinlerinden uzaklaşabilmek gerekir.
Ramazan ayı, Müslüman’ın arınma ayıdır.
Günahlardan, kibirden, gıybetten, cimrilikten, öfkeden, düşmanlıktan ve bütün kötülüklerden arınmak için fırsattır.
Ramazan ayı manevi dinamikleri bakımından da toplumdaki tezahürleri bakımından da Müslümanların ruh dünyasındaki etkileri bakımından da çok verimli değerlendirilmesi gereken bir mevsimdir.
Ramazan ayı Müslüman’ın mektebidir, okuludur.
Oruç, teravih, Kur’an, zekat, fıtır gibi iyiliklerle bezendiğimiz bu ay, hepimizin kendimize çeki düzen vermemiz açısından bulunmaz bir nimettir.
Kendimize çeki düzen vererek, bundan sonraki ömrümüzü bu güzel hasletlerle süslemek zorundayız.
Üstad Necip Fazıl'ın da dediği gibi: "Dün geçti, yarın var mı? Gençliğine güvenme! Ölen hep ihtiyar mı?"
Sevgili okurlar, yarının ne olacağının belli olmadığı günlerden geçiyoruz. Salgın hastalıklar, savaşlar, kıtlıklar, ekonomik sıkıntılar peş peşe geliyor.
Tüm dünyanın ekonomik açıdan geçirdiği sıkıntılı süreçten ülkemiz de nasibini alıyor. Hayat pahalılığının geldiği noktada bir de fırsatçıların aç gözlülüğü ile büyük bir imtihan yaşıyoruz.
Bütün bunlara rağmen, yiyecek bir kuru ekmeğimiz var çok şükür. Hala nefes alıyoruz ve hala gelecekten umutluyuz.
İftar sofralarımız da sahur sofralarımız da pek çok insana göre zengin. Hatta gereğinden fazla zengin.
Hiç ölmeyecekmiş gibi yiyoruz, daha da kötüsü israf ediyoruz.
Maalesef israf konusunda çok cömertiz.
Müslüman kardeşlerimizin büyük bir kısmı açlık, yokluk ve zorluk içinde iken biz bol keseden tüketiyor, tüketemediğimizi de çöpe atıyoruz. Bunu yapan bizler bir de Müslümanlığımızla övünüyoruz…
Peki akşam ezanları okunduğunda yiyecek bir lokma ekmek ve içecek bir damla suyumuz olmasa ne yaparız acaba? İftarsız oruç tutabilir miyiz?
Bu soruyu kendimize sorup, yaptıklarımıza veya yapmadıklarımıza daha bir dikkatlice bakmalıyız.
İsraftan kaçmalı, infaka yaklaşmalıyız.
Biz yardımsever bir milletiz, paylaşmayı severiz. Dünyanın hangi coğrafyası olursa olsun, koşa koşa yardıma giden bir milletiz. Bu kadar güzel bir millete israf hiç yakışmaz değil mi?
FIRSATÇILARA FIRSAT VERMEYİN!
Sevgili okurlar, Ramazan ayının gelmesiyle birlikte her sene olduğu gibi bu sene de yine gündemimiz gıda fiyatları. Daha doğrusu fırsatçılık!
Şu anda pazar-market fiyatları el yakıyor. Öyle gönlümüzün çektiği her şeyi zaten alamıyoruz. Çoğu zaman birçoğumuz rafların önünde sadece ürünleri izlemekle yetiniyoruz.
Devletimiz bu konuya ne yapıp edip bir çare bulmalı artık.
Ülkemizde çok büyük fırsatçılık ve üç kağıtçılık dönüyor. Çok üzülerek söylüyorum ki özellikle denetim ve caydırıcılık noktasında işler iyi yürütülemiyor. Cezalar devede kulak, denetimler eksik, beklediğimiz etkili hamleleri henüz görebilmiş değiliz.
Özellikle sebze, meyve, süt ürünleri, bakliyat, yağ, şeker, et ve yumurta gibi temel ürünlerin çok ayrı bir planlamayla ele alınması lazım.
Devletimizin artık sahaya inip bu işe çeki düzen vermesi şart!
Market ve pazarlarda satılamayan ürünlerle ilgili bir düzenleme yapılsa o bile önemli bir iş olur.
Mesela pek çok markette çürüme aşamasına geçen ya da son tüketim tarihi gelen ürünler çöpe atılıyor. Bunun yerine daha ucuz bir fiyata satılsa da en azından vatandaşın kursağına gitse!
Bu konuda bile bir yaptırım gelmeli artık.