Terör ve algı yönetimi

Ömer İnal

Ülke olarak tarihinde hiç olmadığı kadar zor bir dönemden geçiyoruz. Dışarıdan hazırlanan saldırıların içerde entegre olmuş algı operasyonlarıyla servis edildiği bir dönemi yaşıyoruz…

Selahattin Demirtaş ‘’Halk karşısında bütün ordular çaresizdir. İşte Tayyip Erdoğan’ın sarayının ordusu ve polisi de. Yenildiler, yine yenilecekler.’’ Diye açıklama yapıyor, ardından Dağlıca’ da 16 askerimiz, yine ardından Iğdır da 14 polisimiz şehit oluyor…

Siyaset iddiasında olan bir kişi, güya Erdoğan nefretinin arkasına sığınma görüntüsüyle bu ülkenin askerini polisini aşağılayıp değersizleştirme operasyonu yaparken aynı zamanda alenen terör örgütünün propagandasını yapıyor…

Türk milliyetçiliği iddiasında olan parti ise, bu sözlere cevap vereceği yerde, Dağlıca saldırısı sonrasında bu ülkenin Cumhurbaşkanını hedef alan açıklama yapıyor…

Cemaatin güdümündeki medya ise, Erdoğan nefretiyle bütün yaşanılanları hükümete ve ‘’Saray’a’’ bağlarken ‘’Selahattin Demirtaş sağduyuya davet ediyor’’ şeklinde sözler sarf ediyor…

Yine aynı şekilde cemaate yakın gazetede Nazlı Ilıcak geçtiğimiz Cuma günkü yazısında ‘’bu sefer de oyum HDP’ye’’ diyerek, tek başına Ak Parti hükümetini yıkmak için koçbaşı olarak kullandıkları terörle arasına mesafe koyamayan HDP’yi halka şirin göstermek için ne yapacağını şaşırmış bir vaziyette olduklarını aşikâr ediyor…

Yaşadığımız bu dönemde bir kısım medya, PKK yayın organlarını aratmayacak bir yayın politikası izliyor… Yani bu dönem, PKK’nın silahlı gücünden kat kat daha fazla örgüt propagandasının yapıldığı ve böylelikle PKK’nın olduğundan daha büyük gösterildiği bir dönem olma özelliği taşıyor… Bu durumun sorumlusu ise, elbette ki bir kısım medya ve siyasi muhaliflerdir…

Bu yapılanların amacı ise, halkta bir panik ve umutsuzluk havası oluşturularak, yaklaşan seçimlerde halkın siyasi tercihlerini iktidardan yana kullanmasını engellemeye yöneliktir…

Selahattin Demirtaş’ın ABD ziyareti sonrası kobani’yi bahane ederek halkı sokağa çıkmaya çağırmasıyla 50 vatandaşımız hayatını kaybetmiş olmasına rağmen hala Demirtaş için ‘’sağduyulu, barış yanlısı’’ diye övgüler düzmek, şahsi menfaatlerini koruyabilmek adına ülke huzurunu bozmak isteyenleri koruyup kollamak anlamına gelmektedir…

Dağlıca ve Iğdır’daki şehit haberlerinden sonra halkın tepki için sokağa çıkmasıyla birlikte bazı Kürt vatandaşlara karşı provakatif girişimlerin olmasına iktidar partisinden sağduyu çağrısı gelmiş iken Selahattin Demirtaş yine bilindik ve beklenen bir şekilde ‘’Onları anasından doğduğuna pişman edin’’ diye çok kışkırtıcı bir açıklama yaptı…

Ayrıca Cizre’de yaşanılanlardan sonra Selahattin Demirtaş’ın ‘’Bodrum buradan çok uzak değil’’ diye alenen tehdit açıklamaları, tamamen medyanın verdiği destekten ileri gelmektedir…

Hülasa terörle mücadele, silahlı unsurlarla mücadele, terörün finansal yapısının bozulması ve terör propagandası yapan kesimlerle mücadele olmak üzere üçlü bir saç ayağını gerekli kılmaktadır…

Selametle…