Aylar süren heyecanın son günlerini yaşıyoruz… Heyecan derken abartmış da oluyoruz bir bakıma… Çünkü en büyük heyecan HDP’nin barajı aşıp aşmayacağı, Ak Parti’nin Anayasayı değiştirecek bir çoğunlukla gelip gelmeyeceği…
Diğerlerinin esamesi bile okunmuyor…
Her seçim önemlidir, ama bu seçim hepsinden daha da önemli bir hal aldı, bu nedenlerle…
Türkiye ya Eski Anayasa, eski sistem, eski Türkiye alışkanlıklarıyla sürdürecek hayatını; ya da yeni bir anayasa, yeni bir açılım, geni bir gelişimi seçecek…
Ya bir tarafta, biraz daha zaman olsaydı, tek tek bütün köylerde miting yaparak, Konyalının çalışkanlığını, özverisini, gayretini Dünyaya duyuran Davutoğlu’nu seçecek, ya da diğer tarafta kendi bölgelerinden dışarı çıkmaya cesaret etse de taban bulamayan diğerlerini…
Bu bir ayrımcılık tarafgirlik değil… Bu acıması olmayan dünyanın gerçekleri… Bu ülkeyi biz, Hindistan’ı ararken rast gele yolumuzun üstünde bulmadık… Bu ülke bize acıyanların lütfu da değil… İnsanüstü fedakarlıkların ve büyük bedellerin Ülkesindeyiz… Öyle pilav ekmeğe, asgari zamlara, gökteki yıldızlara vermez anahtarı… Ki bu anahtar en kıymetli hazinesi bu insanların…
Elinde mercek klozet arayanların, iktidara gelince ne yapacağını bilemediğimiz siyasetçilerin, elinde hançer biz bu ülkeyi toparlamaya çalışıyoruz çığırtkanlığı yapanlara izin vermeyecektir elbet, bu millet…
Yapılan yanlışlar varsa, hesabını sorabilmek için de gidecek bu insanlar sandığa…
Çünkü bu millet hesap sorabilmeyi, özgürlüğü, adaleti, özgüveni, kardeş olabilmeyi, sevebilmeyi, saygı duyabilmeyi, dertlenebilmeyi, çözüm üretmeyi, atılım yapmayı öğrendi son dönemde…
Kazanımlarını teslim etmeyecektir kimseye… Hele ki kendi eliyle… En büyük duamızdır…
Söylenebilecek her şey söylendi… Yazıldı çizildi… Artık siyasetçi, gazeteci, aydın, herkes susacak, millet konuşacak…