Bunu kimse bilmez ama;
10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü bittikten sonra geriye kalan 364 gün ‘Kaşınan Gazeteciler günüdür’
‘Ne haber yapsam diye kaşınır’ ‘Nasıl haber atlatsam diye kaşınır’ ‘Haber yaptığı için kaşınır!’ ‘Nasıl geçineceğim diye kaşınır!’ ‘Dengeleri nasıl gözeteceğim diye kaşınır!’
Gazeteciliğin asıl zor tarafları da bunlardır…
Hasılı Konya Büyükşehir Belediyesi tüm bu kaşıntılardan bir gün dahi uzak olsunlar diye gazeteciler için bir yemek tertip etti…
Tüm medya mensupları programın saati dışında oldukça memnun kalmışlar. Miş’li geçmiş zaman kullanıyorum çünkü programı göremedik. Çalışıyorduk… Yetişemedik… Çıkarken herkesin yüzü gülüyordu, oradan tahmin ettik!
‘Çalışan Gazeteciler Günü’ ismini ‘Medya Çalışanları Günü’ olarak revize edilmesi gerekiyor…
Bu ismi ve şekliyle bu iş yürümüyor çünkü…
Her şeye rağmen böyle büyük bir organizasyonla tüm basın çalışanlarını hatırlayan ve bugünde yalnız bırakmayan Büyükşehir Belediyesine başta Başkan Tahir Akyürek ve Basın ve Halkla İlişkiler Daire Başkanı Ahmet Köseoğlu ve ekibine büyük bir teşekkür borçluyuz…
Onlarda olmasa Gazetecilerin Günü kuru kutlamalarla geçecekti!
Ha birde Leyla Şahin Usta olmasa… Hatırlayan birde o vardı! Teşekkürler…
…
KONYA STK’LARIYLA ARA SIRA UĞRAŞMAZSAM İŞİM RAST GİTMİYOR
Konya STK’larının yarısı dini menşeli, diğer yarısı da eğitim temellidir…
Geçtiğimiz günlerde yaşadığımız bir felsefe öğretmeninin kız çocuklarının kıyafetleriyle ilgili attığı tweet vakıasından sonra bu STK’lardan herhangi birinin herhangi bir açıklama yaptığını duyanınız var mı?
“Doğru bir açıklamaydı… Yanlış bir açıklamaydı… Zamansız ve gereksizdi… İmam Hatipli kızlarımızın biraz daha dikkatli olmalarında yarar var… Kızlarla erkekler ayrı ayrı beden dersine mi çıksalar ki? Olur mu canım. Bu de eğitimin bir parçası” vesaire… vesaire….
Ben olumlu yada olumsuz herhangi bir açıklama duymadım…
Ama aynı Felsefe Öğretmeni eğer Konya İl Milli Eğitim Müdürü olsaydı “Bu olayda gıklarını çıkarmayan bütün STK’lar daha ilk hafta içinde ‘Hayırlı olsun’ ziyaretine koşacaklardı… Tabi önceden çiçekle kutlama… Öyle ki çiçeklerin fazlalığından tropikal ormana dönen odada Müdürü bulabilirlerse…
Çıkıp bu konuda görüş bildirirlerse “Birileri zor durumda kalacak, birileri yanlış anlayacak, ateşe körükle gidilir mi?, Durduk yere hır çıkarmış oluruz, Her doğru her yerde söylenmez ama canım, Üç yanlış bir doğruyu götürür” gibi bir sürü bahane hazırda bekliyor…
Her riskli konuda bir sürü bahane üretecekseniz, STK olmayın gidip kulüp kurun!
Çünkü bu tavır ne STK mantığına nede İslam’ın ruhuna yakışıyor…
“Neden adam olamıyoruz?” sorusunun en güzel yanıtı da bu sanırım…
…
STK’lar mevzusuna girmişken KONSİAD’dan bahsetmeden geçmek olmaz…
Son birkaç ayın en hızlı STK’sı çünkü… 2018’ede hızlı girdiler… Yeni yapılanmalarıyla her yerde olmaya çalışıyorlar… Yapılanmaları, üye ve yönetim profilleri Konya’nın alışık olmadığı bir şekilde...
O yüzden başarılı olmaları Konya ve Konya’nın geleceği açısından çok önemli…
Bu tip STK’larda asıl ilgilenilmesi gereken konunun; Yönetici ve üyelerinin gelecek hayallerinden ziyade, şehre ve sektöre neler kazandırdığıdır…
Bu birlikteliği muhafaza edebilirler ve gayretlerini artırabilirlerse bu işten kazançlı çıkacak yine Konya olacaktır… Bu noktada son dönemde KONSİAD ‘Bu hali ve çabasıyla’ ümitlendirdi bizi…
Azimlerini kaybetmezler inşallah…
Bu hızları bana İpekyolu İşadamları Derneğini hatırlattı bir taraftan… Sahi nerelerdeler şimdi onlar? Başkanının kim olduğu konusunda bile bir fikrimiz yok şu an…
…
Aslında iyi işler yapan/yapmaya çalışan STK’lar başlı başına bir yazı konusu…
Hep eleştirmek olmaz! Mustafa Güçlü’yü kaybetmek! üzere olan Aydınlar Ocağı, Birlik Vakfı, HİSDER, Enderun Vakfı gibi bazı STK’ların da çalışmalarını ve alın terlerini görmemekte haksızlık olacak…
Bir gün inşallah…