Toplumsal çözülme freni patlamış kamyona dönüştü

Hamdi Bağcı

Gerçi ülkemizde kamyonların da çok fazla frenleri tutmuyor, patlıyor, durmadan katliamlar yapıyorlar ve fakat tam olarak bu konuda da ciddi bir tedbir alınmıyor, denetleme artmıyor. Konya için mesela çevre yolu yapılmıyor, şehir içinde kamyon dolu ve kamyonlar kesinlikle otomobillere karşı, yayalara karşı saygılı değiller… ama konumuz bu değil, konumuz toplumsal çürüme ve ne yazık ki ülkemizde medyanın da etkisi ile eğitimin geliştirilememesi neticesinde toplum kamyonların freninin patlamasının oluşturduğu büyük felaketlerden bile daha büyük bir kaos yaşıyor. Geçen hafta Konya’da 2 cinayet işlendi, İstanbul’da bir eğitimciyi okuldan atılan Irak uyruklu bir şahıs katletti, 6 tane genç uyuşturucu içtiler, gittiler bir genci öldürdüler… Evet sadece 4 haberden bahsettim.

Konya’daki iki cinayetin nedenini de size aktarayım. Selçuklu’daki cinayette neden çocuk kavgasıyken, Karatay’daki cinayetin sebebi ise bir kız nedeniyle çıkan tartışma… İstanbul’daki cinayette ise okuldan atılan bir Irak göçmeni, öğretmenimizi sadece “bu ülkede Arapça değil Türkçe konuşulur, konuştuğunuzu anlamıyorum” dediği için canice katletti… Ülkemizde artık böyle basit konulardan, incir çekirdeğinin içini doldurmayacak nedenlerden insanlar rahatça katledilebiliyor, birileri birilerini öldürebiliyor. Türkiye genelinde haberleri takip eden muhabir arkadaşlarımızın zorlandığını da biliyorum. Çünkü artık cinayetler münferit bir olay olmaktan çoktan çıktı ve “sosyal sorun” görüntüsü veriyor. Şunu da yazayım, bir hafta AA, İHA ve DHA haberlerine bakalım, Türkiye geneli 50’ye yakın cinayet haberi yayınlanıyor. Trafikte yaşanan cinayetler, katliamlar, saçma sapan nedenlerle insanların birbirlerini katletmelerini bu konuya dahil bile etmiyorum. Toplum büyük bir hızlı çözülmeye doğru gidiyor. Sosyal kâbus… Toplumsal çözülmenin freni patlamış kamyon gibi facia oluşturmasına müsaade mi edilecek?

Gerçekten hepsi dehşet verici, hepsi tüylerimizi ürpertici. Yukarıda da ifade ettim, incir çekirdeğini doldurmayacak nedenlerle insanlar acımasızca başkasını katledebiliyor. Kocaman kocaman kamyonlar cahilliğin eseri olarak insanları katlediyorlar. Otomobillerle, dolmuşlarla insanlar duraklara dalarak katliamlar yapabiliyorlar. Sıradan gibi... Araç kazaları aldı başını gitti, hala bazı insanlar ders çıkarabilecek kadar bile zekalarını kullanamıyor. Devletimizin bu noktada tek başarısı ise katili yakalamak, kazaya karışanları da bir iki mahkemeye çıkarmak oluyor… Zaten trafik kazasında ölmüşse bir insan değeri bile yok, onlarca insanı katledenler bir iki mahkeme sonrasında çoğunlukla serbest bırakılıyor. Katliamları katiller, kötü insanlar değil, sıradan insanlar, komşular, arkadaşlar yapıyor. Dehşeti yaşıyoruz ve kimse dehşetin büyüklüğünün farkında bile değil.

