Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Netanyahu'nun, batının da rızasıyla savaşı bölgeye yayma planları, büyük bir felakete yol açacaktır. Bu kanlı planlara karşı batıdan önce İslam alemi ve Orta Doğu'daki kardeş ülkelerin tepki göstermesi gerekir." dedi.
Erdoğan, AK Parti TBMM Grup Toplantısı'nda yaptığı konuşmada, geçen hafta idrak edilen Kurban Bayramı'nı kutladı, Allah'tan daha nice bayramlara sağlık ve afiyet içerisinde kavuşturmasını niyaz etti.
İslam'ın 5 şartından biri olan Hac farizasını yerine getirmek üzere kutsal topraklara giden vatandaşların ibadetlerinin de Allah katında kabul ve makbul olmasını dileyen Erdoğan, dini bayramların, Müslümanların, ebedi ve ezeli kardeşliğini hatırladığı; dünyadaki varlık gayelerinin sırrına erdiği; paylaşmayı, dayanışmayı, şefkat ve merhamet medeniyetinin kadim değerlerini yücelttiği istisnai günler olduğuna işaret etti.
Erdoğan, şunları kaydetti:
"Her ne kadar Gazze başta olmak üzere gönül coğrafyamızda yaşanan zulümler sebebiyle biraz buruk geçirsek de Kurban Bayramı'nın sevincini aileleri, komşuları ve dostlarıyla paylaşarak, bu mübarek günleri ihya eden tüm kardeşlerimizden Allah razı olsun diyorum. Biz de Kurban Bayramı süresince İslam dünyasının önde gelen ülkelerinin liderleriyle görüşerek hem milletimiz adına onların bayramlarını tebrik ettik hem de Filistin, Lübnan, Sudan ve diğer yerlerdeki kanayan yaralarımıza derman bulmaya çalıştık. İsrail, daha önceki bayramlarda olduğu gibi bu bayramda da kan dökmeye, çocukların ve sivillerin üzerine bomba yağdırmaya devam etti. İsrail'in insanlık dışı saldırıları sebebiyle çadırlarda ve enkaza dönmüş binalarda hayata tutunma mücadelesi veren yüzlerce Filistinli kardeşimiz şehit oldu."
Cumhurbaşkanı Erdoğan, İsrail barbarlığının kurbanı olan 38 bini aşkın Filistinli şehidi bir kez daha rahmetle andı, yaralılara acil şifalar diledi.
"Çok daha fazla ülkenin Filistin'i tanıması için temaslarımızı sürdüreceğiz"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, yiyecek bir lokma ekmek bulamadığı için derisi sırtına yapışan Gazzeli çocukların fotoğrafının, modern dünyanın utanç defterine yazıldığını dile getirerek, "Bu fotoğraf, sadece küresel sistemin iflasının değil, aynı zamanda İslam aleminin acizliğinin de bir sembolü olarak acıyla hatırlanacaktır." diye konuştu.
Ecdad tarih boyunca Filistin'e nasıl sahip çıktıysa, Yavuz Sultan Selim, Sultan Abdülhamid Filistin'e nasıl sahip çıktıysa, kuruluşundan itibaren Türkiye Cumhuriyeti nasıl Filistin'e sahip çıktıysa, kendilerinin de aynı ruh, aynı kararlılık ve aynı cesaretle Filistin'e sahip çıktıklarını ve çıkacaklarını vurgulayan Erdoğan, "Birileri Türkiye'de farklı, siyasi kariyerlerinin icazet kapısı olarak gördükleri Avrupa'da farklı konuşabilir; birileri, batılı ağababalarından aferin almak, onlara şirin gözükmek, onların gözüne girmek için Filistin direnişine çamur atma peşinde koşabilir. Ama biz içeride ve dışarıda hakkı konuşacak, hakikati savunacak, masumların yanında, katillerin ise dimdik karşısında duracağız. Kimse bizden küresel siyonist şebekenin baskılarına boyun eğmemizi, zalimler karşısında düğme iliklememizi beklemesin." değerlendirmelerinde bulundu.
