Değerli okurlarım, bu haftaki köşemde tenis sporuna yer vereceğim. Herkesin sevmediği ama bilenlerin müptelası olduğu tenis hakkında 15 ilginç bilgi vereceğim. Keyifli okumalar;
Tenis kelimesi nereden geliyor?
Tenis sözcüğünün nereden geldiğini araştırdığınızda karşınıza çeşitli rivayetler çıkacaktır. Fransızcadaki “tenetz” (Tenez) kelimesinden geldiğini varsayılmaktadır. Yakala, tut anlamalarındaki “tenetz” kelimesinden türediği düşülmektedir.
Kralların oyunu
Tenis oynadığı bilinen isimlerden biriside Fransa Kralı X. Louis idi. O zamanlar raket yerine çıplak elle oynanıyordu. Tenis oynamayı çok seven Kral Louis ilk kapalı tenis kortunu inşa ettiren kişi olmuştu.
Sıfır = Love
Teniste sıfıra love denmesi dikkatinizi çekmiştir. Genel olarak İngilizce ile ilgisi olduğu düşünülse de aslında Fransızcada ki “l’oef” kelimesinden gelmektedir. “l’oef” yumurta demektir ve yumurtanın şekli sıfır sayısını andırdığı için “lov” şeklinde teniste kullanılmaktadır.
Turnuva sırasında tüm güvercinler nerede?
Şehir merkezinde hatta futbol maçlarında görülen güvercinler konu Wimbledon olduğunda ortadan kayboluyorlar. Peki neden? Çünkü Şahin Rufus’tan saklanıyorlar. Rufus, maçlar başlamadan önce her sabah gökyüzünü dolaşıyor. Güvercinlere zarar vermiyor ancak onların oyunlara müdahale etmesini önlemiş oluyor. Neredeyse ulusal bir simge haline gelen Rufus, Twitter’da 10,000’den fazla takipçiye sahip.
Kadın ve erkek kazananlara eşit ödeme yapılan ilk spor
1973 yılında Billie Jean King, eğer ödemeler eşit olmasa ABD Açık’a geri dönmeyeceğini açıkladı. Böylece kazanan erkek ve kadın sporcular aynı para ödülünü eve götürdü.
En uzun süren maç
2010 yılında John Isner ve Nicolas Mahut arasındaki ilk tur Wimbledon maçı 11 saat 5 dakika sürdü. Oyuncular zorlu geçen maçı kazanmak için 3 gün mücadele ettiler. Yorucu yarışı kazanan taraf Isner oldu.
En kısa süren maç
Yaklaşık 100 yıl önce, 1922 yılında gerçekleşen Wimbledon Finali en kısa süren maça ev sahipliği yaptı. 23 dakika süren maçta hızlıca kazanan taraf Suzanne Lenglen oldu.
Beyazdan sarıya geçiş
Eskiden Wimbledon’da beyaz tenis topları kullanılırdı. Ancak 1986 yılında maçların televizyondan daha kolaylıkla takip edilmesi için beyaz toplar yerlerini sarıya bıraktı.
Beyaz olmadan asla
Wimbledon kurallarına göre tüm oyuncular tamamen beyaz giyinmelidir. Eğer bir oyuncu kıyafet kuralını ihlal ediyorsa ondan kıyafetlerini değiştirmesi istenir. Örneğin, 2013’te Wimbledon şampiyonu Roger Federer turuncu tabanlı ayakkabı giydiği için ayakkabılarını değiştirmesi istendi.
En eski tenis turnuvası
Dünyadaki en eski tenis turnuvası olan Wimbledon 1877 yılına dayanıyor. O zamanlar sadece erkeklerin yarıştığı turnuvaya kadın tenisçilerinde dahil olması 1884 yılını buldu.
En büyük tenis stadyumu
Amerika’da bulunan Arthur Ashe stadyumu, dünyanın en büyük tenis stadyumudur. Toplamda 23.771 kişiyi ağırlıyor.
Üzgünüz ödülü götüremezsiniz!
Çoğu turnuvada kazananlar, ödülleri eve götürmek yerine ödüllerin replikalarını alırlar. Avustralya Açık, Wimbledon ve Fransa Açık’ta gerçek ödülün ¾ oranında replikasını verirler. Amerika Açık’ta ise kazananlar ödülün orijinalini alma hakkına sahiptir. Sharapova’nın paylaştığı resimde replikaların orijinallere göre ne kadar ufak olduğunu görebilirsiniz.
Happy Slam
Yılın ilk tenis turnuvası olan Avustralya Açık “Happy Slam” olarak da biliniyor. Bu şekilde adlandırılmasının sebebi ise hava koşullarının güzel olması, sporcuların daha dinlenmiş ve rahat olmalarından kaynaklanıyor. Avustralya Açık’ı ilk olarak “Happy Slam” olarak adlandıran kişi ise Roger Federer.
Wimbledon’dan diskalifiye edilen ilk oyuncu
1995 yılında Wimbledon’dan diskalifiye edilen ilk oyuncu Tim Henman oldu. Diskalifiye edilmesinin nedeni ise oldukça utanç verici. Oynadığı maç sırasında öfkesini kontrol edemedi ve öfkeyle fırlattığı top, top toplayan kızın suratına çarptı. Hatasını fark edip defalarca özür diledi hatta kendisini affetmesi için çiçek verdi. Ancak bu diskalifiye edilmesinin önüne geçemedi.
Teniste milat dönemi
1968 yılının tenis için milat olarak kabul edildiğini söyleyebiliriz. Daha önceleri büyük turnuvalara sadece profesyonel oyuncular katılabilirken, 1968 yılından sonra profesyonel-amatör ayrımı bırakıldı ve büyük turnuvalarda profesyoneller ile amatörlerin karşılıklı oynamasına imkan verildi.
“Açık Dönem” olarak adlandırılan bu yılda düzenlenen ilk açık Grand Slam, Roland Garros’tur. Aynı yıl Wimbledon ve Amerika Açık, 1969’da da Avustralya açık gerçekleşmiştir.