Güvenli bir trafik ortamı oluşturmada, devletin sorumluluğu kadar, bu devletin önemli bir unsuru olan sürücü vatandaşlara da büyük görevler düşmektedir. Her sürücü kendi güvenliğini düşündüğü kadar, hem yolcuların ve hem de yayaların güvenliğini düşünmelidir. Hz. Peygamberden gelen bir rivayette: “Müslümanların güzel gördüğü şey, Allah katında da güzeldir” buyrulur. İşte trafik kuralları da bunlardan birisidir.
Yüzyıllardan beri, birçok deneyimin ortak ürünü olarak geliştirilen trafik kurallarına riayet etmek bir gerekliliktir. Bunların başında araçların periyodik bakımı ve aynı yolda seyahat eden araç sahiplerine saygı gelmektedir. Bu noktada trafik asla, öfke, dikkatsizlik ve gafleti affetmez. Kur’an-ı Kerim’de Yüce Allah sürekli sabredenlerle beraber olduğunu ifade etmektedir. (Bkz. Bakara 2/153). Sabır, insanı olgunlaştırır, ötekine saygıyı besler ve hoşgörü kültürünü geliştirir. Onun için psikolojik anlamda zorluklar karşısında dayanma gücü kazandıran sabır ahlakı geliştirilmelidir. Öfkeyi iyi yönetme eğitimi, sadece aile içi şiddete önlemede değil, öfkesini iyi kontrol edemeyen sürücüler için de geçerlidir. Sürücülerin trafikte yol açtıkları psikolojik ve fiziksel şiddet, çocuklara ve kadınlara yönelen şiddetten daha az değildir. Dolayısıyla sürücü belgesi almadan öfke kontrol merkezlerinde sürücüler de eğitimden geçirilmelidir.
Bilindiği gibi sürücülerin pîri Hz. Nuh (a.s)’dır. Çünkü ona, Allah’ın emriyle gemi yapma sanatının öğretilmesi yanında onun yürütülmesi ve yönetilmesi de öğretilmiştir. O, gemide yer alan bütün yolculara güven veren bir kaptan gibiydi. Aracı kullanan sürücüden de yolcuların güvende olması gerekmektedir. İşte Hz. Nuh, gemiye binen tüm yolculara bu güveni şöyle telkin etmişti: “Binin ona. Onun yüzüp gitmesi de durması da Allah’ın adıyladır. Şüphesiz rabbin çok bağışlayandır, çok merhamet edendir.” (Hud 11/41).
Bu âyette, Yüce Allah’ımızın iki güzel ismine dikkatlerimiz çekilmektedir: Bunlardan birisi, kullarının hatalarını ve günahlarını bol bol bağışlayan anlamına gelen el-Gafûr; diğer ise, kullarına karşı merhameti ve şefkati sonsuz olan er-Rahîm’dir. Bu iki güzel isimden her araç sürücüsünün çıkaracağı hissenin başında, hem taşıdığı yolcuların hoş olmayan muamelelerine ve hem de kuralları ihlal eden yayaların tutumlarına affedici bir psikoloji ile yaklaşmaları gelir.
Bu bağlamda, sürücü ehliyeti olan herkes, trafik fıkhını bilmek zorundadır. Fıkıh, kişinin dünyevi ve uhrevi anlamda aleyhine ve lehine olan şeyleri bilmesidir. Trafik kuralları da fıkhın konusu içerisine girer. Dolayısıyla araç kullanan herkes, trafik kuralları alanında aleyhine ve lehine olan bilgiler konusunda yeterli bilgi sahibi olmalıdır. Maalesef çoğu zaman gerek bilgisizlikten ve gerekse dalgınlıktan dolayı yapılan kural ihlalleri hem mal ve hem de can kayıplarına yol açmaktadır. Özetle emniyetli bir yolculuk; yolun fiziki yapısının normal işleyen trafiğe uygun olması, araçların zamanında bakımı ve araç sürücüsünün bilgi ve becerisinin bileşkesiyle sağlanabilir.