Toplum olarak çok ince hesaplar yapan, detaylara kafa yoran bir millet değiliz. Olayları ve kişileri genel görünümü itibariyle değerlendiriyor, o minval üzere toptan bir yargıya ulaşıyoruz. Bu da ortalama bir performansa razı olmamıza, spesifik konularda yüksek seviyede netice alamamamıza neden oluyor.
Bu bir açıdan bakıldığında insani bir yaklaşım olarak değerlendirilebilir. İnsanların ve olayların anlık görüntülerinden ve ortaya koydukları göstergelerden ziyade genel resmi değerlendirmek anlamına geliyor. Hepimiz, her zaman ve her olayda aynı başarı grafiğini ortaya koyamayız. İniş, çıkışlarımız olabilir. Belli konularda daha iyi, belli durumlarda daha kötü sonuçlar sergileyebiliriz.
Son dokunuşların, ince ayarların önemli olduğuna inananlardanım. Mükemmeliyetçi değilim, ama yapılan işin son aşamasına, son saniyesine kadar iyi yapılması gerektiğini düşünürüm. İngilizce de ‘final touch’ ve ‘fine tuning’ olarak isimlendirilen bu yaklaşım aslında önem vermemiz gereken bir durum.
Düşünün, çok güzel bir bina yapmışsınız, çok emek ve para harcamışsınız ama bahçe duvarı yok, evin etrafında kötü görüntü verecek inşaat atıkları kalmış. O binanın, yapılan harcamaların ve emeğin zayii olduğunu görürsünüz. Hak ettiği değer verilmez.
Eskilerin diliyle ‘altı kaval, üstü şişhane’ örneği. Bir tarafta muazzam bir görüntü, hemen yanı başında çok çirkin bir manzara. Yapılan şeyler heba olur.
Son dokunuşlar öyle fazlaca masraf ve emek gerektirmez. Son bir kez dokunacak ve derleyip, toplayacaksınız. Birkaç küçük eksiği giderip, yanlışı düzeltince sonuç mükemmel olacak. Küçük bir gayretle kat kat fazla netice alacaksınız.
Bu yaklaşımı hayatın her alanına uygulamak mümkün. Bir lokantada önünüze servis edilen çok lezzetli bir yemek, çok güzel bir şekilde planlanmış bir park, mükemmel değerlendirmeler yapan bir araştırma makalesi, belde halkı düşünülerek sunulan yeni yerel bir hizmet sadece ve sadece son dokunuşları iyi yapılır, ince ayar verilirse hak ettiği değeri bulabilir.
Parkın çimleri düzgün bir şekilde biçilmediyse, makalede imla hataları bulunursa ve yemek ‘Kurucu Kazım’ ayarında önünüze konulursa zevk alamaz, olumlu not veremezsiniz. Oysa, son bir gayret, son bir dokunuş neticeyi daha değerli kılacak(tı).
Bunun aileden ve ilkokuldan itibaren hayatımıza girmesini sağlamak durumundayız. Küçük yaşta kazanılmayan yeteneklerin hayatın ilerleyen dönemlerinde yerleşmesinin çok çok zor olduğunu biliyoruz.
Küçük dokunuşlar sadece sunumun güzel yapılmasını sağlamakla kalmaz, aynı zamanda hizmetlerin içe sinmesine de neden olur. Geriye çekilip, değerlendirmenizi yaptığınızda bu ‘iyi oldu’, ‘yakıştı’ dersiniz.
Hizmet arz eden farklı kategoriler açısından değerlendirme yaptığımızda gene aynı sonuçla karşılaşırız. Özel sektör, kamu sektörü ve sivil toplum açısından bu ihtiyaçtan öte, bir zorunluluk.
Özel kesimin bunun farkında olduğunu düşünürüz. Ya da en azında farkında olan kuruluşların hizmetleri müşterileri tarafından takdir ediliyor zaten. Sunumu güzel yapan, detaylara kafa yoran firma ve kuruluşlar daha fazla tercih ediliyor. Serbest piyasa şartları bunu gerektiriyor.
Asıl üzerinde durmak istediğim alan kamu sektörü, belli ölçüde de sivil toplum. Kamu yönetimi ürettiği mal ve hizmetleri hem layıkıyla planlamak hem de sunumunu güzel yapmak mecburiyetinde. Günümüzün kesif rekabetçi ortamı kamu gücü kullananların etkinlik, etkililik, ekonomi, estetik ve demokratiklik gibi değişkenler konusunda dikkatli olması gerektiğini ortaya koyuyor.
Seçilmiş ve atanmış aktörler kamu görevini ifa ederken topluma hoş görünecek son dokunuşları da yapmak zorundalar.
Sivil toplum farklı değil. Onlar da ciddi ölçüde kamu görevi ifa ediyorlar. Kamuya dönük ve kamuya yararlı hizmet sunmak için mutlaka estetik kaygılarla ve ince ayarlarla kendilerini ve hizmetlerini düzenlemek durumundalar.
Sonuç olarak; üzerinde belki fazlaca kafa yormadığımız estetik ve görüntü boyutu insana olduğu zaman rahatlama, huzur ve dinginlik veren olmadığında ise aksi duyguları körükleyen bir ruh halidir.
O nedenle kamu ve sivil kesim başta olmak üzere yapılan hizmetler, üretilen mallar son bir kez daha değerlendirilmek, geliştirilebilecek ve değiştirilebilecek boyutları irdelenmek suretiyle harcanan emeğin kat kat fazla netice üretmesi sağlanabilir.