Erdoğan, Kurban Bayramı'nın hemen arifesinde gerçekleştirdiği İspanya ve İtalya ziyaretlerinde Gazzelilere yönelik zulmü gündeme getirdiğini; Filistin'de işgal ve katliam politikası devam ettikçe, dünyanın hiçbir yerinin güvende olmayacağını açıkça ifade ettiğini; İsrail'in şımarıklığına ve hukuk tanımazlığına verilecek en etkili cevabın, Filistin devletinin tanınması olduğunu vurguladığını anlattı.
Norveç, İrlanda ve Slovenya'nın sergilediği vicdanlı tavrın Avrupa'nın tamamına örnek olmasını temenni ettiklerini ifade eden Erdoğan, "Başbakan Sayın Paşinyan'ın liderliğinde Ermenistan'ın da Filistin devletini tanıma kararından memnuniyet duyuyoruz. Alınan ve açıklanan son kararlarla özellikle 149'a yükselen tanıma adımlarının çok değerli, önemli olduğunu ifade ediyorum. İnşallah çok daha fazla sayıda ülkenin Filistin'i tanıması için temaslarımızı sürdüreceğiz." diye konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Gazze'yi yakıp yıkan İsrail'in, şimdi de gözünü Lübnan'a diktiğinin anlaşıldığı ikazında bulunarak, şunları kaydetti:
"Batılı güçlerin, kameralar önünde farklı konuşsalar da, perde arkasında İsrail'in sırtını sıvazladıklarını, hatta desteklediklerini görüyoruz. Lafa gelince özgürlükten, insan hakları ve adaletten dem vuran devletlerin, Netanyahu gibi bir ruh hastasının esiri olmaları, son derece vahimdir, zavallılıktır. Netanyahu'nun, batının da rızasıyla savaşı bölgeye yayma planları, açık söylüyorum, büyük bir felakete yol açacaktır. Bu kanlı planlara karşı batıdan önce İslam alemi ve Orta Doğu'daki kardeş ülkelerin tepki göstermesi gerekir. Fakat İslam dünyasının, üzerine ölü toprağı serpilmiş gibi hareket ettiğini üzülerek müşahede ediyoruz. Buna fırsat vermememiz lazım. Türkiye, kardeş Lübnan halkının ve devletinin yanındadır. Bölgedeki diğer ülkeleri de Lübnan'la dayanışma içinde olmaya davet ediyorum."
"Yatırım düşmanlığı yapan çapsızlara kulak asmayacağız"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Kurban Bayramı tatilinin 9 gün olmasıyla birlikte vatandaşların memleketlerine ve tatil bölgelerine seyahat ettiğini belirterek, sadece şehirler arası otobüs seferlerinin sayısının 108 bini bulduğunu, bu seferler sayesinde 3 milyon 782 bin vatandaşın sevdikleriyle buluştuğunu anlattı.
Demir yollarıyla seyahat edenlerin sayısının 7 milyon 520 bine yaklaştığını ifade eden Erdoğan, otoyolları kullanan araç sayısının 21 milyonun üzerine çıktığını, Asya ve Avrupa'yı birleştiren Avrasya Tüneli'nden Bayram'ın son günü 94 bin 454 araç geçişi olduğunu kaydetti. Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
"İstanbul, Antalya ve diğer pek çok uluslararası havalimanımız, bayram tatili boyunca yolcu ve uçak seferi itibarıyla yeni rekorlar kırdı. Aynı başarı Yavuz Sultan Selim, Orhangazi Köprüsü gibi diğer projelerimiz için de geçerlidir. Uzakları yakınlaştırmak, sevenleri buluşturmak, vatandaşlarımıza güvenli, huzurlu ve konforlu seyahat imkanı sunmak amacıyla hizmete verdiğimiz ulaştırma yatırımlarımızın karşılığını katbekat fazlasıyla aldık, alıyoruz. Bundan sonra da 'Millet yol mu yiyecek' diyerek yatırım düşmanlığı yapan çapsızlara kulak asmayacağız. Ülkemizin dört bir köşesini demir ağlarla, yollarla, otobanlarla, viyadük, köprü, tünel, alt geçit ve üst geçitlerle örmeye devam edeceğiz."
