Aslında bu mevzuları daha önce defalarca yazmıştık. Ama kaç kere daha yazarsak yazalım medya okur yazarlığı ile ilgili daha ciddi adımlar atılmadığı sürece yazmaya devam etmek zorunda kalacağız.
Fransa mevzusunda yaşanılanlar içler acısı... Birilerinin Recep Tayyip Erdoğan düşmanlığı gözlerini öyle kör etmişki maalesef Fransızlardan daha aşağılık davranabiliyorlar... Makron ve avenesiyle ve hatta alçak bir dergiyle aynı görüşte olabilecek kadar alçaklaşmak ve bu alçaklığa düşünce özgürlüğü maskesi takmak... Yahu içimizdeki bazıları gerçekten nasıl bu kadar hain olabildiler merak ediyorum...
Sosyal medyayla ilgili yazımıza geçelim...
Sosyal medya bizi öyle bir hale getirdi ki, artık gerçek yaşamımıza bazen paralel, bazen de tam zıt sanal hayatlar yaşıyoruz.
A Sosyal diye tabir edilen sosyal hayattan uzak kendi halinde insanlarla sosyal hayatın içinde ki insanların buluştukları yeni bir kavram ‘e- sosyal’.
Sosyal hayatı tamamen sanal ortam olan büyük bir kitle olduk.
Sosyal medyada mutlu oluyoruz, üzülüyoruz, yargılıyoruz, savaşıyoruz…
Sosyal medya hesaplarımızdan ( günümüzün yine sosyal medya deyişiyle ) ‘yargı dağıtırken’ kendimize bazı sorular sormamız gerekir.
Yazdıklarım dostlarımı kırar mı?
Komşum farklı görüşten acaba onu incitir miyim?
Bunu da yazdım ama meslek erbabı değilim, bu görüş hatalı olabilir mi?
Gibi bir sürü soru…
Bu soruları her kesimin, her görüşteki vatandaşımızın kendisine sorması lazım…
Sosyal platformları kendi görüşlerimizi belirtmek için kullanacağız, zaman zaman tartışacağız da. Ama saygı sınırlarını aşmadan, edebimizle…
Her paylaşıma da atlamadan kullanmalıyız sosyal platformları. Sık sık dile getirdiğim medya okuryazarlığı konusunda ciddi bir eğitim süreci başlayana dek her birey önce kendi bilinçli kullanıcı olmalı sonra çevresine anlatmalı sosyal medya paylaşımlarının nasıl okunması gerektiğini.
Sosyal medyada kendimizi rahat hissederek şovanist yazılar yazıyor olmamız bizi o sanal karaktere dönüştürmez. Klavye başında farklı bir ruh haline bürünüp yazının başında belirttiğim paralel hayata geçiş yaparken biraz daha dikkatli olalım.
Ama…
Sosyal medyada savunmamız gereken konular konusunda da sessiz kalmamızın vebali olur…
Geçtiğimi haftalarda da dile getirdiğim bazı durumlar vardı; Cumhurbaşkanımızın her konuyla ilgili mücadelesini yalnız vermesiyle ilgili. Bazı Bakanlarımızı ve Milletvekillerimizi tenzih ediyorum. Özellikle Sayın Cumhurbaşkanımızın dillendirdiği birçok konu seçmen tarafından sahiplenilmekte ama konunun asıl muhatapları olan siyasiler tarafından göz ardı edilmekte.
Siyasetçilerimizin büyük kısmı yukarıda belirttiğimiz soruları kendilerine çok soruyor olmalılar ki sosyal medyalarında gündelik ziyaretler dışında bir paylaşım yapmıyorlar.
Sosyal medya çok önemli ve bizim artık bu alanla ilgili daha organize işler yapmamız lazım...