İki gündür sol medyada başlayan bir algı operasyonu aldı başını gidiyor.
Halk Tv’nin başlattığı algı kervanına, en son Oda Tv de katıldı.
Ak Parti Konya Milletvekili Adayı Selman Özboyacı’nın ve Ak Parti Konya İl Başkanlığı’nın hedefe alındığı algı operasyonunda sosyal medyadan karalama kampanyaları düzenleniyor.
Bir kaç kişinin başı çektiği güruh, “Camileri lokantaya çevirdiler, camide propaganda yapıyorlar” diye sosyal medyayı kışkırtıyor…
Haberin aslı şu; Konya Ilgın'da Kurşunlu Camii içerisinde bir iftar yemeği veriliyor. İftar yemeğine 150-200 civarında genç katılıyor. Bu gençlerin arasında Ak Parti Konya Milletvekili Adayı Selman Özboyacı, İl Gençlik Kolları Başkanı Ahmet Murat Koru, Karatay Gençlik Kolları Başkanı Muhammet Fatih Sert de bulunuyor. Bir kardeşlik, kaynaşma iftarı olduğu her halinden belli olan bu program birilerini rahatsız ediyor.
Programın görselleri sosyal medyada paylaşıldıktan sonra, mal bulmuş mağrip gibi bu olayın üstüne atlayan Halk Tv, bu işi sulandırıyor.
Caminin içinde bir afiş ya da pankart olsa, ya da caminin içine Ak Parti bayrağı sokulsa tamam propaganda yapıyorlar diyeceğim ama, öyle bir kanıt da ortaya koyan olmadı bu saate kadar.
Sadece işi sulandırıyorlar, olayı karalama kampanyasına dönüştürüyorlar.
Kimsenin inancını ya da yaşam biçimini yargıladığımız yok, yanlış anlaşılmasın. Herkesin orucu da, namazı da kendinedir.
Hayatlarında camiye uğramamış adamların ilahiyat profesörü kesilmesi ise bir hayli manidar duruyor doğrusu.
Bir de fetvalar falan vermişler kendilerince çağdaş çağdaş…
Gezi’de Dolmabahçe Bezm-i Alem Camisi’ni üs olarak kullanıp, cami içinde türlü kepazelikleri yapanlar, hatta ve hatta camide bira içenler, şimdi sosyal medyada cami duyarı kasıyor.
Sivilceli suratıyla, pis ellerini klavyenin üzerine sermiş, “Yuh artık be, sizin gibiler yüzünden camilerden soğuduk. Sizlerin yüzünden cuma ve teravih namazları hariç camilere gidemez olduk” diye kırdığım ağzını sallıyor bir de twitterda.
Sorsan alnı secdeden kalkmaz zaten…
Her neyse, bizim üzerimize düşen görevlerden biri, bilmeyenlere anlatmaktır.
Camide iftar vermenin, yemek yemenin en küçük bir ayıbı, günahı olamaz. Tarihimizde bu uygulamaya Medine İftarı ismi veriliyor. Otel salonlarının şatafatlı görüntüsünden münezzeh, oldukça samimi bir ortamda gerçekleşen iftardan, Kur'an-ı Kerim tilavetiyle süslenen bir iftar sofrasından daha güzel ne olabilir ki.
Hem, camiler sadece namaz kılınan yerler değildir ki...
Camiler 24 saat açık kalması gereken, toplumla birlikte yaşayan mekanlardır. Camiler bilgi mekanıdır, bilim merkezidir.
Kur’an-ı Kerim’i cami rahlesinde öğrendim ben.
Camiler sosyal hizmetlerin gerçekleştiği mekanlardır, evsizlerin sığınacağı bundan daha güzel bir yuva olabilir mi?
Camiler savaş zamanlarında hastane olarak da kullanılmıştır.
Üniversiteler, kampüsler yokken, külliyeler, camiler eğitimin merkeziydi. Camilerimiz medresedir aynı zamanda.
Oruçla kazandıklarımızı iftar sofralarında harcamamak için Medine usülü iftarla bir araya gelmek, ne hayırlıdır oysa.
Çünkü değerler biçimlere dönüşmezse sadece teorik olarak kalırlar…
Konyamız, bu güzel uygulamalarla tüm Türkiye’ye örnek oluyor. Enderun usulü Teravih Namazı, Medine Usulü İftar yemeği gibi nice güzel uygulamaları yaşatmaya devam ediyoruz.
İnfak etmenin, sabrın ve şükrün feyzini kasvetli otel odalarına, restaurantlara hapsetmektense, yer sofrasında, Kur’an kokusu eşliğinde çoğaltmak ne güzeldir…