Aldıkları önlemlere ve yaptıkları devasa yatırımlara rağmen kazaların önünü tamamen kesemediklerine işaret eden Erdoğan, "Kurban Bayramı tatilinde meydana gelen 7 bin 216 trafik kazasında 72 insanımız hayatını kaybederken, 12 bin 474 kişi de yaralandı. Kazalarda vefat eden tüm kardeşlerimize Allah'tan rahmet, yakınlarına başsağlığı diliyor; yaralılara Mevla'dan acil şifalar niyaz ediyorum." dedi.
20 Haziran Perşembe günü Diyarbakır Çınar ve Mardin Mazıdağı'nda çıkan anız yangınının milletçe herkesin yüreğini yaktığını dile getiren Erdoğan, rüzgarın da etkisiyle çok kısa sürede geniş bir bölgeye yayılan yangında hayatını kaybeden vatandaşlara da Allah'tan rahmet, yaralılara acil şifa temennisinde bulundu.
Erdoğan, "Mardinli ve Diyarbakırlı kardeşlerimize bir kez daha geçmiş olsun dileklerimizi iletiyoruz. Devletimizin ilgili tüm kurumları ilk andan itibaren yangını söndürmek için seferber olmuş, yangına müdahale noktasında gereken neyse yapılmıştır. Yangına müdahale öncelikle büyükşehir belediyelerinin sorumluluğunda olmasına, bunlar görevlerini yapmamalarına rağmen, Bakanlığımız ve il valilerimiz olaya süratle vaziyet etmişlerdir. Yaraların sarılması, oluşan zararın telafi edilmesiyle ilgili gerekli süreçler devam etmektedir. Acil Yardım Ödeneği ile devletimiz maddi destek sağlamaya başlamıştır." diye konuştu.
"Kandil'in militanlarına meydanı bırakmadık, bırakmayacağız"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, adli ve idari tahkikat neticesinde yangının çıkış nedenlerinin, hiçbir soru işaretine mahal bırakmayacak şekilde ortaya konacağını vurgulayarak, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Hal böyleyken 15 insanımızı kaybettiğimiz bir felaket üzerinde tepinenleri Allah'a ve milletimizin vicdanına havale ediyoruz. Öyle bir siyasi fırsatçılıkla karşı karşıyayız ki, inanın biz bunları konuşmaya hicap ediyoruz. Bir tarafta devletimiz, tüm kurumlarıyla, hava ve kara araçlarıyla yangını söndürmek için adeta canını dişine takarak çalışıyor; diğer tarafta, bakıyorsunuz, bir avuç kefen hırsızı, ahlaksızca selden kütük kapma yarışına giriyor. Kimse kusura bakmasın, ama bunun adı siyasi nebbaşlıktır; milletin acısını, sıkıntısını, yürek yangınını istismar etmektir. Mardin'deki taziye evinde DEM Parti'li provokatörlerin sergilediği kepazelik ise bunların milletin değerlerinden nasıl yoksun olduğunu göstermiştir. Mardin Valimizin ve yangında yakınlarını yitiren ev sahiplerinin basiretli ve soğukkanlı tavrı, çok çirkin bir provokasyonun önüne geçmiştir."
Erdoğan, bunların aslında kimin vekili olduğunun, sadece başlarına gelen felaketlerde değil, aynı zamanda milletçe birleşilen spor müsabakalarında da ortaya çıktığına dikkati çekerek, şunları kaydetti:
"85 milyonun kenetlendiği Avrupa Futbol Şampiyonası'nda, Portekiz maçı sonrasında bu zihniyete mensup kansızların milletin sinir uçlarıyla oynama girişimleri asla masum değildir. Ama ne yaparlarsa yapsınlar, milletimizin birliğini bozamayacaklar. Ne kadar çirkefleşseler de, toplumsal barışımıza kast edemeyecekler. AK Parti olarak, Kandil'in ayak takımına, azılı ve kadrolu militanlarına meydanı bırakmadık, Allah'ın izniyle, bundan sonra da bırakmayacağız. Türkiye'nin başarıları karşısında karalar bağlayan müptezellere, yeni hezimetler yaşatmayı sürdüreceğiz."
