Türkiye’de dürüst siyaset yapmak o kadar zorlaştı ki yapanları tebrik etmek lazım. Malum, bugünlerde ana gündem maddemiz terör. Her gün onunla yatıyor, onunla kalkıyoruz. Zira gündelik hayatımızı etkilediği gibi, haberlerinin veriliş biçimi de dikkatlerden kaçmıyor.
Tam da teröristlerin istediği gibi yani. Temel amaç, memlekette korku ve ümitsizlik havası estirmek ve yanlış kararlar alınmasını sağlamak. Birilerinin özel gayretiyle bunda başarılı da oluyorlar. Belli çevreler onların istediği şekilde reaksiyon gösteriyor sonuçta.
‘Terör üzerinden siyaset’ lafımdan iki kesimi kastediyorum. Birincisi bunu yapanlar ve doğrudan failleri. İkincisi ise bunu kendi amaçlarını elde etmek için devşirenler, kullananlar.
İki kesim de birbirinden kökü, birbirinden alçak…
Terörü yöntem olarak kullananların durumu gayet açık: Katiller. Öldürmeyi yol ve yöntem olarak seçmişler. Şahsi kanaatim bunlara karşı kısas uygulamakta bir beis yok: ‘Göze göz, dişe diş’. Kendi yöntemleriyle kendi canlarını yakacaksınız. İntihar bombacısına ne denir bilmem? Allah yapmadan önce ıslah etsin, ya da kahretsin.
Kendine ve yakınlarına değil de masum insanlara zarar verenlerse tam da kısası hak eden tipler. Bunlara en ağır cinsinden cezaları vermek gerekir.
Benim asıl üzerinde durmak istediğim grup birilerinin yaptığı terörü kullanarak, kirli emellerini temin etmeye çalışanlar. Bunları diğerlerinden ayırmak imkânsız. Terörü, teröristi adeta övüyorlar. Karşısındaki masum kesimleri ise suçlu ilan ediyorlar.
Medya bunlardan geçilmiyor. Çarşaf çarşaf fotoğraflarını basıyor, söylemlerini daha geniş kitlelere ulaştırıyorlar. Bunlar bizim paralarımızla bize karşı hareket içindeler.
Belli siyasetçiler bir başka kesim. Hükümete ve bürokrasiye güvenlik açığı, beceriksizlik, tecrübesizlik gibi ithamlarda bulunabilirler. Doğrudur veya yanlıştır. Bunlar siyasi nezaket ve ilkeler doğrultusunda değerlendirilmesi gereken hususlar.
Ama bir siyasetçi kalkıp da teröriste hiç laf etmeyip, hedefine sadece siyasetçileri ve güvenlik bürokrasisini alıyorsa bunda kötü niyet aramak lazım. Terörü siyasi rant devşirme aracı kullananlar bundan farklı değil. Terörist neyse bunlar da aynısı.
Sözgelimi, Türkiye – İzlanda milli maçı bahane edilerek Konya’ya, onun da üzerinden hükümete yüklenmeyi anlamak mümkün değil. Konya bu süreçte en fazla şehit veren illerin başında geliyor. Şükürler olsun ki şehit aileleri isyan etmiyorlar. Hepsi ‘vatan sağ olsun’ diyorlar.
Böyle bir şehre sürülmeye çalışılan leke failine geri döner. Konya’dan böyle bir hareket göremezsiniz. Tarihinde örneği yoktur. Hele de milli maçtan yola çıkarak böyle bir değerlendirme yapmaya çalışmanın iler tutar yanı olmaz.
Konya olarak bu tiplere karşı uyanık olmalıyız. Bir şehir tüm müktesebatıyla beraber karalanmaya çalışılmaktadır. Konya’lı olmayan ama şehri tanıyan hiş kimse böyle bir yoruma haklı nazarıyla bakmaz. Konya deyimiyle cevap verirsek, ‘düğünde oynar, cenazede ağlarız’. Şehide üzülür, gerekli desteği sağlarız. Terörist leşine de hak ettiği muameleyi yaparız.
Bu günler çok ‘kirli’ günler. Kimin ne dediği belli değil. Puslu bir hava var. Ortalık toz, duman.
Sağduyu sahibi insanlar lütfen kendilerine gelen haberler konusunda iki kere düşünsünler. ‘Kime yarar bu düşüncem’ diyerek bir süzgeçten geçirsinler. Yoksa masumane fikirlerle ortaya konulan düşünceler terör örgütünün ekmeğine yağ sürebilir.
Haberler çok kirli, ortam çok pis. Karar merciindeki insanlara karşı karalama kampanyaları, yalan haberler, yönlendirici fısıltılar hep insanımızın kafasını daha da karıştırmaya dönük şeyler.
Dikkatli olmalı, her gelen haberi doğru olarak değerlendirmemeliyiz.
Teröre terör, masuma da masum demek bizim boyun borcumuz…