Yuval Noah Harrari.. 1976 doğumlu İsrailli bir tarih profesörü. Halen lisans ve lisansüstü eğitimini aldığı Kudüs İbrani Üniversitesi’nde Tarih dersleri veriyor. Hayfa’da doğup büyümüş. Doğu Avrupa kökenli.. Seküler Yahudi bir ailenin içinde yetişen Harrari kendisini küçüklüğünden itibaren gerçekte neler olup bittiğini anlamaya çalışan biri olarak tanımlıyor. Yazdığı eserlerde; “Biz kimiz? Burada ne yapıyoruz? Yaşam nedir? Bütün bunlar ne için?” gibi sorularla hayatın anlamına dair cevap aramaya çalışıyor.
Harrari, son zamanlarda popüler kitaplar yazıyor ve konferanslar veriyor. Homo Sapiens ve Homo Deus gibi kitapların yazarı. Bu sene Davos toplantısına katılmış. Uluslararası sermaye merkezli yapılan bu toplantının ana başlığı: “Parçalanan/Ayrışmış Bir Dünyada Ortak Gelecek Oluşturmak”. Başlık çok önemli. AB parçalanıyor. Gitgide dünyada bir ayrışma yaşanıyor. İslam Dünyasının içinde bulunduğu durum da bundan farklı değil. Onlar kendi dünyalarının parçalarını birleştirmek istiyor. Ya biz, İslam âlemi! Biz ne yapıyoruz?
Siyasetçi Cüneyt Zapsu da bu toplantıya katılanlardan. Konuşmasında her sene bu toplantıya katıldığını ifade ediyor. İlginç bulduğu gözlemlerini büyük bir heyecanla, toplumla paylaşıyor. Bu seneki toplantı da yeniçağ ve yenidünya düzeni üzerine yapılan konuşmalara dikkatlerimizi çekiyor. Davos formu diyor, sadece ekonomik ya da siyasi bir form değildir. Burada başka konular da tartışılıyor diyen Zapsu, özellikle insanı ve geleceğini ilgilendiren pek çok konudan bahsediyor. Bunlardan birisi de teknoloji alanındaki yeni gelişmeler. Cüneyt Zapsu, bunlara örnekler veriyor. “1990’ların Davos’unda kök hücre konuşuluyordu. Dünyada 15 sene sonra konuşulmaya başlandı ve bugün bazı hastalıkların tedavisinde kök hücreden yararlanılıyor. Yine Bill Gates, Davos’ta bugünkü akıllı telefonlardan bahsediyordu. Üstelik daha normal cep telefonları yokken, bugün akıllı telefonlar yaşamın merkezinde” diyor, Sayın Zapsu.
Zapsu, 2018’in Davos’unda yukarıda sözünü ettiğimiz Prof. Dr. Yuval Noah Harrari’nin bir konuşmasına atıfda bulunuyor. Harrari, Davos toplantısında verdiği konferansta şunları söylemiş: “Çok değil, 15-20 sene sonra, insanlar bambaşka bir tür haline gelebilir. Şu an yaşayanlar, son normal insan jenerasyonu olabilir. Bundan sonraki jenerasyonların bağımsız olarak yaşayamayacakları kanaatindeyim. Küçük elit bir grup sadece ülkeleri değil, bütün insanlığı yönetecek. Bağımsız düşüncelerini kaybetmiş bir insanlıktan bahsediyoruz. Tarihte nasıl en çok toprak sahibi, sonrasında en ileri teknolojinin sahibi dünyada söz sahibi olduysa, hızla yaklaşan bu yeniçağda dataların, verilerin sahipleri de dünyayı yönetecek. Çok küçük bir elit grup olacak bu. Diğerleri de idare edilenler. Biz hala korkuyoruz. Misal, telefonumuz hacklendi, bilgisayarımız hacklendi, hacklenecek. Bu olay artık geride kaldı. Yavaş yavaş, beyinlerimiz hacklenmeye başlandı. Şöyle ki, beyin dalgaları, bir takım biyometrik sensörlerle ölçülüyor, artık. Beyin dalgaları, elektrik akımlarına çevriliyor, veriler alınıyor ve analiz ediliyor. Yani örnek olarak birini gördüğünüzde ne düşüneceğinizi nasıl reaksiyon göstereceğinizi anlamaya başladılar.”
Cüneyt Zapsu, Harrari’nin konuşmasından hareketle, şu an yaşadığımız neslin, son bağımsız nesil olduğunu, bizim çocuklarımızın bağımsız olmayacağını dile getiriyor. Bu durumu ancak dini telkinlerle çözebileceğimizi söylüyor. Harrari’nin görüşleri üzerinde durmak lazım. Bu konuda Müslüman bilim adamlarına, ilahiyatçılara ve yöneticilerimize büyük görevler düşüyor.