A Milli Futbol Takımı'nın, Gürcistan'ı 3-1 yenerek turnuvaya çok iyi bir başlangıç yaptığını belirten Erdoğan, "Portekiz karşısında maalesef hiç hak etmediğimiz bir sonuç aldık. Millilerimizin, bu akşam Çekya karşısında inşallah 85 milyonu gururlandıracak tarihi bir zafere imza atacaklarına inanıyorum. Aslanlarımıza Çekya maçında şimdiden başarılar diliyor, Rabb'im ayaklarına taş değdirmesin diyorum. İnşallah bu akşam 85 milyon tek yürek olarak, dualarımızla A Milli Futbol Takımı'mızın yanında olacağız." ifadelerini kullandı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, AK Parti olarak yaklaşık 23 senedir Türkiye'ye ve millete siyaset yoluyla hizmet etmenin mücadelesini verdiklerini söyledi.
Türkiye büyüsün, Türkiye Cumhuriyeti ilelebet payidar olsun diye çalıştıklarını vurgulayan Erdoğan, mazlum gönüllere huzur veren, bağımsızlığın remzi ay yıldızlı al bayrağı gururla dalgalandırmak için ter dökdüklerini belirtti.
85 milyonun her bir ferdini kardeş, yoldaş, kader ortağı olarak gördüklerini ifade eden Erdoğan, "AK Parti, kurulduğu günden itibaren bugüne kadar kutuplaşmanın, kamplaşmanın tarafında hiç olmadı, asla ve asla gerilim siyaseti gütmedi. Türkiye'yi 81 vilayeti, 85 milyon vatandaşıyla bir bütün olarak kucakladık. Ne siyasetimizde ne dilimizde ne hizmet ve eserlerimizde hiçbir zaman ayrımcılık yapmadık. Bizim için doğunun batıdan, kuzeyin güneyden farkı yoktur. Biz, milletten aldığımız yetkiyle hizmet üretirken, vatandaşımızın diline, rengine, inancına, kökenine, yaşam tarzına bakmadık. Biz, ülkemizin her köşesine hizmet götürürken, yatırım götürürken, bize oy verip vermediklerini kesinlikle umursamadık." diye konuştu.
"AK Parti, Türkiye'de kutuplaştırıcı siyasetin her zaman mağduru olmuştur"
İnsan odaklı bir siyaset yürüttüklerini vurgulayan Erdoğan, AK Parti'nin, Kasım 2002'den bu yana her seçimde milletin yoğun teveccühüne mazhar olmasının, birleştirici siyasetinin, kardeşlik siyasetinin, hizmet ve eser siyasetinin bir neticesi olduğunu belirtti.
Gerilim siyasetiyle, kutuplaştırmayla, ayrıştırmayla değil bütünleştirmeyle, birleştirmeyle, yakınlaştırmayla milletten ilgi gördüklerini söyleyen Erdoğan, AK Parti'nin, Türkiye'de kutuplaştırıcı, kamplaştırıcı, ayrıştırıcı siyasetin her zaman hedefi ve mağduru olduğunu ifade etti. Erdoğan, şöyle konuştu:
"Darbe senaryolarını bize karşı yazdılar. 27 Nisan'da muhtırayı bize, AK Parti'ye vermek istediler. Cumhuriyet mitinglerinde bizi hedef yaptılar. Gezi vandalizminin hedefi yine bizdik. 17-25 Aralık'ta bize yargı darbesi yapmak istediler. 15 Temmuz'da doğrudan doğruya bizi hedef aldılar. Bölücü terörün de FETÖ'nün de hedefinde daima biz olduk. Son 22 yılda daha bunlar gibi nice ihanet, nice darbe ve vesayet girişimi yaşadık. Tüm bu saldırılarda, ana muhalefet partisi, bırakın bizim yanımızda durmayı; hukukun, demokrasinin, hatta siyasetin yanında bile yer almadı.