Sizce de korkutucu değil mi? Normalde konuşurken bu olaylar yokmuş gibi davranmaya çalışıyoruz, sanki bu cinayetler olmuyor, sanki ülkede birileri cinnet geçirmiyor, sanki insanlar birbirlerine saygı duyuyor, sanki ülkemizde yabancı sorunu yok, sanki Irak'tan, Suriye'den ne yazık ki iktidarın yanlış politikaları yüzünden insanlar ülkemize akın etmedi ve bu da bizim sosyal hayatımızı mahvetmedi… Bunlar yokmuş gibi, hayatımız normal bir şekilde devam ediyormuş gibi davranıyoruz. Ama işin gerçeği bu değil, insanlarımız artık birbirlerine saygı duymuyorlar, insanlar birbirlerini sevmiyorlar, insanlarımız nefislerini terbiye etmemişler, gösteriş peşindeler, kibir almış başını gitmiş, benlik tavan yapmış ve küçük bir kıvılcım büyük faciaları beraberinde getiriyor. Hal böyle iken, bir de bizim dilimizi anlamayan ama sanayimizi kuşatmış, tramvayımızı kuşatmış, otobüsümüzü kuşatmış, okullarımızı kuşatmış, sosyal hayatımızı kuşatmış, her an karşımıza çıkan, kendi kendilerine bile acımayan ve oldukça öfkeli, oldukça agresif, çeteleşmiş Suriyelilerle, Iraklılarla uğraşıyoruz.

Toplumumuzda kimse hatasını kabul etmiyor, kimse, yanlış yapabileceğini düşünmüyor, herkes çocuklarının melek olduğunu sanıyor. Ben, 23-24 Dönem Ak Parti Konya Milletvekili Mustafa Kabakçı ağabeyi çok severim ve çok önemserim. Mustafa Ağabey sitem ediyor, “gazeteler, televizyonlar, internet siteleri çok fazla cinayet haberi veriyor, bu da toplumu geriyor” diyor. Biliyorsunuz ben hem internet sitesi yönetiyorum hem internet sitesi editörlüğü yapıyorum hem de Lokman Koyuncuoğlu ağabeyle yenihaberden.com’la ilgili çok fazla istişare ederiz. Yani haberlerin her açıdan tam merkezinde duruyorum, günlük hem AA’nın hem İHA’nın hem de DHA’nın nerede ise bütün akışlarını takip ediyorum ve ne yazık ki şunu üzülerek ifade edebilirim ki biz istediğimiz için cinayet haberi, kötü haber vermiyoruz, çünkü bu haberler o kadar çok ki, biz istesek de istemesek de vermek zorunda kalıyoruz. İnanın cinayet haberlerinin yarısını bile vermiyoruz, o halde bile çok fazla haber oluyor. Medyada çıkan haberler neden değil sonuç. Diziler, sinemalar, iktidara yakın medya kuruluşlarında bile onlarcası olan karakteri bozuk TV programları neden olabilir ama haberler değil. Türkiye'nin gerçeği bu hale geldi. Türkiye'de ne yazık ki çok fazla cinayet, kavga, dövüş, gasp, trafik kazası oluyor. Haddinden fazla oluyor hem de… İşin kötü tarafı da şu, bu konuların yıkıcı sonuçları olacağı bilindiği halde konu kimsenin ilgi alanına bile girmiyor.

Ne yazık ki, birçok dostumuz hala siyasi saiklerle bu konuyu dile getirmeyi bile muhalif bir açıklama, iktidarı kötülemek için yapılmış bir açıklama gibi görmeye devam ediyor. Medeniyet nüvelerimizden kopuyoruz, genetik kodlarımızda ciddi bozulmalar meydana geliyor, ciddi bir şekilde sosyal kan kaybı yaşıyor ülkemiz. Gerçeği çığlık çığlığa haykırsak bile kimse tarafından duyulmuyor. Bugün iktidarın en fazla üzerinde durması gereken konu bu toplumsal çürümedir. Milli Eğitimde nasıl hareket edilecek? Medyayı nasıl yöneteceğiz? Nasıl diziler, filmler yapacağız? Nasıl haberleri yöneteceğiz? Nasıl yapacağız da bu toplumu daha fazla hassas, birbirine saygı duyan, kendini bilen, nefis terbiyesi yapmış insanlara dönüştüreceğiz? Bu konuyu dert etmek zorundayız.

Dindarların halini zaten defaten yazdım, bugün cami hocalarımız, ilahiyatçılarımız, dini öğreten öğretmenlerimiz toplumun ekseriyetini ikna edemiyorlar. Dindarların çarpık yaşantısı, kul hakkına riayetsizliği, torpil, adam kayırma gibi hastalıkları ne yazık ki dindarların İslam Dinine, medeniyetimize en fazla zarar veren birer konuya dönüşmüş durumda.

