Türkiye olarak yaklaşık sekiz gündür zor bir dönem geçiriyoruz. Manisa’da meydana gelen Soma faciası tüm ülkede silinemeyecek bir iz bıraktı. Umuyoruz bir daha ülkemiz böyle bir faciayı yaşamaz. Soma faciasına iletişim açısından baktığımızda ise tam bir kriz yönetimi kaosuyla karşı karşıya kaldık. Soma Holding’in basın toplantısının yüz yılın en kötü PR (Halkla İlişkiler) örneği olacağını söylesek yalan olmaz. Peki, sadece Soma Holding mi sınıfta kaldı kriz yönetiminde üzgünüm ama hem siyasi arena, hem Soma Holding ve maden denetiminden sorumlu olabilecek herkes sınıfta kaldı. Krizi yönetemediğimizi bırakın daha büyük bir kaos ortamı oluşturduk. Faciayı tam bir siyasi arenaya çevirdik ve ülkede uzun süredir devam eden tartışmalar facianın boyutundan öne çıktı. Üzgünüm ama ölen öldüğü ile kaldı ateş yine düştüğü yeri yaktı.
Krizin ilk adımı eğer ortada bir hata varsa ki olduğu yüzde yüz ortada, bu hatayı kabullenmektir. Ardından doğru ve sağlıklı enformasyonu oluşturabilecek ve hem basın ile hem de halk ile paylaşabilecek bir iletişim ortamı oluşturmaktır. Soma faciasının bir değil birden çok sorumlusu varken hiç kimse suçu kabul etmek istemedi. Bırakın kabullenmeyi hatta zeytinyağ gibi üste çıkmaya çalışan bir iletişim yönetimi izledik herkeste. Firma işin içinden tabiri caizse çirkefçe bir basın toplantısıyla sıyrılmaya çalışırken siyasi arena sorumluluğu direkt olarak dağıtma yoluna gitti. Ortada suç var, ihmal var, ölümler var ama hatayı üstlenebilecek kimseyi göremedik.
Geleneksel medyada özellikle siyasi arenada suçlamalar sürerken sosyal medyada tam bir bilgi kirliliği yaşandı, her türlü provokasyonu takip ettik. Soma Holding’in basın toplantısına gelirsek tam bir iletişim faciası. Bir şirketin PR ajansı kriz dönemlerinde nasıl davranacağını proaktif düşünerek hareket eder. Bağırmak, basını azarlayarak yönlendirmek, suçu kabul etmeyerek işin içerisinden sıyrılmakla kriz yönetilmez. Firmanın PR danışmanı bayanın basını yönlendirmeye yönelik azarlayan tavırları tam bir suçun içerisinden çirkeflikle sıyrılma yöntemiydi. Firmanın krizlere hazırlıklı olmadığı ve işine hâkim bir PR firmasıyla çalışmadığı bariz ortadaydı. Halkla ilişkiler bölümü akademisyenleri bu basın toplantısı ve kriz yönetimi örneğini olmaması gereken örnekler içerisinde inceleyebilir, uzun yıllar derslerde anlatabilir.
Peki, Soma krizi nasıl yönetilmeliydi. Öncelikle hem siyasi arena hem de Soma Holding kendi üzerine düşen hataları kabullenmeli ve doğru bilgiyi paylaşmak üzerine bir strateji benimsemeliydi. Ciddi bir kriz yönetimi ekibi kurularak faciayla ilgili bilgileri ve gelişmeleri firma basınla direkt olarak kendisi paylaşmalı sosyal medyada çıkan bilgi kirliliğinin önüne geçilmeliydi. Kriz dönemlerine basın sizin gözünüz, kulağınız ve diliniz olur. Firma basına haykırmak yerine basını paydaş olarak görebilmeli ve bu süreci daha iyi bir iletişim yöntemiyle çözebilmeliydi.
Üzgünüm ama bu süreçten de ülke olarak yine iletişim hatalarıyla dolu, kriz yönetimini elimize yüzümüze bulaştırmış, insanların acısına ortak olabilmek yerine kendimi bu işten nasıl aklarım stratejisiyle hareket eden, hatasız kul iletişim diliyle çıktık. Yani ülke olarak bir kriz yönetiminde daha sınıfta kaldık. İletişimde proaktif davranmayı öğrenmedikçe, hataları kabullenmeyi bilmedikçe, iletişim dilimizi azarlama dilinden çözüm yolu bulma diline çevirmedikçe daha çok krizler yaşar daha çok krizlerde sınıfta kalırız.