Geriye dönüp bakın. Ana muhalefetin, AK Parti'ye yönelik her saldırının yanında durduğunu, arkasında durduğunu, hatta kışkırttığını görürsünüz. Türkiye'yi kamplara, kutuplara bölerek, ayakta kalma mücadelesi içinde olduklarını görürsünüz. FETÖ'cü hainlerden Gezici vandallara kadar demokrasi düşmanlarının hepsine siyasi himaye sağladıklarını görürsünüz. 14-28 Mayıs seçimlerinde olduğu gibi siyasi çıkarları uğruna toplumun fay hatlarıyla oynamaktan çekinmediklerini görürsünüz."
"İktidar ve ana muhalefet arasındaki ittifak, siyasetin fıtratına aykırı"
Siyasette normalleşme tartışmalarına değinen Erdoğan, "Bizim; siyasette yumuşama, muhataplarımızın ifadesiyle 'normalleşme' çabamız, aslında muhalefeti normalleştirme çabasıdır." dedi.
Sıkılı yumrukları açacak olanın muhalefet olduğunu vurgulayan Erdoğan, hançerleri kınına koyacak olanın, dilini, söylemini, siyaset tarzını düzeltecek olanın, yumuşaması, normalleşmesi gerekenin muhalefet olduğunu bildirdi. Erdoğan, şöyle konuştu:
"Bizim, son bir yılda üst üste yaşanan üç seçim sebebiyle artan siyasi tansiyonu düşürmek için attığımız adımları kimse yanlış anlamasın. İktidar partisiyle ana muhalefet partisi arasında siyasi ittifak olmaz. Uzlaşma olur, normalleşme olur, yumuşama olur ama ittifak olmaz. Zira iktidar ve ana muhalefet arasındaki ittifak, siyasetin de demokrasinin de çok partili sistemin de fıtratına aykırıdır. Biz de zaten böyle çaba içinde değiliz.
Biz, günlük siyasi tartışmaların dışında tutulması gerektiğine inandığımız; ülkemize, milletimize ve devletimizin güvenliğine dair konularda bir ortak bakış açısını, bir ortak duyguyu yakalamaya çalışıyoruz. Sivil ve özgürlükçü anayasa, terörle mücadele ve dış politika gibi milli meselelerde iç cepheyi sağlamlaştırmanın gayretindeyiz. Biz, durduğumuz yerde duruyoruz; muhalefetten ise bizim durduğumuz yere, yani hoşgörüye, yani birleştirici dile, yani kucaklaştırıcı siyasete, yani devleti ve milleti önceleyen politikalara yaklaşmasını bekliyoruz."
"Karşımızdakilerin hazım problemi yaşadıkları anlaşılıyor"
Samimiyetlerine ve iyi niyetlerine rağmen, muhalefetin çabalarının nasıl karşılık verdiğini bütün milletin gördüğünü kaydeden Erdoğan, "Biz ülkemizin, milletimizin çıkarları için yapıcı davranmaya çalışırken; CHP Genel Başkanı’nın, nezaket üslubunu da aşarak, siyaseti nasıl gerilime sürüklemeye çalıştığını bütün milletimiz yakından izliyor. İadeyi ziyaretimizin üzerinden daha iki gün bile geçmeden yapılan ve daha sonra dozu sürekli artırılan 'çiğlikleri' herkes takip ediyor. Karşımızdakilerin ciddi bir 'hazım problemi' yaşadıkları anlaşılıyor." diye konuştu.
22 yıldır, kimi zaman yalnız kimi zaman da samimi dostlarıyla yürüdüklerini belirten Erdoğan, bu 22 yıl boyunca CHP'den hoşgörü de nezaket de görmediklerini, bundan dolayı da hiçbir şey kaybetmediklerini söyledi. Bugün de siyasi bir kazanç peşinde olmadıklarını vurgulayan Erdoğan, şöyle devam etti:
"İstiyoruz ki CHP gerilim siyasetini artık bıraksın, normalleşsin, milli iradeyle barışsın ve bundan da milletimiz ve demokrasimiz kazançlı çıksın. Diyaloğa şans tanıma arzumuz; partimize, hükümetimize ve Cumhur İttifakına yönelik hadsizlikleri kabulleneceğiz manasına gelmez. Edepli olmamız, edepsizliğe göz yumacağımız anlamına asla gelmez. Yumuşak başlıyız ama kimse unutmasın, boynu çekilecek uysal koyun da değiliz. Şimdi çıkmışlar, sabah-akşam sürekli 'suç ortaklığından' bahsediyorlar.
