Yüksek Seçim Kurulu, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçiminin iptaline ve yenilenmesine karar verdi.
Birileri seçimin yenilenmemesi için YSK üyelerini türlü tehditlerle sindirmeye çalışsa da YSK üyeleri iptal ve yenileme kararı vererek doğru olanı yaptı.
YSK sadece seçimleri iptal etmedi. Oy hırsızlığının da aslında Resmi bir şekilde onaylanması anlamına geliyor bu karar.
Olaya bu pencereden bakmak yerine, Cumhurbaşkanı Erdoğan üzerinden bir algı yürütmeye çalışıyorlar.
Hatta CHP’nin feminist İl Başkan Yardımcılarından biri, karardan sonra bombalarla, iç savaşla falan tehdit etti milleti.
Hem usulsüzlük yapıyorlar hem oy çalıyorlar hem de mağdurum da mağdurum diye şarkı söylüyorlar.
Halbuki anlaması çok basit!
Sandık sonuç tutanaklarında yaptığınız oyun kabak gibi ortaya çıktı!
İstanbul'da sadece 4 ilçede yeniden yapılan sayımda17 bin oy Binali Yıldırım'ın hanesine yazıldı.
Neredeyse 400 sandıkta Binali Yıldırım'a sıfır oy yazılması hayatın doğal akışına aykırıyken, üstüne bir de Binali Yıldırım'ın bu oylarının Ekrem İmamoğlu'na kaydırıldığı tespit edildi.
Bu yanlışlıklar ya da hileler ortaya çıkarılınca kimseden ses çıkmıyordu. O süreçte buna itiraz edecek ne argüman ne de kanıt ortaya koyamadı CHP.
YSK’nın iptal gerekçesi ortada. Sandıklarda kamu görevlisi olmayan ve sandık başında görevli olarak bulunması yasak olan 19 bin kişinin görev yaptığı tespit edilmiş durumda.
Dikkat edin, buna hiç itiraz eden yok. Bu konuda cevap vermek yerine demagoji yapıyorlar.
Bunların birine bile mantıklı bir itiraz olmadığı için seçimlerin iptal edilmesinden daha doğal bir şey olamazdı her halde.
Tencere tava, hep aynı hava.
İmamoğlu kendisi demiyor muydu? "YSK mazbatayı versin, gerekli soruşturmaları yine devam ettirsin. Buna bir itirazımız olmaz" diye.
Şimdi neden hainlikle suçluyor peki YSK’yı.
Hem siz demiyor musunuz; "Seçimler yenilenirse Ekrem İmamoğlu bu kez daha büyük bir farkla kazanır" diye.
Hadi fırsat işte.
Sandık yeniden halkın önünde. Kararı halk verecek.
Bazıları da İmamoğlu’nun geçen zaman diliminde iyi bir sınav verdiğini söylüyor.
İlk icraatı veri kopyalama işi oldu.
Sonra bir de antirikot tiyatrosu izletti tüm Türkiye’ye. Omzuna dokunan ellerin senaryolarından biriydi sanırım o sahne…
Sonraki işi de Selahattin Demirtaş’a methiyeler düzmek oldu.
Bunların hepsini şimdi bir daha yapar mı İmamoğlu?
Kim bilir…
Fakat bence bundan sonraki süreçte kimin ne yaptığından çok AK Parti’nin ne yaptığı çok önemli.
Şunun şurasında 45 gün kaldı…
Yazıma son verirken, 23 Haziran’a kadar İstanbul’un yönetiminin bir Konyalının elinde olacağını da hatırlatmak istiyorum.
İstanbul Valisi Ali Yerlikaya’ya kısa süreliğine de olsa yeni görevinin hayırlı olmasını diliyorum.