Sivas'ta 1954 yılında başlayan fırtınalı hayat, 5.5 yılı hücre olmak üzere 7.5 yıllık hapis ve yine bir fırtınayla gelen şehadet haberi…
25 Mart 2009 tarihinde, Kahramanmaraş mitinginden Yozgat mitingine hareket etmek üzere içinde bulunduğu helikopter bilinmeyen bir sebepten dolayı düştü. Kazadan 47 saat sonra da helikopterin enkazına ve Muhsin Yazıcıoğlu dahil 6 kişinin naaşına ulaşıldı.
Yukarıdaki satırda kullandığım ‘Bilinmeyen bir sebeple’ cümlesine aldırmayın siz. Şehit Muhsin Yazıcıoğlu’nun şehadetinin arka planı halen aydınlatılamadı.
O dönemde gündemimize sadece bir kaza olarak alsak da bu hadiseyi, sonraki süreçte Türkiye’nin yaşadığı bazı iç meseleler ve en önemlisi de FETÖ gibi bir örgütün ortaya çıkması her şeyi baştan aşağı değiştirdi.
Tıpkı FETÖ’nün işlediği diğer cinayetler gibi, bu cinayette de kuvvetli suikast emareleri sonraki süreçlerde birer birer ortaya çıkmaya başladı. Olayla ilgili olarak çok sayıda kişi gözaltına alındı, olayın öncesi ve sonrası irdelenmeye başladı.
Peki bugün gelinen mesafe ne kadar diye soracak olursanız, ne yazık ki ‘Muhsin Yazıcıoğlu’na suikast’ suçlamasıyla tutuklu her hangi bir kişi bulunmuyor.
Olayla ilgili açılan davaların çoğunluğu zaten ‘Kamu görevinde ihmal’ gibi başlıklarla açılmış…
Cuma günü, Büyük Birlik Partisi Konya İl Başkanı Osman Seçgin’in misafir olduk. Başkan Seçgin’den, Muhsin Yazıcıoğlu Suikasti ile ilgili olarak son gelişmeler hakkında bilgi aldım.
Osman Seçgin, Şehit Yazıcıoğlu’nun şehadetinin arka planında bir suikast yattığının gün gibi ortada olduğunu söyleyerek, hiç kimsenin bu olaya bir kaza diyemeyeceğini, bunun artık netleştiğini söylüyor.
Türkiye’de o süreçten bu yana ortaya çıkan gelişmeler neticesinde eminim ki neredeyse kamuoyunun yüzde yüzü de tıpkı Osman Seçgin gibi, bu olayın bir suikast olduğunda hem fikirdir.
Doğal olarak, kamuoyunun beklentisi de bu suikastın bir an önce aydınlatılması yönünde.
Muhsin Yazıcıoğlu’nun şehadetiyle ilgili olarak şuanda 3 tane dava görülmeye devam ediyor.
Bu davalardan birincisi, Yargıtay Genel Kurulu’nda devam ediyor. İkinci dava, Kahraman Maraş Asliye Ceza Mahkemesi’nde ‘Görevi kötüye kullanmak’ başlığıyla devam ediyor. Üçüncü dava da Kahraman Maraş’ın Göksun İlçesi’nde ‘Helikopterden o hayati parçayı söken’ şahıslarla ilgili olarak devam ediyor.
Ama bu mahkemelerden hiçbir tanesi, bu hadisenin esas ana dosyasıyla ilgili olarak devam etmiyor. Bunlar, tabiri caizse, etrafında gezinme davaları olarak ele alınıyor.
Muhsin Yazıcıoğlu Suikastı ile ilgili olarak ana dosya henüz açılmadı. Şuanda, başta Büyük Birlik Partisi olmak üzere, kamuoyu ana dosyanın açılmasını bekliyor.
Ana dosya ile ilgili olarak 120’den fazla şüpheli var ama hakkında dava açılmış olan kişi sayısı sadece 20 civarında…
Bu 20 şüpheli hakkında açılmış olan davaların da hiç birisi ‘Suikast Davası’ değil!
Bu davalar, o dönemde kamu görevi yapanlarla ilgili olarak ‘Görevi kötüye kullanma, ihmal’ gibi suçlamalarla ilgili olarak açılmış davalar…
Olayın üzerinden neredeyse 11 yıl geçti ama konuyla ilgili dosyanın bir ‘Ana Davaya’ dönüştürülmesi ile ilgili olarak savcılık soruşturması hala devam ediyor.
Olayın FETÖ bağlantısıyla ilgili olarak da kuvvetli deliller bulunuyor aslında. Mesela 15 Temmuz gecesi Cumhurbaşkanı Erdoğan’a suikast girişiminde bulunan timin içerisinde yer alan Davut Uçum ve Aydın Özsıcak, şuanda Göksun’da açılan davada yargılanan şahıslar. Bu iki isim, Muhsin Yazıcıoğlu Suikastı hakkında şüpheli sıfatıyla yargılanıyor ama asıl tutukluluk nedenleri 15 Temmuz’da Cumhurbaşkanı Erdoğan’a suikast girişimi…
Yine bu davalardan bir başkasında şüpheli sıfatıyla yargılanan bir devlet görevlisi de FETÖ nedeniyle tutuklu durumda.
Özet olarak, şuanda ‘Muhsin Yazıcıoğlu Suikastı’ nedeniyle tutuklu olan hiçbir sanık yok. Tutuklu olan isimler ya FETÖ iltisakı, ya görevi kötüye kullanma ya da başka sebeplerden tutuklu.
Muhsin Yazıcıoğlu davası ile ilgili sonuçlanmış bir yargı kararı bulunmuyor. Bu sis perdesini aralayacak olan tabi ki yargımızdır.