Suç ortağı arayanlar, kendilerini fazla yormasın, nereden geldiğini ve halen nereye gittiğini tam olarak açıklayamadıkları para kulelerine baksınlar. Suç ortağı arayanlar, bize laf söylemeden, bize çamur atmadan evvel, sözde 'kent uzlaşısında' kimlerle yol yürüdüklerini sorgulasınlar."
"Başarı hikayemize ortak etmeyiz"
Ülkeye ve millete hiçbir hayrı olmayan bu tür ikili münakaşalara girmemeye özellikle itina gösterdiklerini kaydeden Erdoğan, muhalefetten de yapıcı davranmalarını, asgari siyasi nezakete uymalarını, eski alışkanlıklarını terk ederek normalleşmelerini beklediklerini ifade etti.
"Diyalog süreci, parti içi iktidar kavgasına kurban edilmemelidir." diyen Erdoğan, muhalefetten gelecek her türlü müspet eleştiriye de açık olduklarını belirtti. Eleştiri sınırlarını aşan yakışıksız ifadeleri sineye çekmeyeceklerini, cevabını misliyle vermekten geri durmayacaklarını dile getiren Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Tabii birilerinin ortaklık arayışı, şayet AK Parti'nin 22 yıllık başarı ve rekorlarla dolu hizmet, eser, yatırım ve reform destanından pay kapmaksa, kusura bakmasınlar ama kimseyi 'başarı hikayemize' ortak etmeyiz. Biz yasakları kaldırırken, iptali için Anayasa Mahkemesine koşanlara, her devasa projemize karşı çıkmak için absürt bahaneler üretenlere, Türkiye'de parmakla gösterecekleri tek bir dikili taşları dahi olmayanlara, darbeden sokak olaylarına milli iradeyi hedef alan her türlü girişime çanak tutanlara, son 22 yıldır AK Parti'nin hizmet ve reform siyasetine sürekli takoz koymaya çalışanlara, öyle kolay yoldan prim kazandırmayız. Bunlar iki fotoğraf karesiyle hazıra konulacak başarılar değildir; her birinin gerisinde 22 yıllık emek, mücadele ve dökülmüş alın teri vardır."
Cumhurbaşkanı Erdoğan, "15 Temmuz darbe girişimine karşı şehitlerimizin fedakarlıkları üzerinde yükselen Cumhur İttifakı, Türkiye'nin bekasının teminatı olmuştur." diye konuştu.
Son 8 yıldır ülkeye hizmet mücadelesini, aynı hissiyatı taşıdıkları, ülke ve millet adına aynı duyguları paylaştıkları ittifak ortağı MHP ile omuz omuza yürüttüklerini belirten Erdoğan, "Cumhur İttifakı, her ne kadar farklı siyasi partilerin bir araya gelmesinden teşekkül etmiş olsa bile Türkiye adına, milletimiz adına birdir, tek yürektir, tek ruh, tek vücuttur. Cumhur İttifakı'nın herhangi bir üyesine yapılan saldırı, doğrudan doğruya Cumhur İttifakı'nın birliğine, bütünlüğüne, insicamına yapılmıştır. Biz bu saldırılara eyvallah demeyiz. Bu saldırılara müsamaha göstermeyiz, geçit vermeyiz. Oynanan oyunun da farkındayız." ifadelerini kullandı.
