Suriyeli bir anne ve çocuğunun vahşice öldürülmesi ülkemizde gündemin en üst sıralarında yer aldı. İnsan olma vasıflarını büsbütün kaybetmemiş hiç kimse böyle bir vahşet karşısında vicdanının sızlamasına engel olamaz. Yürek dağlayan bir acıdır yaşananlar… Rabbim maktullere rahmeti ile muamele etsin …
İnsani olarak meydana gelen bu hunharca olayı en şiddetli şekilde telin ettikten sonra olayın Suriyelilerin gitmesi/kalması minvalinde değerlendirilmesine karşı çıkıyorum. Bu vahşet iki sapık cani tarafından gerçekleştirilmiş münferit bir olaydır. Olayı Suriyelilere karşı ortak bir tavır, bir provokasyon olarak nitelemek yanlış sonuçlar doğuracaktır. Milyonlarca Suriyelinin yaşadığı ülkemizde toplumun çok büyük bir ekseriyeti yardım elini uzatmış ve kendilerini misafir etmekten imtina etmemişlerdir. Toplumda Suriyelilere karşı büyük bir tepki varmış gibi düşünmek doğru değildir. Bununla birlikte Suriyelileri bu ülkeden göndermek isteyen bir kesimin varlığını inkar da mümkün değildir. Bunlara karşı en güzel tepki bu anne ve evladının katli üzerine toplumumuzun verdiği tepkidir. Başta sosyal medya olmak üzere insanlarımız Suriyeli kardeşlerine sahip çıktıklarını ve bu üzücü olaydan dolayı üzüntülerini dilden değil gönülden paylaşarak göstermişlerdir.
Ülkemizde bulunan Suriyeliler hakkında farklı görüşlerin olması, farklı önerilerin getirilmesi doğaldır. Ancak ırkçı yaklaşımlarla, mazlum hale gelmiş, ülkesinde yaşanan iç savaştan kaçarak ülkemize sığınan bu insanları aşağılamak, halen daha bir cehennemi andıran topraklarına göndermeye çalışmak, Türk milletinin mirasına ve büyüklüğüne hakarettir. Bu millet tarih boyunca her düşüne kucak açmıştır, her aman diyene yardım elini uzatmıştır. Bu dün böyle olduğu gibi bugün de yarın da böyle olmaya devam edecektir. Anadolu son kaledir. Bu kalenin yabancı güçler tarafından fiilen ve resmen işgal edilmesine karşı en çetin mücadeleyi verdiğimiz ve gerekirse yeniden vereceğimiz gibi asıl büyük mücadeleyi manevi sahada vereceğiz. Bu son kalenin mazlumlara kapılarını kapatmasını isteyenlere, İslamın son ordusunu boğmak isteyenlere, Türkiye’yi tarihi toprakları ile bağlarını kesmesini isteyenlere imkan vermeyeceğiz. Buna olan inancımız ve kararlılığımız 15 Temmuzda tescillenmiştir.