Maalesef ülkemizde acı, kan ve gözyaşı dinmiyor. Geçen hafta meydana gelen Beşiktaş bombalı saldırısının ardından yazdığımız yazının mürekkebi kurumadan Kayseri’den gelen saldırı ile sarsıldık.
Gencecik çocuklarımız, asker ocağından çarşı iznine çıktıkları esnada haince ve hunharca katledildiler. Bunun hiçbir vicdan kabul edemez. Geçen hafta söze başlarken dediğimiz gibi ateş düştüğü yeri yakmakta, şehitlerimize rahmet, yaralılarımıza acil şifa ve yakınlarına sabrı cemil niyaz ediyoruz.
Türkiye olarak ardarda çok kanlı bir terör saldırılarına maruz kaldık. Polis ve askerimize yapılan saldırılarda çok sayıda evladımızı yitirmenin acısını yaşadık. Her ne kadar terör saldırısı diyorsak da bunlar açıktan yürütülen bir savaş.
Sayın Cumhurbaşkanımızın teröre karşı milli seferberlik çağrısı son derece yerindedir. Açıktan bir savaş içinde olduğumuzun idrakinde olarak yapılan saldırılara karşı yapabileceğimiz tek ve asıl savunma milli birlik ve beraberliğimizi korumaktır.
Milli seferberlik halinde her zamankinden fazla kardeşliğe, birlikteliğe ihtiyacımız var. Bugün aramızdaki küçük farklılıklarımızı büyüterek, müşterek değerlerimiz yerine farklılıklarımızı öne alırsak büyük pişmanlıklara düşeceğimiz aşikardır. Toplum içinde ayrışmaya sebep olan, farklılıklarımızı ayrışmaya götürecek tepkiler ülkemize fayda değil zarar verecektir. Gerçekten bu ülkeyi, devletini, milletini seven insanlarımızın birlik ve beraberliğimize katkı sağlayacak şekilde davranmaları bu hassas süreçteki en önemli direnç noktamızı oluşturacaktır.
Toplumumuz bu şuurdadır. Herkes ülkemiz ve coğrafyamız üzerine oynan oyunları görmektedir. Tüm kışkırtmalara, provokasyonlara rağmen halkımız sağduyudan taviz vermemiştir. Yapılan saldırılar Türkiye’yi yolundan döndürmeye yetmeyecektir. İnsanımızın feraseti ve direnme azmi bunu göstermektedir. Türkiye’nin her ayağa kalkma hamlesi üzerine muhakkak içeriden gelen iç sorunlarla boğuşmak zorunda bırakılmıştır. Bugün de aynı oyunlar oynanmaya çalışılıyor. Burada üzerinde hassasiyetle durmamız gereken husus şudur; dış güçler, yabancılar muhakkak Türkiye’nin bu yürüyüşünü durdurmak için ellerinden geleni yapacaklardır. Bu minvalde yaralarımızı kaşımaktan çekinmeyeceklerdir. Bize düşen öncelikle vatan müdafaasını her şeyin üstünde tutarak mücadele vermek ama bunun yanında kaşınmaya müsait yaralarımızı hızla kapatmanın yollarını aramalıyız.
Yeni bir dünya kuruluyor. Kimseden korkmadan, doğru bildiğimizi söylemekten çekinmeden kurulan yeni bir dünyada Türkiye yerini alacaktır. Bu yer yeniden büyük Türkiye’nin olduğu bir yer olacaktır.