Bayrakcı’nın açıklamasında şu görüşlere yer verildi:
“1967’den beri işgalci İsrail askerleri ve halkı tarafından ev ev, sokak sokak, mahalle mahalle işgal edilmekte olan Filistin topraklarındaki son gelişmeleri yakından takip etmekteyiz. Filistin Ulusal Yönetimi kapsamında seçimle belirlenmiş olan Filistin Parlamentosunda çoğunluğu temsil etmesi hasebiyle halkının hasbî teveccühüne mazhar olmuş İslami Direniş Hareketi’nin meşru Aksa Tufanı Operasyonu’nu desteklemekte, eli kanlı İsrail hükümetinin doğrudan sivilleri hedef alan saldırılarını ve demokrasi münafığı devletlerin işbu vahşete göstermiş oldukları aleni destek açıklamalarını lanetlemekteyiz.
On yıllardır zulüm altında inim inim inlemekte, yerleşim yerlerinin İsrail vatandaşları tarafından işgal edilmesini çaresizce izlemekte, ibadet hürriyetlerinin dahi ellerinden alınmasının dehşetini yaşamakta olan Filistin halkının onurlu özgürlük mücadelesi; Müslümanların derdiyle dertlenen, ümmeti bir bedenin uzuvları olarak gören şahsiyet sahibi yüreğine su serpmiştir. 80 yıldır devam eden zulme karşı yapılan bu karşı hamlenin meşruiyeti hakkında mesnetsiz iddialarda bulunan başta medya mensupları ve bazı siyasiler olmak üzere herkesi insafa davet ediyoruz.
“En azından zulmü duyuran olayım!..” hassasiyetiyle konuyla alakalı gelişmeleri takip edip paylaşımda bulunan, safını mazlumdan yana seçen kardeşlerimizi ise; sosyal medyayı daha bilinçli kullanmaları, teyitsiz haberlere itibar etmemeleri, asılsız bilgilerin yayılmasına yardımcı olmamaları hususunda samimiyetle uyarıyoruz.
Filistin halkının ve özellikle de on yıllardır “açık hava hapishanesi” haline dönüştürülmüş Gazze’li Müslümanların verdikleri bu haklı ve meşruiyeti asla tartışılamayacak tepkinin bölgenin tarihi, coğrafyası; bölge insanının psikolojisi, sosyolojisi anlaşılmadan anlaşılamayacağı aşikârdır. Müslümanların ilk kıblesi, ikinci mescidi ve üçüncü harîmi olan Mescid-i Aksâ’yı da içinde barındıran Filistin topraklarının, Filistin halkına ait olduğu gerçeğini on yıllardır perdeleyemeyen İsrail’in bir terör organizasyonu olduğu, son yaşanan gelişmelerle bir kez daha teyit edilmiştir. Aksa Tufanı; İsrail’in güç ve kudretinin ancak silahsız masum sivillere yettiğini yeniden açıkça ortaya koyduğu gibi, İsrail hakkındaki bazı ön kabullerin ne kadar yersiz ve gereksiz olduğunu da gözler önüne sermiştir. İsrail, bölgenin kalbinde, bir an önce sökülüp atılması gereken bir ur gibidir.
Gönlümüzün Aksâ ve Kudüs sevgisiyle dolu olduğunun; kalbimizin Gazze’de, Batı Şeria’da, el-Halil’de ve Filistin coğrafyasının diğer bölgelerinde yaşayan mazlum ve mağdur Müslüman kardeşlerimizle attığının bilinmesini isteriz.
Gün, bir ve beraber olma günüdür. Filistin halkının bu onurlu mücadelesi er ya da geç zaferle neticelenecektir. İlahî ferman ve nebevî hitaba mazhar olan bizler, netice itibariyle kimlerin hezimete uğrayıp kimlerin galip geleceğini pekâlâ bilmekte, Allah’ın ve Resulünün zafer muştusuna iman etmekteyiz. Zafer er ya da geç Müslümanların olacaktır.”