Konyaspor müzesinde bulunan 2 değerli kupa var. Birincisi 1. Lig şampiyonluğu kupası, ikincisi ise TSYD Kupası. Armadaki kuruluş yılı 1981, gayrı resmi kuruluş yılı 1923 olan, Türkiye’nin en büyük 6. şehri için futbolda başarısız geçen onlarca yıl… Konyalı taraftarların Bursasporlulara imrendiğini daha da gerilere bakıldığında Trabzonspor’a imrendiğini biliriz. Artık devir değişti tabi, Konyaspor bu sene ile başladı başarılı yıllara, devamı da gelecek.
Konyaspor Türkiye’nin büyük takımları arasına bu sene itibarı ile adını yazdırmış bulunmakta. Taraftarlar da kaçınılmaz olarak büyük isimler umut ediyor. Kim istemez Samuel Eto’yu kim istemez Fernando Torres’i. Hem takımın Avrupa’da direkt reklamı olur, hem de dünya yıldızı bir isim taraftarların önünde Konyaspor için ter döker.
Konyaspor’da en çok para kazanan oyuncu için tavan fiyat yıllık 1 milyon olur, üzerinde oynayan oyuncu takım içi dengeleri bozar.
Başarı geldikçe para gelir, başarıya adım atılınca para gelmez. Para gelince de yıldız oyuncu alınır, başarı için yıldız oyuncuya para saçılmaz.
Yıldız futbolcular ile oynadıktan sonra düşüşe geçen, batan, kayyuma giden birçok takım vardır ki bu takımlara son örnekte Antalyaspor olma yolunda ilerliyor. Örnek olarak Orduspor bundan 4 sene önce başarı için çok para harcamış, Hector Kuper’i teknik direktör yapmış ve Başkan Nedim Türkmen, “5 seneye şampiyon olacağız” demişti. Orduspor şimdi borç batağında ve üçüncü lige düştü.
Konyaspor önümüzdeki yıllarda daha emin adımlarla başarı merdivenlerini tırmanacak buna şüphe yok. Yıldızlaşmış ya da medyanın yıldızlaştırdığı oyuncular değil, yıldız olmaya aç, kaliteli oyuncular ile sistem futbolu oynayarak güneşli günler göreceğiz.
Şampiyonlar Ligi yarı final maçında Simeone demişti ki; “Bayern’in birçok opsiyonu var ama savaşı çok askeri olan taraf kazanmaz, askerleri iyi kullanan kazanır.” Simeone oyun sistemi ve teknik direktörlük karizması olarak Aykut Kocaman’a çok benzeyen biri. Simeone’nin bu sözü tam olarak Kocaman’ın futbolunu yansıtıyor. Yıldız oyuncular ile gelecek maliyetli ve birkaç senelik başarı ile takımın ağzımıza bir parmak bal çalmasındansa kendi yıldızımız kendimiz bularak, yetiştirerek, geliştirerek başarıya ulaşmamamız daha mantıklı, ekonomik ve akılcı olacaktır.
Taraftarın beklentisi güzel ve akıcı hücum futbolu, taraftarları heyecanlandıracak süper yıldız olursa kaçınılmaz gerçeklik olarak sonumuzu hazırlar, kendi ipimizi çekmiş oluruz. Aykut Kocaman’a güvenir, temkinli ve sonunda mutluluk olan futbolu kabullenirsek başarı da ardından gelecektir.