Bizzat yaşadık ve gördük ki son Truva atı herhangi bir cisme bürünmemiştir. Fiziksel bir görünümü ve sözlüğe geçecek bir terim tanımı yoktur. Teknolojik bir üründür, bu nedenle tarihteki Truva atlarından çok daha lüzumlu görünmektedir.
Bu son Truva atı, kendini üretenlere hizmet etmekle işe başlamıştır. Hizmetçi çok kısa bir sürede önce evin beyi, sonra patronu olmuştur. Tekno-polis ya da politekno adıyla isimlendirebileceğim bu Truva atı, hayatın rahatlığı ve zamandan tasarruf gibi masum bir tavırla çok da karşı gelemeyeceğimiz bir şekilde girdi hayatımıza.
Küçücük çiplerin, içlerine sığdırdıkları bilgi ve komutlar zinciri bir müddet sonra kendini üreten, var eden insana hükmetmeye başladı. Nimetlerinden faydalanalım derken ona karşı tedbirler almak durumunda kaldığımızda iş işten geçmişti.
Bu Truva atının mikroçipleri birer bölük asker gibi her bir köşeye yayılmış durumda artık. En son “Gezi” olaylarında gördük kendilerini; politeknonun askerleri sosyal medya ordusu olarak dört başı mamur bir savaş sergilediler. Bu orduya çok direnmekle birlikte esir edilmiş biri olarak Truva atının tarihsel bir zaferini daha izlemiş olmaktan büyük acı duydum.
Çok değil bir nesil sonra herhangi bir sosyal medyada kullanıcı adı ve şifresi olmayan kimse kalmayacak. Asıl adlarımız yerine “nickler” kimlik kartlarımız yerine profillerimiz bizi tanımlayacak. Gerçek kişiler yerine sanal kimliklerle muhatap olmak zorunda kalacak birileri. İnsanları isyana kışkırtan ve teşvik eden onlarca sanal hesap karşısında elinde hala cop bulunduran polis nasıl bir yol izleyecek merak ediyorum doğrusu.
Sosyal medya denen teknolojinin son Truva atı, yeni nesille eski nesli birbirinden ayrıştırmaya çok daha azimli görünüyor. Artık kuşak çatışması diye bir şey kalmadı ortada. Elimizden gidiyor gençlerimiz, karşımıza alıp nasihat edecek halimiz kalmadı, varsa bile biraz mecalimiz, sosyal medyanın kullandığı dile hakim değiliz.
Sahte olanın gerçek olanla bir şekilde farkı vardır. Beyni ve yüreği birazcık feraset sahibi olan kişi işinde ehilse sahteyi gerçeğinden çok rahat ayırt edebilir. Lakin sosyal medyada kim sahte kim gerçek ayırmak mümkün değil. Saatler içinde yüzlerce farklı isimde hesap açmak ve bu hesapları bir şekilde yönlendirmek mümkün. Sayılar çoğaldıkça sahtelikler de çoğalmaya devam ediyor elbet.
Sözün bir namusu vardı bir zamanlar, ağızdan bir defa çıktı mı o sözün esiri olur ona göre davranmak zorunda kalırdınız. Şimdi Truva atları sayesinde sözün namusu kalmadı. Yazılanların kime ait olduğunu, neden ve kime dendiğini takip etmek imkansız. Artık sadece söz kaldı varsa ederi.
Kaleme aldığım bu yazının bile aslında son Truva atı sosyal medyanın ekmeğine yağ sürdüğünü adım gibi biliyorum. Ancak bu Truva atının farkında olduğumuzu, cesur yürekli, iyi kalpli insanların hala var olduğunu başka türlü anlamaz bu Truva atı. Sözün namusuna sahip çıkmak için cesur yürekli adamlara ihtiyacımız var.