"Cumhur İttifakı sapasağlam ayaktadır, birdir, bütündür"
Cumhurbaşkanı Erdoğan konuşmasını şöyle sürdürdü:
"İtibar suikastlarıyla, haysiyet cellatlarıyla, affedersiniz bitleri kanlanan FETÖ'nün tetikçi kalemleriyle nereye varılmak istendiğini çok iyi biliyoruz. Gerek Sayın Devlet Bahçeli gerekse şahsım; yapılan saldırıları, fitne çabalarını, o saldırıların arkasındaki aklı, maksadı ve karanlık odaları gayet net biçimde görüyoruz. Şunu açık açık ifade etmek isterim ki bunların meselesi, Milliyetçi Hareket Partisinden ziyade Türkiye'nin güvencesi olan Cumhur İttifakı'dır. Allah'ın izniyle bu tuzağa düşmeyeceğiz, milletimizi de düşürmeyeceğiz. Şunu herkes görsün, anlasın ve zihnine adeta mıh gibi kazısın. 15 Temmuz gecesi darbecilere karşı meydanlarda kurulan Cumhur İttifakı sapasağlam ayaktadır, birdir, bütündür ve ülkemizin, milletimizin selameti adına, sarsılmadan ayakta kalacaktır."
Etrafı ateş çemberiyle kuşatılmış olan Türkiye'yi karşılaştığı risklerden koruyan en güçlü kalkanın Cumhur İttifakı olduğunu vurgulayan Erdoğan, Türkiye'yi bekasına yönelik tüm tehditlerden, sahil-i selamete çıkaracak olanın da yine Cumhur İttifakı olduğunu söyledi.
"İttifaka katılamaz ama ana muhalefet de bu riskleri görsün"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Biz arzu ve temenni ediyoruz ki, ittifaka katılamaz ama ana muhalefet de bu riskleri görsün, bu tehditleri anlasın, Türkiye'nin geleceği adına daha makul, daha yerli ve milli bir zeminde dursun. En azından demokrasimizi, ülkemizin bekasını, milli çıkarlarımızı savunma konusunda eski kötü alışkanlıklarından vazgeçsinler. Bunu ister yaparlar isterlerse yapmazlar, elbette kendileri bilir." diye konuştu.
Cumhur İttifakı'nın sarsılmadan yoluna devam edeceğini, Türkiye'nin ve Türk milletinin umudu olmayı uzun seneler boyunca sürdüreceklerini kaydeden Erdoğan, "Müttefikimiz MHP ile, Sayın Devlet Bahçeli ile hem Türkiye'ye ve milletimize yönelik saldırılara hem de tek tek partililerimize yönelik saldırılara, sinsi planlara, fitne hareketlerine bütün bunlara karşı bir olmaya, diri olmaya, tüm saldırılara birlikte göğüs germeye devam edeceğiz." ifadelerini kullandı.
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli ile bugün saat 16.00'da Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde görüşerek gündemdeki konuları detaylıca ele alacaklarını açıklayan Erdoğan, Cumhur İttifakı'nın hangi badireleri aşarak bugünlere geldiğini anlatan bir videoyu partililere izletti.
"1-2 Temmuz tarihlerinde belediye başkanlarımızla bir araya geleceğiz"
Partisinin son grup toplantısının ardından çok geniş bir heyetle Kızılcahamam'da 31'inci İstişare ve Değerlendirme Toplantısı'nı başarıyla gerçekleştirdiklerini aktaran Erdoğan, toplantıda ekonomiden dış politikaya, güvenlikten eğitime, siyasetten seçim sonuçlarına farklı alanlarda kabine üyeleri ve parti yöneticilerinin sunum yaptıklarını anlattı.
Kızılcahamam toplantısında hem seçim sonuçlarının adeta MR'ını çektiklerini hem de gelecek döneme dair yol haritasını şekillendirdiklerini kaydeden Erdoğan, "Önümüzdeki hafta başında, 1-2 Temmuz tarihlerinde bu sefer belediye başkanlarımızla bir araya geleceğiz. İnşallah bu toplantımızı da icra ettikten sonra artık tam kapasite ülkemize, milletimize ve şehirlerimize hizmet etmeye odaklanacağız." dedi.
