Bir vesile ile dost ziyaretlerini yapmak için yolumuz 3. ORGANİZE sanayi bölgesine düştü. Ramazan ayında, oruçlu yapılan ziyaretlerin ikramsız olması, “Kabir ziyareti” gibi adlandırıldı.
İkramlar çeşitli. Ziyaretlerde “Boğaz harbine” yönelik ikramların yapılabileceği gibi, ruha yönelik sohbet ikramları da gayet doyurucu olabilmekte.
Konya sanayi ürünleri dış ülkelere ihraç ediliyor. Gerçekten sevindirici durum. İş sahipleri/işverenler , zaman zaman müşteri ziyareti ve pazarlama nedeni ile,yurtdışı ziyaretleri yapmaktalar.
Firma yetkilisi, İngiltere ziyareti esnasında başından geçen bir olayı bizimle paylaştı. Çok ilginç bir durum yaşamış. Orada olan herkes etkilendi ve duygulandı.
Anlatılanları, yaşayanın ağzından sizlerle paylaşmak istiyorum:
“Müşteri ziyareti ve mal bağlantısı kurmak üzere İngiltere’ye gittim. İngilizceyi gayet iyi konuşabilirim. Havaalanı metrosunda bekliyorum. Yanımda bir çantam var. Çantamda parlarım, kimliğim, pasaportum ve kıymetli evraklarım var.
Bankta otururken, çantama da dikkat ediyorum,sıkı sıkı sarılıyorum. Bir ara çantamın çekildiğini hissettim. Çantaya daha bir sıkı sarıldım.
Bir müddet sonra çantam hızla çekildi. Neye uğradığımı anlayamadan, çantam ve alanlar ortadan kayboldu.
Sağa/sola koşturdum, nafile. Polise gittim, adi bir vaka olarak nitelendirildi. O anda yapılabilecek bir şey olmadığını, nerelere gidip, neleri yapabileceğimi anlattılar.
Türk konsolosluğunu aradım, onların da yapabilecekleri bir şey yoktu. Metroda kalakaldım. Parsız, pasaportsuz, şaşkın bir vaziyete oturdum.
Aradan bir saat geçti/geçmedi, omzuma vuran oldu. Arapça “kardeş, kardeş” diye seslenen iki kişi. Neden beklediğimi sordular. Olanları anlattım.
Elimden tutarak metronun bir köşesine götürdüler. Yerde duran çantayı bana göstererek; bu mu? dediler.
Evet; görünen çanta benimdi. Hemen aldım, içini açtım, paralar dahil, her şey tam tekmil çantada idi.
Sevincimden ne yapacağımı şaşırdım. Onlara sarıldım, teşekkür ettim. Nasıl bulduklarını sordum.
Çantamı bir zencinin kaptığını, onu durdurarak korkuttuklarını ve çantaya bulunduğu yere atıp gittiğini ifade ettiler.
Ben onları, ikram etmek üzere yemeğe götürdüm. Yemekten sonra, baktım esrar sarmaya ve bana da ikram etmeye çalıştılar.
Aklım başıma geldi, doğru söyleyin, siz kimsiniz? Çantamı siz ele geçirdiğiniz halde neden geri verdiniz? Dedim.
Evet dediler. Çantanı biz aldık. Biz CEZAYİRLİYİZ. Çantanı açınca pasaportuna baktık, Türk pasaportu olduğunu ve senin de Türk olduğunu, TAYİP’İN MEMLEKETİNDEN olduğunu görünce, dokunmadan çantayı kapattık ve iade etmeye karar verdik.
Tüylerim diken- diken oldu. Ağladım, ağladım. Allah’ şükrettim. Onları kucakladım ve tekrar teşekkür ederek ayrıldım.”
Yaşanmış bu olayın yorumunu siz değerli okuyuculara bırakıyorum.
Dünyayı kucaklayan “Sevgi Toplumu” haline gelmemiz duamız olsun.