TAZİM

Doç. Dr. Ömer Akdağ

Osmanlı Devleti’nin son asrının dâhi devlet adamı Sultan II. Abdulhamid’in saygıdeğer kızı Şadiye Osmanoğlu hanımefendi anlatıyor;

“Senede bir defa, Ramazan ayında hanedanın Hırka-i Saadet ziyaret günü vardı. Peygamber Efendimizin şahsî eşyalarını ihtiva eden mukaddes emanetler, Topkapı Sarayı’nda hususî dairede, büyük bir ihtimamla muhafaza edilirdi. Hırka-ı Saadet dairesinde padişaha mahsus bir mahal vardı. Burada bir masa üzerinde sırmalı kat kat bohçalara sarılmış, Peygamber Efendimize ait en mühim mukaddes emanet bulunurdu. Büyük hatlarla yazılmış Kur’an-ı Kerim ayetleri ile işlemeli bir örtü, yarı açık şekilde, bu masanın üzerinde serilmiş dururdu. İlk önce babam (Sultan II. Abdulhamid), masanın önünde dinî bir hürmetle ayakta durur, sonra yanında beklerdi, onu, diğer görevliler takip ederdi. HEPİMİZ MUKADDES EMANETLER HUZURUNDA TAZİM DURUŞUNU İCRA EDERDİK”…

 

Mukaddes emanetler huzurunda “tazim duruşu” Türk milletinin kristalize olmuş bir karakteriydi. İslam ile şeref bulmuş bir millet sevgili peygamberine “tazim duruşuyla” ancak şerefli olabilirdi.

İşte Türk milletini diri turan bu “tazim duruşuydu”. Bu “duruş” sayesinde adalet sağlanmıştır. Bu “duruş” sayesinde millet olmuş ve  “yığın” olmamıştık….

Bilirsiniz her şey aslına ruc’u eder.

Şair ne demiş;

“İnatla girmeyin soy sop faslına,

İtse it, kurtsa kurt döner aslına”…

YAKIN TARİHİMİZDE BAZEN FABRİKA HATALARI SUBAŞLARINI İŞGAL ETMİŞ OLABİLİR.

AMA TÜRK MİLLETİ METİNDİR. .

KÖKLERİNİ UNUTMAMIŞTIR VE UNUTMAYACAKTIR.

MUHTAÇ OLDUĞUMUZ KUDRET KALBİMİZDEKİ İMANDIR, İMAN……