Ülke gündemimizin referandum çalışmaları ve kampanyaları ile yoğunlaştığı bu günlerde Türkiye’de yapılacak referanduma dış devletlerinde taraf olması ile bu referandum farklı bir konuma girmiştir.
Türkiye’nin 16 nisanda yapacağı referandumda hayır tarafına destek veren Almanya, Avusturya ve Hollanda gibi devletler evet yanlış duymadınız dış devletler hayıra destek vererek neyi amaçlamaktadır?
Bu sorunun cevabını Türk siyasi tarihinde dış güçlerin müdahalesine kapı aralayan koaliasyonlar dönemini yani vesayet dönemlerini bitirecek bir referandum olduğu için batılı devletler kontrol edemeyecekleri güçlü bir Türkiye’yi istemedikleri için böyle bir tavır alma yoluna gitmişlerdir.
Nazi döneminde Yahudilere soykırım yapan Almanya uzun yıllardır Türk ve Müslüman düşmanlığının çok yüksek olduğu bir ülke olarak hafızalarımızda tekrar yerini aldı. 15 temmuz darbe girişiminden sonra Fetöcü teröristlerin sığınma yeri olan Almanya, Türkiye düşmanı kim varsa kucak açmış, kol kanat germiş velhasıl vatan hainlerini veya teröristleri cesaretlendiren bir ülke olmuştur.
Batılı devletler, Türkiye’nin interpol’de kırmızı bültenle aranan pkk’lı terörist Cemil Bayık’a kandilden konferans fırsatı verirken halkın seçtiği ve Türkiye Cumhuriyeti devletinin bakanına konuşma yasağı getirebilecek kadar fütursuzca uygulamalar yapmalarına sebep olmuştur.
Batı hep böyledir istemediği bir durum olursa demokrasi insan hakları gibi değerleri ilk önce kendisi ihlal eder daha önceki yazılarımızda da belirttiğimiz gibi batı demokrasi kılıfı ile başka devletlere dizayn vermeye alışık olduğu günleri geride bırakacağı için hayır tarafına aleni destek vermekten çekinmemiştir.15 temmuz darbesini protesto eden kalabalığa 31 temmuzda Deutzer werft meydanında düzenlenen mitinge Türkiye Cumhurbaşkanının telekonferansla katılmasını engelleyerek niyetlerini o zaman göstermişlerdi. Fakat Türkiye düşmanı PKK veya fetöcülere hertürlü toplantı ve mitinge destek veren bir demokratik Almanya’dan söz etmek imkansız.
Almanya’nın Türkiye düşmanı seviciliği yeni değil uzun yıllardır devam eden bir durumdur. Doksanlı yıllarda sözde tank yardımını PKK ya karşı kullanılmaması şartını koyarak sınırlandırmıştı. Kendi devletlerinde sözde adalet olduğunu savunan Alman hükümeti Türkiye’de teröre destek verdiği belgelenen Die Welt gazetesi Türkiye muhabirini yargıya söyleyin serbest bıraksınlar diyecek kadar arabuluculuk yapmaya cüret eden bir demokratik Almanya’dan söz ediyoruz.
İşlerine gelince demokrasi neymiş diyebilen bir Almanya. Diğer taraftan Hollanda da aşırı sağcı bir parlamenter Türk milletvekillerinin istenmeyen adam ilan edilmesini isteyebilecek kadar bizden nefret eden bir ülke olmaktan kurtulamamıştır. Ya da Avusturya Başbakanı Kern Avrupa birliğine çağrıda bulunarak Türk siyasetçilerin referandum kampanyalarına AB ölçeğinde yasak getirilmesini istemesi hem Müslüman ve hem de Türkiye düşmanlığı göstermeye yetmiştir.
Bizde batının içine düştüğü bu durumu şöyle tespit ettik batı yüzyıllardır kontrol ettiği bu coğrafyada kendi kendini yöneten güçlü bir devlet istemediği için bu referanduma hayır diyerek destek vermiştir. Sözde gazeteci Can beye devlet madalyası veren Almanya kendi sonunu hazırlayan bir yaklaşım içine girmiştir. Tüm dünya demokrasiyi ve insan haklarını savunan Almanya’nın Türkiye de yapılacak referanduma karşı tavır alıp destek vermesini asla kabul etmeyecektir.
Sözde Avrupalı dış devletler tüm çirkin hareketleri yaparak Türkiye de referandum da hayıra destek olurken, bizim ana muhalefet lideri batılı devletlerin Türkiye’de ki referanduma taraf olmasını içine sindirememiş olmalı ki Referandum da evet çıkması için kendi tezlerini çürüten bir konuşma yapmıştır. Ne diyelim ana muhalefet liderine de bu yakışırdı.
Bazı yazarlar bunu gaf olarak nitelendirse de bence Almanya, Hollanda ve Avusturya’nın takındığı bu tavırları içine sindiremeyerek böyle bir açıklama yapmıştır. Darısı diğer hayırcıların başına diyelim.
SAYGILARIMLA