Süreç mi? Sonuç mu?

Mehmet Topuz

Cümleye başlarken, bir süreçten ya da sonuca yönelik bir çıkarım oluşturma gayretiyle yol aldığımı söylemem çokta doğru olmayacaktır. Her nesnenin bir süreci ya da bir sonuca yönelik çıkarıma sahip olması, elbette vaktin kendi içinde tezahürüne bağlı olsa gerek. Çünkü yıllarında geçmişe ve geleceğe yönelik elbette bir muhasebesi hem tikel yönü itibariyle hem de tümel yönüyle kendi yerini belirleyecektir.

Süregelenden bir sonuç çıkarmak, sonuçtan da sürece yönelik bir yorum çıkarmak, sonuçta masraflı bir iştir. Anlamı nerede aramak gerektiği ise başlı başına bir zahmet olsa gerek. Anlamak sonuçta masraflı bir iştir. Sezai Karakoç’un ifadesiyle;“ Anlamak masraflı iştir, emek ister, gayret ister, samimiyet ister; yanlış anlamak kolaydır oysa biraz kötü niyet, birazda cahillik yeter...”

Sürecin sonuca, sonucun sürece yönelik varsayımında anlama kabiliyeti, ayrı bir yetkinlik alanı gibi durmakta. Sonuçta anlamak, anlayabilecek bir yetkinliğe sahip olmak, bireyin tümel ve tikel yolculuğundaki donanımıyla ilgilidir. Anlatan anlattığından sorumludur elbette, anlayana yönelik, yapılacak olan çalışma sonuçta devenin hendeği geçip ya da geçmeyeceğine yönelik bir kaygı durumuyla eşdeğer de olsa gerek.

Süreçte, sonuçta elbette bir fikre tabidir. Fikir sahibi olmakta sonuçta masraflı bir iştir. Yatırımın beyinsel alanı burada önemli yer edinmekte. Yoksa sürece ve sonuca yönelik her çıkarım düşünce hamallığından öteye gitmeyecek gibi gözükmektedir.

Oldum olası düşünce ya da düşünce hamallığını hiç hoş karşılamadım. İşyerinde patronun düşüncesi bu ya da falanca şahsın falanca birine güya sosyal medyadan duyduğu üç beş kelam cümlenin kendi zihninde edindiği alanı bir başka mecraya taşıması ne kadar sağlıklı. Çünkü gündelik düşüncenin kendi beyin alanında bir sentezleme ya da analize tabi tutulmamış olması bir bilgi deformasyonu değil mi?

Ezberci bir anlayışın getirisi olduğunu söylemekte ne yazık ki, bütün günahı baştan yüklemeye hazır bir yer bulmuş gibi gözükmekte. Rahatlatıcı yönü itibariyle bak bu kadar basit demek, madem ben düşünemiyorum, düşünenin düşüncesinin doğru ya da yanlış olduğuna bakmadan, madem söylenecek, bende bir şeyler söylemiş olayım diye yol almak, çokta doğru gözükmemekte. Çünkü okumadan araştırmadan ve kulaktan duyma bilgilerle yola çıkmak, hüsranla sonuçlanacaktır.

Şimdi bura da eksik olan, düşüncenin hamallığına soyunmak, güya cümleyi kurarken dahi etraflı bir konuma yerleştirmek ve buradan bir itibar devşirdiğini düşünmek, kitlenin eksikliğinin ne olduğunu anlamakla işe başlanmış olduğunu göstermez mi?

Sürecin bir vakte tabi olduğu ve sonuçlarının pozitif ve negatif yöndeki korelasyonuna dair bir çıkarımda bulunacağı gerçeği, sonucun sürece dair ön yargısız tutumu olsa gerek. Ancak süreçten sonuca yönelik yapılacak her davranış kendi içinde bir disipline yani bir tutarlılığa ve sürekliliğe bağlıdır.

Buradan bir sonuç çıkar mı?

Buradan bir sonuç çıkabilir? Ancak hangi ilkeyi, çıkartacağımız sonuca rehber edeceğimizi, sonuca ve sürece yönelik uygulayacağımız yaptırımı, baştan belirlemiş olacak olmamız, bir insani sorumluluk barındırmaktadır. İlkeleri söylemiştim; fakat tekrar etmekte fayda var.

Biraz emek, biraz gayret ve samimiyet; kötü niyet ve cahillik…

Sonrası; süreç mi sonuç mu? Biraz vakit ister…

Sağlıcakla kalın…