Alemlerin rabbi olan Allah’a hamd , alemlere rahmet olarak gönderilen peygamberimize salat ve selam olsun. Rabbimden niyazım odur ki bol istifade edelim.
Son zamanların en büyük ve en önemli tartışmalarından birine değinerek belki insanların zihinlerindeki ön yargıları yeneriz. Haydi BİSMİLLAH…
Bu dünyadaki en önemli gayemiz, Kamil bir insan olabilmektir. Peki nasıl kamil bir insan olunabilir? Sorusuna vereceğimiz cevap çok açık: Dini hayatı şekil ve ruh itibariyle kavrayıp yaşamakla olunur.
Ve gelelim asıl konumuz olan tasavvufa. Tasavvuf ne demektir?
Tasavvuf, Kuran ve sünnete sımsıkı sarılmak Peygamberimizin veda hutbesinde biz ümmetine bıraktığı bu iki emanetten asla ayrılmamak ve aykırı durumlarda bulunmamaktır.
Tasavvuf; giriş cümlemde de ifade ettiğim gibi kamil bir insan olabilmek için mücadele etmektir.
Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır.
Tasavvuf, daima Allah’ın murakabesinde , gözetiminde olduğunu bilerek bu şuur ve idrak ile yaşayabilmektir.
Tasavvuf, İnsanı Allah’tan uzaklaştıran her şeyin farkında olup,bu şeylerden kaçınmak ve takva boyutuna erişebilmektir.
Tasavvuf, Allah’ın takdirine boyun eğerek , rıza göstererek; Allah’ım senden gelen her şey bizim hayrımızadır diyerek Allah ile daima dost kalabilme marifetidir.
Tasavvuf, Allah rasulünü yakından tanıyabilmek ve O’nun izinden ayrılmamaktır.
Tasavvuf, Kuran ve sünnet çizgisinde istikamet üzere kalabilmektir.
Tasavvuf, Kurʼân-ı Kerîm ve Sünnetʼte bahsi geçen, ihlâs, takvâ, huşû, tevbe, rızâ gibi kalp amellerinin nasıl gerçekleşeceğini; buna mukâbil, riyâ, ucup, kibir, haset gibi nefisle alakalı hastalıkların nasıl bertaraf edileceğini öğreten bir eğitim yoludur.
Tasavvuf; “Ey îmân edenler! Allâh’ı çokça zikredin.” ayeti sırrınca zikirle gafletten uyanmaktır.
Tasavvuf; “Ey îmân edenler! Allâh’a itaat edin, Peygamber’e itaat edin. Amellerinizi boşa çıkarmayın.” Ayeti kerimesi sırrınca Allah’a ve Peygamber’e itaat etmektir.
Tasavvuf; İSTİKAMETTİR. Ve asıl KERAMET İSTİKAMETTE’TEDİR.
Tasavvufu dilimizin döndüğünce ifade etmeye çalıştık. Şimdi buradan tasavvufu yanlış ve batıl bir yolmuş gibi gösteren kardeşlerime seslenmek istiyorum:
Bir nebze olsun tasavvufa bakış açınız değişecek mi yoksa aynı düşmanlığa devam mı edeceksiniz?
Tasavvufun yukarıdaki işlevlerini okuduğunuz halde bütün tarikatleri kapsayacak şekilde tasavvufu
adeta yanlış bir yolmuş gibi göstermeye, insanları tasavvuftan soğutmaya devam edecek misiniz?
Yanlışları olan gruplar, cemaatler , partiler , tarikatler yok mudur? İllaki vardır ama bunları eleştirirken, bunların yanlışlarını topluma anlatırken bütüncül ve hepsini kapsayıcı olarak paylaşmayalım. Tasavvufu eleştirirken bütün mutasavvıfları aynı kefeye koyarak eleştirmeyelim. Cemaatleri eleştirirken bütün cemaatleri aynı kefeye koyarak hepsini doğru veya hepsini yanlış olarak değerlendirmeyelim.
Şunu bilmeliyiz ve üzerinde günlerce düşünmeliyiz:
Yukarıda saydığımız düsturlarla tezat teşkil eden ve ölçüsünü Kur’ân ve Sünnet’ten almayan ne varsa -her ne kadar tasavvufa izâfe edilirse edilsin- bâtıldır.