İktidara yıllardır anlatamıyoruz, bakın diziler, filmler kaos içeriyor. Tamam demokrasi olsun ama en azından AK Parti kendi ideolojisini oluşturacak bir dizi, film kanalı oluştursun. Buralarda modern insanın eğitilebileceği diziler, filmler yapılsın ve yayınlansın. Sosyal medyayla iktidarın ortaya koyduğu sistemle başa çıkılmıyor. Ülkeyi, ABD’nin, Çin’in sosyal medya bataklıklarına, gençliğimizi, çocuklarımızı bu bataklığın içindeki timsahların, yılanların, akreplerin yemine dönüştüren bir sistem nasıl başarılı bir sistem olabilir? Diyelim etkili sosyal medya platformu kuracak insan kaynağına sahip değilsiniz, peki mevcut sosyal medyada çocukları, gençleri etkileyecek, iyiye, güzele, doğruya yönlendirecek içerik üreticilerde mi yetiştiremiyorsunuz? Sivil Toplum Kuruluşlarının nerede ise tamamı insani yardım kuruluşuna dönüştü. Bolca para kazanıyorlar ama gençlerimizi dert etmiyorlar, eğitimle ilgilenmiyorlar, sosyal medya ile medya ile ilgilenmiyorlar. İlgilenseler de zaten kitlelere hitap edemiyorlar. FETÖ çekildikten sonra kamusal alanda oluşan büyük boşluk bugün bir kâbus doğurmuş durumda, bunu hala görüp çözüm üretmeyecek misiniz?

Müfredat değişecek diyorlar, bu anlamda müfredatın değişmesi de bir anlam ifade etmiyor. Müfredatı değiştirseniz ne? Değiştirmezseniz ne? Fizik belli, kimya belli, matematik belli… Sizin burada esnek bir alanınız zaten yok. Asıl yapılması gereken ahlaklı nesiller, edepli nesiller, özü sözü bir nesiller yetiştirmek… Kendini sorgulayan, nefsini sorgulayan, nefis terbiyesi yaptıracak, değerler manzumelerini öğrencilere anlatacak, trafikte, sokakta birbirlerine saygı duymayı öğretecek, büyüğü, küçüğü öğretecek bir müfredat getirin, değerli insan yetiştirmeyi önceleyin. Bunun için de sosyal bir mutabakat sağlayın. Mesleki eğitimi önceleyin, meslek sahibi gençler yetiştirmeyi önemseyin. Bunun dışında yapacaklarınızın bir anlamı olmuyor, sadece kafa karışıklığı oluşturuyor.

İktidarın bugün en önemli gündem konusu bu olmalı. Ekonomi, fakirlik, deprem, terör… Hepsinin nedeni aslında aynı, trafikteki canavarlığın da kız için birbirini öldüren cehaletin de çocukların kavgası nedeniyle insan katleden caniliğin de aslında oluştuğu sosyal alan aynı. Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın yıllarca süren mücadelesinden sonra gelinen noktada Türkiye’nin sorun olarak bu konuları konuşması gerçekten çok acı… Türkiye bu sorunlarla başa çıkmayı başarmalı. Eğer başarılamazsa bu konular siyonizmden bile daha büyük bir tehlike olarak Türkiye'nin karşısında duruyor, bilmeniz gerekir.

Evet bugün de bu kadar, inşaAllah yazdıklarımız tesirli olur ve bu konulara kafa yormaya başlanır. Bir saat derse girmemekle, açıklama yapmakla bu sorunlar çözülmez… Eğer bu sorunların büyüklüğünü, ciddiyetini anlayamaz, sinemada, dizide, sosyal medyada bir değişim, eğitimde bir değişim oluşturamazsanız bu konular katlanarak artacak. Ve bu ateş bir şekilde herkesi de acıtır, bunu da herkesin bilmesi gerekiyor. Ne yazık ki üzülerek bunları yazıyorum…. Hepinize bereketli güzel bir hafta diliyorum