TBMM’nin yeni yasama döneminde ele alacağı düzenlemeler arasında zikredilen sosyal medyada yalan haber yayanlara ve itibar suikastı yapanlara karşı tedbirler getirecek düzenlemeye dair oldukça geniş değerlendirmeler yapılıyor. Teklif paylaşılıncaya kadar varsayımlar üzerinden yürütülen tartışmanın yasama metni haline gelmesinden itibaren daha somut bir düzlemde tartışılması muhtemel.
Gündelik hayatın ayrılmaz bir parçası haline getirilen sosyal medya ve kullanımının esasen çok dikkatli bir biçimde düzenlenmesi gereken bir alan olduğu ortada.
Düzenlenmesi düşünülen alan netameli olduğu kadar hayati unsurlar da taşıyor. İnsanların hak ve hukuklarını bir anda yerle yeksan eden, hak etmeyen kişi ve kuruluşlara ise sahte itibar sağlayan bir mecranın tartışılması çok normal.
Herkes olaya kendi bakış açısından yaklaşınca orta yolu bulmanın biraz zaman ve enerji alacağı kesin.
Öte yandan, mevcut uygulamalarından yola çıkarak değerlendirdiğimizde bu (sosyal medya) imkânın hiç de iyi kullanıldığı söylenemez. Platformunun sahiplerinin üye profillerini ve kişisel verilerini üçüncü kişi ve kuruluşlarla paylaştığına dair yine medyaya yansıyan bilgiler olayın sadece bir yönüne işaret ediyor.
İkinci bir yönünün bu alanın kontrolünü elinde bulunduranların uyguladığı sansür ve filtreleme mekanizmalarına ait olduğu söylenebilir. Gerektiğinden ABD Başkanı Trump’ın hesabını bloke edebilen bir güç hiçbir kişi ya da kuruluşa denetimsiz biçimde verilemez.
Üçüncü bir yön; iki gün evvel yaşanan internet kesintisi ve sosyal medya hesaplarına ulaşamama durumu. Bu kesintinin Facebook’a 12 milyar, ekonomiye 40-100 milyar dolarlık bir yük getirdiği söyleniyor. Toplumların veya şirketlerin tüm geleceklerini bağladıkları ekonomik bir alan. Bu kadar hassas bir konuda dışsal faktörlerin etkisinin bu kadar yüksek olması da sorunlu.
Esasen üzerinde durulması gereken en hayati yön sosyal medya aracılığıyla yürütülen kampanyalar, özel hayat, hak, hukukun ayaklar altına alındığı bir sistem ile ilgili. Normal şartlar altında iyi niyetli insanların bunu kabul etmemesi gerekir.
Burada kendi ad, soyad ve iletişim bilgileri ile bir hesap açıp, buradan paylaşımlar yapan birine gene saygı duymak gerekir. Medeni cesareti ve dürüstlüğü için. Eğer hak ihlalinde bulunursa kanun önünde hesabını verir.
En büyük sorun hastalıklı bir ruh haliyle, sağa sola çemkirmek, iftira atmak, kalleşlik yapmak ve fitne çıkarmak için sahte isim ve fake hesaplarla ortalıkta gezinenler. Bunlar psikolojik olarak hasta olduklarından başka hukuken de en büyük cezaları almayı hak eden kitle.
Bu sahtecilerin hakkını savunur görünüp, yalanı ve yalancıyı savunanlar ise bunlardan da beter.
Bu tür hesaplar çokça mevcut. Çiçek, böcek isimleriyle sosyal medya mikropluğu yapıyorlar.
Belki pozisyonları, belki tanınırlıkları nedenleriyle takma adlarla doğru-dürüst paylaşım yapanlara da lafım olmaz.
Ancak sahte hesaplarla ve sırf siyasi olabilir, bireysel olabilir, toplumsal ve grupsal olabilir kini ve nefreti için yayınlar yapan, paylaşımlarda bulunanlara ceza getirecek bir düzenleme başımız üstüne.
Kim hukuk ve hak düzlemindeki böyle bir düzenlemeyi ‘sansür geliyor’ diyerek karalarsa ve karşısında durursa o da o suçun ortağıdır. Yukarıda sıraladığımız sıfatları hak ediyordur. Bir ihlalin bulunulup, bulunulmadığına tarafsız ve bağımsız yargı karar verecekse, adalet tecelli edecekse niçin buna karşı olunur.
Gizli saklı hesaplarla ortalığı kimse kirletemez. Çıksın mertçe paylaşımda bulunsun. Yoksa hesabını versin. Böyle bir yasal düzenlemeye desteğimiz sınırsızdır.