"Önümüzdeki aylardan itibaren enflasyonun ateşi düşecek"
Cumhurbaşkanı Erdoğan şunları kaydetti:
"Hayat pahalılığı ve enflasyon kaynaklı sorunların toplumda, bilhassa sabit ücretle çalışanlarda oluşturduğu yükün farkındayız. Bu sorunu, ülkeye ve millete hiçbir faydası olmayan, hatta zararı dokunan popülist politikalarla değil, kalıcı refah artışını sağlayarak çözeceğiz. Önümüzdeki aylardan itibaren enflasyonun ateşinin düştüğünü hep birlikte göreceğiz. Şimdi artık Parlamento'nun kapanışıyla birlikte inşallah bu yaz mevsimini çok yoğun bir çalışmayla sürdüreceğiz. Durmak yok yola devam. Ekonomide tüm bu adımları atarken, milletimizin sandıkta verdiği karnenin ışığında partimizdeki yenilenme sürecini hayata geçireceğiz. Siyasette en büyük kriterimiz, milletimizin beklentileri ve verdiği nottur. Ne yapıyorsak, milletin aynasındaki aksimize bakarak yapıyoruz."
Önceki günkü Merkez Yürütme Kurulu toplantısında bazı illerde nöbet değişimine gittiklerini anlatan Erdoğan, "Kendi takvimimiz ve harekat planımız çerçevesinde başka tasarruflarda da bulunacağız. Sabırla, kararlılıkla ve basiretle yöneteceğimiz süreç neticesinde inşallah milletimizin bizden beklediği değişimi gerçekleştireceğiz." diye konuştu.
AK Parti'nin, siyasi partilerden bir parti olmadığını dile getiren Erdoğan, "Biz, kökü mazide, gözü atide olan bir dava hareketiyiz. Başkaları gibi kırarak, dökerek, dışlayarak, tüm faturayı birilerine keserek siyasette yol yürümek bize yakışmaz. AK Parti davasına inanmış, bu partiye emek vermiş, gönül vermiş her bir kardeşimizin katkısına ihtiyacımız var. Birilerinin, adeta dört gözle AK Parti'den tuğla koparmayı beklediklerini çok iyi biliyoruz. Allah'ın izniyle bunlara umdukları o fırsatı vermeyeceğiz. Siyasetin bir bayrak yarışı olduğunu aklımızdan çıkarmadan, daha çok çalışarak ülkemizi ve partimizi aydınlık yarınlara taşıyacağız." ifadelerini kullandı.
Yaz mevsimini, başta milletle kucaklaşma olmak üzere her açıdan dolu dolu geçirmeyi arzu ettiklerini belirten Erdoğan, "Niyet hayr, akıbet hayr diyoruz." dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, TBMM'de gazetecilerin sorularını yanıtladı
Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, NATO Genel Sekreterliğine seçilen Mark Rutte ile telefonla görüşmesine ilişkin, "Washington'da görüşeceğiz, bir araya geleceğiz. O da 'Washington'u beklemeden ben Türkiye'ye ziyarete geleceğim' dedi." ifadelerini kullandı.
Erdoğan, partisinin TBMM'deki grup toplantısının ardından gazetecilerin gündeme ilişkin sorularını yanıtladı.
Grup toplantısında kullandığı, "Sıkılı yumrukları açacak olan muhalefettir." ifadesi üzerine, CHP Genel Başkanı Özgür Özel'in yaptığı, "Yumruklarımız sıkılı olmayacak, el sıkışmaya, selamlaşmaya, müzakereye devam edeceğiz." açıklaması sorulan Erdoğan, "Söyleyeceklerimi söyledim zaten. Onun dışında bir şey söylemeye gerek yok." dedi.
NATO Genel Sekreterliğine Mark Rutte'nin seçilmesi hatırlatılarak, "Yeni NATO Genel Sekreterinden bir beklentiniz var mı?" diye sorulan Erdoğan, şunları söyledi:
"Yarım saat önce Rutte'yi tebrik ettim. 'Hayırlı olsun' dedim. Washington'da görüşeceğiz, bir araya geleceğiz. O da 'Washington'u beklemeden ben Türkiye'ye ziyarete geleceğim' dedi."