Uzun soluklu televizyon dizisi gibi geçen bir sezonu bitirdik çok şükür. Son bir maç kalsa da Şampiyon ilan edildi, ikinci belli oldu ve alt sıraların heyecanı kaldı sadece. Konyaspor üzerinden sezonu kısaca özetleyecek olursak; Sezona dengeli başladık, dengemizi Maraş’ta yitirdik, Teknik ekip değişikliği ile başarılara göz diktik, uyum sorunu şeklinde de nitelendirebileceğimiz oyun kontrolü ile çok basit puan kayıpları yaşadık, takım olabilmeyi sonlara doğru daha iyi kavrasak dahi net hatalar ile puan kayıplarımızın olduğu haftalar da yaşadık, derledik topladık bir temel attık… Sezonu başarısız bitirmedik ama daha başarılı olabilecek bir durumdaydık, beceremedik. Buna da şükür. Şükür ki temelimizi oluşturduğumuzu, seneye umutla bakabileceğimizi anladık şehir olarak. “Kimsenin taşeronu olmayan bir Konyaspor” seneye çok canlar yakacak, adını en üstlere yazdıracak inşallah. Değişikliklerin olacağı bariz belli. Özellikle gitmesini herkesin istediği isimlerle tekrar anlaşılmayacağını yönetim ve teknik ekip alenen olmasa da dolaylı yollarla bizlere izletti. Forvet hattına net, orta alana kalıcı, defansa sağlam isimler ile gelecek sezon güçlü bir Konyaspor bekliyor bizi. Bu sezondan çıkarabileceğimiz dersler de olmadı değil; *Başta taraftar olarak sınıfta kaldık. Başarıya aç, başarıyı hak eden bir şehir olan KONYA ve bunu yapmaya müsait takımımız için daha destekçi olmalıydık. Kale arkası taraftar grupları bu sezon biraz cılız kaldı. Bu sadece Koreografi manasında değil, iç saha maçlarında tezahürat eksikliği gözlerden kaçmadı. Sanırım biraz daha anlaşılır ve tüm stadyumun eşlik edebileceği bestelere ihtiyaç var. Deplasman maçlarında ise gayet başarılıydık, Kilometrelerce yol gidip takımımızı destekleyenler teşekkürü hak ettiler, ve elbette hepsine yürekten teşekkür ediyoruz. Taraftar demişken; Maraton tribününde oturanların heyecanını takımıza versek biz Şampiyon bile oluruz. Takım atağa kalkınca yükselen sesler, geri paslarda yaptıkları homurdanmalar takımı ciddi manada etkiliyor bence. Buna maç sonu yorumlarında da değinen Patron Kocaman haklı… Gelecek sezon bence biraz daha sakin ve destekçi olmalılar… *Yönetimin Şampiyonluk yaşamış takımlar ile oynan maçların ardından yaptığı açıklamalar hedefe ulaşmadı. Galatasaray maçı ve Trabzonspor maçları bunu en yakın ve en net örneği. Rizespor başkanı her ne kadar doğru sözler sarf etmese de maç ardından nasıl ses getirebildiyse bizim de buna ihtiyacımız var diye düşünüyorum. Bu sadece yönetimden kaynaklı mı? Elbette değil. Bürokratlar, iş adamları, Spor basını da bu noktada daha gür sesle ayağa kalkmalı. Çünkü bu şehrin ihtiyacı var şampiyonluğa. *Sosyal Medya kullanamayan taraftarlarımız… Bu da bu sezon canımızı sıktı yer yer. En azından benim şahit oldum yüzlerce durum beni bu satırları yazmaya itti. Sosyal medyanın gücünü uzun uzadıya konuşmaya gerek yok. Sağır Sultan bile kullanıyor artık. Ama bizim sorunumuz bu gücü kullanamamak ve dahi kötüye kullanmak. Genç taraftarlarımız sosyal medyada aslında sahip olmadıkları özgürlüğü çok fazla kullanır oldular. Kaybedilen maçların ardından veya hakem hatlarının gölgesine yitirilen puanların ardından sosyal medyada bir linç kampanyası başlatılıyor. Bu ses elbette olmalı! Lakin yazıklarımız her şeyden evvel bir şehri, bir şehrin değeri Konyaspor’u temsil ediyor gerçeğini kavramak gerek. Kimse falanca şöyle demiş demiyor, Konyaspor taraftarı şöyle demiş diyor. Yani, Küfürler, hakaretler, ithamlar, alaylar bir kenara bırakılmalı. Bu kadar kaptırmamalı gençler kendilerini… Şimdi önümüzde son maçımız var. Halis Özkahya’nın yönetemediği Trabzonspor maçında taraftarın büyük kısmı ceza aldıkları için bu maçta sahada olamayacak. Son maç, iddiamız yok, rakibimiz zaten hak ettiğini buldu. Sezonu kapattık yani. Yazıma başlık olan “Top kaçtı, maç paydos” sözüyle bitirmek istiyorum. Top kaçtı; Atan biz değildik, Top kaçtı; Kaçarken bizim canımızı çok yaktı, Top kaçtı; Şampiyonluk uğruna maskeleri gördük, Top kaçtı; Paralının güçlü olduğunu izledik… Şimdi biz o topu alıp geliriz. Maça yeniden başlarız. Seneye de bizden yana çok zorlanacaksınız… Konyaspor Geliyor Bak. *Buradan sonrasını okumak zorunda değilsiniz. Zira muhatabı kadar boş bir konu… Hiç değinmek istemezdim ama ufak, minik, hatta mikroskobik bir olaydan da bahsedeyim kısaca ve bitirelim. Trabzonspor ile oynadığımız maçın ardından Trabzon’da yayınlanan yerel bir gazetenin, bir KADIN muhabirinin yazısını okumayanınız yoktur her halde. “KOCAMAN’A TAVSİYELER” başlığında. Yazısını mahalle ağzıyla süsleyen, Aykut Kocaman’a karşı olan kinine yenik düşen bu arkadaşı ciddiye almamak gerekiyor. Zira kendi şampiyonlukları ile alakalı bir sürecin gölgesinde Aykut Kocaman üzerinden Konya’ya göndermeler yapan bu arkadaş daha sapla samanı ayıramayacak bir kariyere sahip. “Ağlamak” ifadesini sıklıkla yazısına iliştiren bu arkadaşın sosyal hesabına baktığımızda kendi gözyaşlarını görmek pek tabii mümkün oldu bizim için. Herkes işine baksın vesselam…