Soma Ciğerimizi Yaktı…

Hamdi Bağcı

Yok deniyorum ama olmuyor, hüznümü yazmayı başaramıyorum…

Anneyi görüyorum, çocuklarının ismini duyan anne, yıkılıp kalıyor…

Ah anne…

Yetkililer ölü isimlerini okuyor, hüzünlü yürekler bir umut, isim duymamak için dinliyor…

Ölü sayısı 205’i bulmuş…

Acının tarifi nasıl yapılır, 205 aileye ateş düştü…

Bu acının tarifi yapılmaz, ancak ağlanır, hıçkıra hıçkıra ağlanır…

An geldi, bütün ülkeyi kara bir hüzün kapladı…

Ölü sayısı artabilirmiş, açıklamalardan korkuyorum, bir gazeteci arkadaşım, her halde içeride 200 kişi daha varmış, diyor…

Donup kalıyorum…

Donan bir ben değilim, bakıyorum Konya bu hüznü yaşıyor, Ankara bu hüznü yaşıyor, Türkiye bu hüznü yaşıyor…

Cumhurbaşkanımız Çin gezisini, Başbakanımız ise Arnavutluk gezisini iptal etti…

Cumhurbaşkanımız Abdullah Gül, TBMM Başkanımız Cemil Çiçek, Başbakanımız Recep Tayyip Erdoğan,  CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli başta olmak üzere, bakanlarımız, milletvekillerimiz, diğer siyasi partilerin başkanları Soma’ya gittiler…

Millet olarak kenetlendik…

Bütün maçlar iptal edildi, 19 Mayıs Kutlamaları iptal edildi…

3 gün milli yas ilan edildi…

Millet olarak yastayız…

"Çizmelerimi çıkarayım mı? Sedye kirlenmesin" diyen işçinin sözleri kulaklarımda çınlıyor…

Bakar mısınız, hepsi ne kadar gariban insanlar, aileler, işçiler…

Çıkarma lütfen çizmelerini, çıkarma, dursun, kirlensin o sedye, her gün insanlığı kirleten milyonlara inat sen sedyeyi bile kirletmekten korkan kardeşim…

Çıkarma çizmelerini, yüreğimizi parçalama

Hepsi ekmek parası için, onurlu bir hayat için, rızık için o karanlık dehlizlerde ansızın ölüme yakalandılar…

Biz imanlı insanlarız, kim ne derse desin, gelenin Allah’tan geldiğini biliriz, Savcılık açıkladı, iş amirleri bile vefat etmiş…

Gözaltına alacak insan bulamadılar…

Ne oldu da oldu bu kaza? Nasıl oldu? Bir yerde ihmal var mı?

Yetkililer açıklıyor, Türkiye’nin aslında en güvenli maden ocaklarından birisiymiş Soma…

Fakat… Oldu, kader tecelli etti, felaket yaşandı…

Dün Konya’da dâhil olmak üzere bütün yurtta bütün camilerimizde sala verildi…

Evet, TBMM’sinde taziyelerini açıklarken hüngür hüngür ağlayan Ahmet İyimaya haklı, Toprağın derinliklerinde ekmek parası için alın teri döküyorlardı onlar.

Maden, kazma ve ciğerlerine akan tozlu hava yaşam gerçekleriydi.

Galerileri saran karbon bulutları ömür saniyelerini durduran giyotine dönüştü.

Bugün milletin vicdanına yakıcı bir ateş düştü.

Güneşin dahi ışıtamadığı donuk bir karanlıkta milli bir yastayız.

Onlar vatan şehitleridir.

O işçiler, ortalama 1600 lira maaş alıyorlarmış…

1600 liraya toprağın binlerce metre altında hayat arayan onurlu insanlar…

Evet, ne denebilir ne diyebiliriz, bilemiyorum…

Sus, sessiz sessiz ağla, hayata, adaletsizliğe, kara güne, kararan ve insanlığı harcayan zavallılara ağla…

Elinde çocuğunun şapkası, onu bir bebeği sever gibi seven annenin dramına ağla…

Ay gelecek, 1600 lira maaş alacaklar ve ölecekler…

Onurlu, şerefli insanlar ölürken, şerefine 1600 liralık şampanya patlatan haramzade ise yaşayacak…

Ölüm daha güzel geliyor insana…  

Soma’da hayatını kaybeden, o madende mahsur kalan, yaralanan işçi kardeşlerimizin acısı bugün hepimizin acısıdır…

O maden yandı, trafo patladı, ülkemizdeki en büyük iş kazalarından birisi yaşandı ya, bugün biliyorum bu ateş sadece oralara düşmedi, bütün yurda düştü, hepimizi yaktı…

Laf bitti, söz bitti…

Allah’tan geldik, dönüş sadece onadır…

Kirli bir dünyanın tertemiz insanları olarak Rabbimizin katına gittiler onlar…

Şerefli, onurlu birer şehittir hepsi…

Allah hepsine Rahmet etsin, ailelerine ve ülkemize sabrı cemil niyaz ediyoruz…

Rabbimiz böyle bir acıyı bir daha ülkemize yaşatmasın, milletimizi felaketlerden korusun…

Başka ne diyebiliriz? Bilemiyorum…