Üretim yapan firmalar için kendi ürünü dünyadaki en iyi üründür. Ondan üstünü yok, rakipsiz dünyada tektir. O yüzdendir ki “çelik bizim işimiz”, “mobilyaya dair ne varsa” gibi ayakları yere basmayan sloganlar çok yer alır hayatımızda. Böyle düşünenlere böyle slogan yazanlara söylenecek en iyi söz “Allah kurtarsın”dır. Maalesef ki böyle düşünen üreticiler ürünlerini o kadar gözlerinde büyütürler ki pazarlama miyopluğu her yerlerini sarar. Onlarla konuştuğunuzda ürünleri dünyanın en kalitelisi, bizim ürünün içinde ıvırzıvır maddesi var gibi sözleri çok duyarsınız hatta bunları iletişimlerinde bile kullanırlar. Peki, bundan kime ne? Zaten artık herkes kaliteli ürün üretiyor. Tüketicinin umurunda bile değil. Onlar için sizin ürününüzün tüketiciye ne fayda sunduğu önemli. Ürünün içindeki maddenin tüketici faydasını söylemediğiniz sürece tüketiciyi satın aldırmaya yönlendiremezsiniz. İster 10 liralık diş macunu satın ister binlerce dolarlık makine satın. Ürünün ne olduğu hiç önemli değil, önemli olan sizin tüketiciye sunacağınız fayda. Bunun için de tüketicinin yaşadığı gerilimi iyi tespit ederek hangi probleme çözüm sunduğunuzu iyi aktarmanız lazım. Gerekirse önce gerilimi farkına vardırıp bu gerilimi bunla çözersin demek gerekiyor. Şampuan, deterjan ve kişisel bakım ürünleri bunun en güzel örnekleri. Kepeği yüzünden siyah giyinemeyen kız X şampuanı ile kepekten kurtulur ve özgürce siyah giyer. İşte size tüketicinin yaşadığı gerilim ve çözüm önerisi.
Her zaman söylediğimiz gibi ne satarsanız satın tüketiciler tüm kararını duygusal olarak verir. Bu nedenle önce müşterinizin ürünün çözdüğü problemle olan ilişkisini iyi çözmeniz gerekiyor. Duygusal ilişkiyi çözer ve araya girebilirseniz başarı kaçınılmazdır. Eğer bunu yapmazsanız reklamlarda ürünün içerisindeki garip isimli maddeleri söyleyerek müşterileri satın almaya teşvik etme çalışmalarına devam edersiniz. Sonuç ise bu kadar reklam mesajına maruz kalan tüketici sizi görmez bile. Sonra reklama yatırım yaptık ama geri dönüş alamadık der durursunuz. İlk önce kendi ürününüzün tüketici açısından faydasını iyi tanımlayın ve reklamlarınızı bu fayda üzerine kurun. Müşteri özellik değil kendi menfaatine yarayacak fayda bekler.
SENEYE RAMAZAN’A KADAR TORKU MOLASI
Ramazan ayı içerisinde Torku markasının iletişimlerini izlemiştik. “Pide bitti” temalı reklamla Torku ürünlerini pideyle yemeyi öğrendik ve buna şartlandık. Peki, şimdi ne olacak. Seneye kadar Torku’ya mola mı verdik? Görüldüğü üzere Torku’dan yeni bir reklam atağı görünmüyor. Marka bir an önce algıyı yönetecek bir reklam yapmazsa tüketici Torku’yu ancak seneye Ramazan ayı içerisinde hatırlar. Torku markası Konya için önemli bir değer. Son zamanda yaptığı üretim atağı riskli ve aynı zamanda heyecan verici. Ancak marka bir an önce iyi bir pazarlama iletişim stratejisi belirlemeli. Yoksa üretimdeki heyecanın sonu hazin bitebilir.