Konya Büyükşehir Belediye Başkanı Uğur İbrahim Altay, geçtiğimiz günlerde düzenlediği basın toplantısında, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Konya’ya verdiği müjdeleri değerlendirmişti. Basın toplantısının sonunda Başkan Altay’a gelen sorulardan biri de ulaşım ücretlerinde indirim olup olmadığı konusuydu.
Başkan Altay ise, büyükşehirler arasında en ucuz ulaşım ücreti olan şehirlerden birinin Konya olduğunu ifade ederek, belediyenin şu anda toplu ulaşımda kişi başı 1 lira 20 kuruş zarar ettiğini belirtmişti.
Evet, belediyeler kâr edecek diye bir şey yok. Sonuçta belediyeler ticari bir işletme değil, sosyal belediyecilik anlayışı gereği insanları rahat ettirmek adına bazen zarar etmeyi de göze alırsınız. Önemli olan sürdürülebilirlik.
Başkan Altay da sürdürülebilirlik açısından olacak ki, Konya’da toplu ulaşıma yakında mecburen bir zam uygulanacağını ifade etmişti.
Toplu ulaşımda ortaya çıkan bu sıkıntının birçok farklı sebebi var aslında. Zamanında yapılan yanlış yatırımlar, verimsiz hatlar, araç tercihleri gibi birçok konuda analiz yapılabilir…
Fakat bence önemli bir başka konu var. Toplu ulaşımda maliyetleri düşürmek için bazı tespitlerim var…
Şahsen, toplu ulaşımda uygulanan ücretlendirme ve sınıflandırmanın hatalı olduğunu düşünüyorum.
Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığının ‘Ücretsiz veya İndirimli Seyahat Kartları’ Yönetmeliği” uyarınca tüm Türkiye’de 65 yaş üstündekilere şehir içi toplu taşıma araçlarında bedava, şehirler arasında demir yolları ve deniz yollarında yüzde 50 indirimli seyahat imkanı sağlandı. Engellilere, sarı basın kartı sahiplerine, gazilere, şehit yakınlarına da toplu taşıma ücretsiz.
Ayrıca öğretmenler ve öğrenciler de toplu ulaşımı indirimli olarak kullanıyor.
Toplu ulaşıma doğru düzgün para ödeyen tek sınıf asgari ücretliler ve alt-orta gelir grubu diyebiliriz.
Ortalama 4-5 bin TL kazanan memurların bazısı da çok ucuza seyahat ederken, asgari ücretliler yol parası ödüyor. Burada bence bir dengesizlik var.
Mesela 65 yaş üstü sınıf. Bana kırılmasınlar ama birçoğu toplu ulaşım araçlarını Kapu Camii’nin gölgesinde rafıklarıyla sohbet etmek için kullanıyor. Her vakit namazını farklı bir camide kılmak için otobüs kullanan hacıemmiler de görüyorum bazen.
İş artık keyfiliğe dönüşmüş durumda.
Toplu ulaşımda bu hoyrat sınırsızlığın sınırlandırılması gerekiyor. Mesela ayda 40 biniş hakkı verilebilir. İşi olmadan kullanmamaya imtina eder insanlar böylelikle.
Hatta bence toplu ulaşım sadece öğrencilere ve şehit-gazi yakınlarına ücretsiz olmalı. Tabi burada da ayda 40-50 kullanımlık bir sınır olmalı.
Okulların açılmasıyla birlikte trafikteki yoğunluk bir kat daha arttı. Servis araçları da mesaiye başladı. Herkesin servis tutma imkanı yok. Toplu ulaşımı kullanacak öğrenciler için toplu ulaşımda böyle bir uygulama başlatılabilir. Hem trafik rahatlatılır hem de sosyal belediyecilik adına önemli bir hizmet başlatılır.
Toplu ulaşım kullanmak da bir kültür ister.
Okulların açılmasıyla birlikte doğal olarak ulaşım araçlarındaki insan yoğunluğu dikkat çekiyor. Buradan bir kez de Konyalı teyzelere seslenmek istiyorum.
Allah aşkına kısır günlerinizi biraz erken saatte bitirin. İnsanların iş, okul dönüş saatlerinde, tam mesai bitiminde siz de sıkıntı çekiyorsunuz, biz de…