Demli bir çay içiminde bir oh çekerken ya da buz gibi bir bardak su içerken ansızın kapı çalacak; biliyorum. Sonra neye uğradığını anlamadan Apar topar alıp götürecekler seni .....
Dört Mevsimin dallarında salınırken meyveler, binbir çeşit ,rüzgar taze bir serinlik yeni bir koku getirmişken üzüm bağlarından Beklemekten hoşlanmıyorsun değil mi ?
Ucu sonu görünmeyen "Çıkmaz Sokak"lardan çık......"dolaşma" sokak sokak; suya hasret bahçelere bozkırlara bir yağmur ol yağ.Sonra Kardelenlere düş usul usul kar ol
Çık yürüyüş yap Yaprağı dinle; ne diyor.Ağaçlara bak nasıl zikrediyor . Ne diyor bu şehrin çığlıkları kulak ver .Duy uzaklardan gelen kutlu mesajı Hiç dinmeyen isteklerini görüp bildigin kadar azalan günlerini
de gör!
Görmek neymiş o zaman gör.Unuttun (mu) bir sözün vardı .Duyacaktın mevsimlerin sesini okuyacaktın N'oldu? Bir tohumda görmekti koca bir ağacın hevesini...
N'oldu
Mevsimler dönüyor
Hazan Vuruyor
dört mevsim takvim düsüyor.
İnsan ki bir andan ötekine mevsimlerden mevsimlere düşüyor.
Telaşelerin gürültüsünde kayboluyor insan
Ama Gidecek, gideceksin! Göreceksin!Ömrüm! Ne zaman geldi; ah, ne çabuk bitti diyeceksin ...
Ah insan
Hayallerin bitmiyor,şu heves başından gitmiyor.
Ölüm birden gelir de
Ah, yıkılır içindeki hevesler Sonra tarumar olur içinde durmadan yükselen neler
Ey bitmeyen ihtiyaçlar! Bir varmış bir yokmuşlar
hangi kelimeler çoğalıyor zihnimde hangileri azalıyor dilimde bilemiyorum .
kalbimde/halimde perişanlık
Açsam pencerelerimi sonsuza değin mazlum yürekleri alsam
Ve bitse pişmanlığım
Perişanliğım...
Öyle bir çığlık atsam ki sonra
adı sevinç olsun.
Kalın efendim Sağlıcakla